Sayın Adnan Oktar'ın 18 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 18 Ağustos 2017

 

(Hatay-İskenderun’da PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada yaralanan Uzman Çavuş kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Şehidimizin fotoğraflarını gösterebiliriz.)

Ne mutlu sana yakışıklı ne mutlu sana. Allah sana ne güzel makam vermiş. Tebrik ediyoruz Allah mübarek etsin. Mehdiyet’in kapısını sonuna kadar açıyorsunuz. İttihad-ı İslam’ın kapısını sonuna kadar açıyorsunuz sahabeler gibi, maşaAllah. O zaman da yüzlerce sahabe şehit olmuştu fakat İslam hakim olmuştu. Şimdi siz de ahir zamanın bir nevi sahabesisiniz kapıları açıyorsunuz. Allah sizden razı olsun.

 

(İspanya’nın Barselona şehrinde beyaz bir minibüs kalabalığın arasına daldı. Katalan hükümeti saldırıda, 13 kişinin öldüğünü en az 100 kişinin de yaralandığını açıkladı. CIA’nın İspanyol hükümetini terör saldırısı olabileceği yönünde iki ay öncesinden uyarıda bunduğu öğrenildi. Saldırının IŞİD’in üstlendiği söylendi. Saldırganın fotoğrafları da vardı.)

Bu adam homoseksüel halinden anlaşılıyor. Hep homoseksüelleri kullanıyorlar bu işlerde. Hep ateist ve homoseksüel oluyorlar genellikle. Tam İngiliz derin devletinin istediği tipler. Ateist derken yani din karşıtı, ateist ayrıdır. İslam dinine düşman ve homoseksüel. Şimdi bak ben söyledim, homoseksüelliğini ilan ederler yarın öbür gün. Alenen homoseksüel.

 

(Haber 7 Yazarı Serkan Üstüner, üst aklın İngiliz derin devleti olduğuna dair bir yazı yazdı Adnan Bey. “Yakın zamanlarda dillere pelesenk olmuş bir tabir var, üst akıl, gizli özne gibi. Var ama kim olduğu meçhul. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konuşmalarında sık sık dile getirdiği üst akıl, İngiltere’den başka kimse değil. Bugün Almanya’yı da Türkiye’ye karşı kışkırtan da bunlardır, Türk devletini parçalamak isteyen de” dedi.)

Helal olsun aslanıma, helal olsun koçyiğide, helal olsun efeye. Açılan kapıdan Osmanlı akıncıları gibi dalıyor aslanlar, maşaAllah. İngiliz derin devleti yani deccaliyet artık can çekişiyor. Helal olsun yiğidime, helal olsun delikanlılığına, çok güzel çok isabetli konuşmuş. Diğer yazarlar da sakın çekingen davranmasınlar üstüne üstüne gitsinler İngiliz derin devletinin. Deccaliyet bu, Türk devletinin düşmanı bu, İslam alemini kana bulayan bu, Amerika’nın burnundan getiren bu, Amerika’yı esir alan bu, deccaliyettir deccaldır. Yani İngiliz derin devleti komitesiyle beraber. “Bu dehşetli komitenin” diyor Bediüzzaman “tahribatını ortadan kaldıracak İmam Mehdi (as) ve Hz. İsa Mesih (as)’dır” diyor, inşaAllah.

 

(“Herkesin zengin olduğu bir dünyada mal dağılımı nasıl olur?” sorusuna cevap)

“Sahah üzere” diyor Peygamberimiz (sav) yani “eşitlik üzerine mal dağılır” diyor. Velayet sisteminde zaten müminler birbirinin velisi olduğu için kimse kendinde fazla bir mal olmasını istemiyor. Diğer kardeşine veriyor bir eşitlik meydana geliyor. Hz. İsa (as) zamanında da bu böyleydi. Buna velayet sistemi deniyor. Bütün hak dinlerde vardır bu fakat uygulanmamıştır, yani az uygulanabilmiştir. Peygamberler zamanında uygulanmıştır. Hz. Musa (as) uygulamıştır çölde. Hz. İbrahim (as) zamanında uygulanmıştır. Resulullah (sav)’ın zamanında Mekke-Medine döneminde de uygulanmıştır o kadar.

 

Erkek Gibi Görünen Kadın, Kadın Gibi Görünen Erkek Modeli Topluma Sunuluyor, Bunun Sonucunda Homoseksüellik Yaygınlaşıyor

Kadın dekoltesi yasaklanıyor, Darwinizm körükleniyor, gelenekçi Ortodoks sistemde erkek kadından 19 misli daha etkileyici gösteriliyor. Yani adamın bilinçaltı bununla dolduruluyor. Diyor ki “kadınla karşılaştın sen” diyor “ben sana öyle bir şey söyleyeceğim ki aklın duracak” diyor “akıl almaz etkileneceksin” diyor. “Bu ne?” diyor “oğlan çocuğu” diyor “19 misli daha tahrik eder seni” diyor. Adam o bilinçle yetişiyor. “Kadına da sakın bakma” diyor “dekolte de giyinmesin çünkü onlar yarım varlık zaten” diyor. “Onlar ne derse tersini yap” diyor “cehenneme gidecek onlar zaten” diyor “ama sen asıl oğlan çocuğuna ağırlık ver. Bak 19 misli seni daha çok tahrik eder” diyor. Öyle eğitilen adam ne yapıyor? Gidiyor oğlan çocuklarına tecavüz ediyor, konu bu. Çünkü kadın gösterilmiyor. Adam kadın mefhumunun ne olduğunu bilmiyor. Güzel kadın, çekici kadın mefhumunu kaldırmışlar, erkek kadın sunuluyor insanlara gençlere erkek gibi kadın. Kadınlara da kadın gibi erkek sunuluyor ve böylece homoseksüellik yayılıyor. Onun sonucunda oğlan çocuğuna tecavüz ediyor, transseksüellik de oluyor homoseksüellik de oluyor hepsi oluyor. Her türlü rezalet oluyor. Darwinist eğitimle Allah korkusu ortadan kaldırılıyor Allah inancı, gelenekçi Ortodoks sistemle de sevgi, derinlik, bilim, sanat, estetik her türlü güzellik ortadan kaldırılıyor. Bu belayı durduracak güç Mehdiyet’tir bunun dışında hiçbir belayı savacak güç ben göremiyorum.

 

Hükümetimiz Yaşlıların Bakımını Daha İyileştirebilir Ama Gençler Gönüllü Olarak Vakıf ve Dernekler Vasıtasıyla Yaşlılara Destek Verebilirler

Gençler gönüllü olarak o annelere sahip çıkabilirler. Bunlar hep vakıflarla derneklerle çok iyi olur. Gençlik böyle şeylerde çok coşkulu olur. Tabii hükümet de tedbir alır, belediyeler de tedbir alır. Ama yaşlı zaten bir insanı bakımevine koymak normal bir insanın yapacağı bir şey değil. Ama tek başına da hiçbir şekilde bakamıyordur o zaman makul. Gücü yetmiyordur kendi de hastadır, ama o zaman onun da yanında kalması lazım. Onun evi olması lazım o. O kişinin tanıdıkları, sevdikleriyle beraber yaşaması çok önemlidir. Sevgi gitti mi ölüm gelir, sevginin bitmesi ölümü getirir. Kısa sürede ölümle sonuçlanır insan. Ölümü celbeden bir şeydir sevgisizlik. O yüzden o güzel insanların en çok ihtiyacı olan şey sevgidir. Onu da gençlerimiz, sevgi öğretmenlerimiz çok güzel yapabilirler. Ama bu Mehdiyet’in coşkusuyla olacağı belli. Yani şu ana kadar olmadığına göre bunun çözümünün Mehdiyet’te olduğunu görüyoruz.

 

Bazı Hanımların Metrolarda ve Otobüslerde Rahatsız Edildikleri İçin Farklı Bölmelerde Oturmak İstemeleri Çok Makul

Hanımlar böyle bir şeyden rencide oluyor olmaları çok makul. Çünkü adamlar yayılarak falan oturuyorlar, bacaklarını ayırıyorlar veyahut pis pis bakıyorlar bazen rahatsız ediyorlar hanımları. Veyahut daha da densiz daha da çirkin hareketler yapabiliyorlar. Onun için vagonlarda hanımlar bölümü diye bir bölüm olsa olur. Her vagonda olmayabilir belki ama bazı vagonlarda hanımlar bölümü olan vagonlar olabilir. Erkekler ön kısımda olur bayanlar arka kısımda olur, diğer vagonlar da karışık olabilir. Ama bu konuda bazı hanımlar rahatsız oluyorsa o hanımlar bölümü olan vagonları tercih edebilirler. Böyle bir kolaylık sağlanabilir. Bu, özellikle mütesettire hanımlarda da yahut dekolte hanımlarda da aynı şikayeti görüyoruz. Veyahut vagonun tamamı hanımlara ayrılabilir çok makul bu. Bir vagon yahut iki vagon hanımlar vagonu olarak ayrılabilir. Ama diğer vagonlara da hanımlar beyler istiyorlarsa karışık binebilirler. Ama acil durumlar için böyle bir tedbir alınabilir. 

 

(Mehmet Şevket Eygi Hocamız kadınların açık giyinmesini eleştiren bir yazı yazdı. “Göğsü-bağrı açık seksi kıyafetli o kadın herkesin gezip-dolaştığı yerde niçin tek başına bir bankta oturuyormuş? Hava almak içinse biraz daha derli-toplu rabıtalı kıyafete bürünemez miydin?” dedi.)

O dövülen kız için mi söylüyor acaba? Muhtemelen o dövülen kız için söylüyor. Çocuk ne bilsin canım orada onun öyle azgınlık saldırganlık yapacağını? Muhtemelen o daha önce de oralarda gezen oralarda olan bir insandır tahmin edemez. Nerede saldıracakları tahmin edilemiyor. Dolayısıyla, mesela plajda da saldırabilir, başka bir yerde de saldırabilir. Ama tabii öyle tehlikeli tiplerin olduğu yerlere hiç gitmemek lazım. Veyahut gidiyorsa da kalabalık gitmek lazım, hanımların kalabalık gitmesi lazım. Tek başına özellikle karanlık vakitlerde dekolte kıyafet olduğunda saldırı olma ihtimali olabilir böyle psikopatlardan, bir çirkin atak meydana gelebilir. Hanım kızlar mutlaka tedarikli olsunlar, kız arkadaşları olsun yanında veyahut onun yanında izleyen birisi olsun. Yanında izleyen biri olursa, ona yardımcı olacak insanlar olursa zor. Özellikle üç kişi falan gezmeleri daha da onları güçlü kılar o zaman hiçbir şey olmaz. Ama tehlike varsa zaten genç kızların kapalı olması gerekir. Ciddi tehlike olduğunda Kuran’ın ayeti açık, saldırıdan korunmaları için kapanmaları gerekiyor. Ama müsait gördükleri yerde, kendilerini güvende gördükleri yerde dekolte istediği gibi gezebilir. Ve gezmekte de hiç tereddüt etmesinler.

 

Romantiklik Makul Düşünmeyi, Affediciliği, Şefkati Ortadan Kaldırır, İnsanı Egoistliğe Götürür. Sevgi ve Romantiklik Bir Arada Olmaz

Romantik olmaya gerek yok, romantiklik aklı alır yani makul düşünmeyi, dengeli düşünmeyi alır, affediciliği de ortadan kaldırır, şefkati ortadan kaldırır. Böyle egoist ve yırtıcı olmaya doğru insanı götürür çok tehlikelidir romantiklik, romantiklikle sevgi götüremezsin. Sevginin devam edebilmesi için akıl, iman, derinlik, tutku, aşk, aklıselim gerekir yoksa aşk, tutku bir çiçek gibidir hemen solar çok iyi bakmak gerekir. O ona bakarken sabır gerekir, affedicilik gerekir, müşfiklik gerekir. Bir kere Allah’tan şiddetli korkmak ve Allah’ı şiddetli sevmek en başta olandır ve koruyup, kollama ruhu gerekir, çiçek bakımının çok çok üstündedir aşkı, tutkuyu korumak ve yeşertmek.    

 

(Ergün Diler Takvim’deki yazısında yine İngiliz derin devletinin dünyayı yönetmedeki rolüne dikkat çekti. “Dünyada son sözü söyleyen devlet Amerika diye bilinir ama aslında İngiltere’dir. Bugün de hala dünyada İngiltere’nin söz sahibi olduğunu, dünyanın en büyük ve en güçlü şirketlerinin Amerikalı bile olsalar Londra tarafından yönetildiğini Rothschild ailesinin bu paraları kullanarak pek çok ülkede istedikleri sistemi kurduğunu söyledi. Yeni ipek yolunun tek hakimi İngiltere görünüyor” dedi.)

Hoca daha da cesaretlenmiş çok güzel Allah cesaretini arttırsın, şevkini arttırsın bak gördü bütün yazarlar İngiliz derin devletine müthiş cephe aldılar ve her yerde bu gündeme geliyor. İngiltere de habire adam gönderiyor ortalığı yatıştırmak için. “Türkiye’yi severiz, Atatürk’ü severiz, elhamdülillah Müslümanız” bıraksınlar bunları biz onların ne olduğunu biliyoruz. Ne oldu birdenbire Türkiye’ye sevginiz kabardı? İşte “darbede Türkiye’nin yanındayız, ne kötü oldu ya darbe, darbeyi yapanları kınıyoruz, onlar kötü çocuklar falan ama onlara suçlu diyemeyiz, çete diyemeyiz ama darbeyi onlar yaptı” böyle yani alkol alıp da alkol komasına girmiş gibi bir üslup içerisindeler, adeta dalga geçiyorlar kendi kafalarınca.  

 

Gelecek Korkusu İman İle Yenilir ve Velayet Sistemi İle İslam'ın Hakimiyetinde Bütün İman Edenler Birbirlerini Koruyup Kollayacaktır

Gelecek korkusu imanla yenilir ve velayet sistemiyle. Yani İslam’ın hakimiyetinde bütün müminler birbirlerini koruyup kollayan anne-baba gibi oluyorlar. Mesela buradaki bütün insanlar birbirlerine anne hükmünde oluyor, baba hükmünde oluyor. Herkes birbirini korumakla mükellef oluyor. Farz oluyor. O zaman adamın da gelecek korkusu olmaz. Yani İslam’ın olduğu bir yerde gelecek korkusu yoktur. Adamın mesela evi varsa bir odasını kardeşine veriyor. İki arabası varsa bir arabasını ona verir. Yahut arabasını ortak kullanır. Sofrasına kardeşlerini ortak eder. Buna velayet sistemi diyoruz. Allah’ın Kuran’da farz kıldığı, yüzlerce ayette belirttiği terk edilmiş bir ibadettir. Müslümanların terk ettiği bir ibadettir. İslam’ın şartını 5’e indirmişler. 6’ıncısı velayet sistemidir. 7’ncisi sevgidir. 9’uncusu saygıdır. Gider de gider.

 

Kompleksli İnsanlara Sevgi ve Şefkatle Yaklaşmak Gerekiyor, Alaycı Üslup Nedeniyle Kompleks Oluşuyor Ama Bunu İman ile Sevgi İle Yenebiliriz

Kompleksli insanlara ne yapacaksın? Sevgiyle şefkatle yaklaşmak lazım. Ama acımasız insanlar onları hep tahrik eder. Mesela boyu kısa oluyor, alay ederler yahut boyu uzun oluyor, alay ederler. Burnunda hafif bir çarpıklık olur, alay ederler. Dişinde bir eğrilik olur, alay ederler. Böyle insanlardan biz insanları kurtaramayız. Onların etkisiyle de onlar eğilip bükülüyorlar, üzülüyorlar, eziliyorlar. Halbuki hiç kaale almasalar “Allah beni böyle yarattı. Her şeyde bir hayır vardır. Cennette sonsuza kadar güzel olacağım” deseler hiçbir şey olmaz.

 

Sadece Allah'ı Sevse Tüm İnsanlar Dünya Cennet Gibi Olur. Allah'ın Unutulması Çok Büyük Bir Nankörlüktür

Sadece Allah'ı sevsek dünya cennete döner. Başka hiçbir şeye gerek yok. Allah'ın içerlediği yani anlamanız için söylüyorum. Allah’ı öfkelendiren Kendisi’nin unutulmasıdır. Unutulduğu için insanları eziyor. Allah sevilirse, Allah insanları da sever. Muazzam bir refah ve zenginlik olur. Allah diyor “Eğer” diyor. “Beni seveceğinizi bilsem, sizi çok zengin yaparım ama zengin yaptığımda siz Beni unutursunuz” diyor ve “küfre gidersiniz o yüzden sizi zengin yapmıyorum” diyor. Ayette açıkça anlatılıyor. Yani bilinen bir konu bu. Ama kullarını insanları tabii vesile eder, ayrı mesele.

 

(“Deist olduğunu söyleyen biri yaratıcıya inandığı halde neden bir dine mensup olmaz?” sorusuna cevap)

Deist dediği yani aslında Allah'a da o kadar inanmıyor. Ama olması gerekir herhalde diyor. Deistin anlamı budur. Yoksa gerçekten tam anlamıyla Allah'ın var olduğuna inansa, zaten Allah olunca mutlaka bir yaratmasının sebebi olur. Sebepsiz yaratma olmaz. Deist ne diyor? “Allah var ama niye yarattığını bilmiyor” diyor. O zaman zaten Allah'a inanmış olmuyor o. Allah niye yarattığını bilir. Niçin yarattığını bilir ve sebebini de açıklar. Dolayısıyla deist demek, ateistin biraz daha Allah'ın varlığında şüphesini azaltmış şeklidir.

 

Ne Güzel Allah Var. Ne Güzel Sonsuz Akıl. Ne Güzel Bizden Samimiyet İstiyor, En Kolay Kurtuluş Yolunu Gösteriyor

“Evren ne zaman yaratıldı?” diyorsun. “On beş milyar yıl önce” diyor. Halbuki evren sonsuz öncede yaratmıştı. Sonsuz öncede. Ama hiç bunu akıl edemiyorlar. Yani zaman sonra yaratıldı diyor. Kardeşim zaman sonra yaratıldı demek, ne demek biliyor musun? Evren sonsuz önce de var demektir. Ve sonsuz sonra da var demektir. Anlamı budur. Dolayısıyla ne güzel yani yokluk olacağına varlık olmuş. Zaten mutlak yokluk olması teknik olarak mümkün değil. Yani en zayıf varlık bile olmuş olsa mutlaka Allah olur. En zayıf varlık. Yani olabilecek en zayıf varlık olduğunda Allah olur. Allah da hiç kaybolmaz. Yani mümkün değildir. Çünkü mutlak yokluk olması gerekiyor öyle bir şey için. Mutlak yokluk da tasavvur edilebilecek gibi bir şey değil. Yani hiç mümkün olan bir şey değil. Ne güzel Allah var. Ne güzel sonsuz akıllı. Ne güzel bize nimetler sunuyor. Ne güzel bizden aşk istemiş. Sevgi istemiş. En güzel şeyi istemiş. Ne güzel bizden samimiyet istiyor. En kolay kurtuluş yolunu gösteriyor. Size Kuran'dan soracağım diyor. Kuran'a bakıyoruz çok kolay bir kitap. Ne güzel sonsuz akıllı Allah. Sevdiği kulları. Çok kolay bir kitap. Ve kurtuluşun yolu da samimiyet. Ne güzel bu nimeti mümin iyi düşünmüş olsa, sevincinden yerinde duramaz. Uyuyamaz bile sevinçten. Yani onu iyi kavrayamamaktan o sevinç oluşmuyor. Yoksa insan sevinçten adeta deliye döner, tam kavrasa. Divane olur yani sevinçten. Nasıl büyük bir nimetin içinde olduğunun farkında değil insan.

 

(TÜRKSAT'ın bombalanmasına karışan darbeci Astsubay Osman Kemal Küçük, mahkemede kendisini savunurken “Tatbikat var denilerek göreve çağrıldığını ve olayın bir tatbikat olduğunu zannettiğini” söyledi. Mahkeme başkanı bu ifadeye sinirlenerek “Yirmi yıllık askerim diyorsun. Daha önce böyle bir tatbikata şahit oldun mu? Sen uçan uçakları, atılan bombaları görmedin mi, sesleri hiç duymadın mı? Olayın tatbikat olmadığını anladığında neden farklı davranmadın? Yanlış emir verenin alnına çakacaktın. Neden kaçıyorsun?” dedi. Ayrıca sanığın darbe girişiminden bir gün önce MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la Zekai Aksakallı Paşa'nın baş başa uzun saatler görüştüğünü söylemesi üzerine mahkeme başkanı “Sana ne MİT Müsteşarı istediği kişiyle sabaha kadar görüşür konuşur. Seninle ne ilgisi var?” diye çıkıştı.)

Ama hakim de delikanlının hasıymış. Kabadayının hasıymış. Efenin hasıymış. Ne mübarek hakimmiş o. Allah sayılarını artırsın. Tebrik ediyoruz onu. Allah ömrünü uzun etsin. Sonuna kadar yanındayız Türk Milleti olarak. Bütün milletçe. Bak ifadenin mükemmelliğine bak. Adamları vur diye sana verdiğinde diyor. Niye alnına çakmadın diyor. E tabi silahı sana doğrultuyor diyor ki. Vuruyor askeri. Eğer ateş etmezsen seni de vururum diyor. O da diyor ki alnına çak bir tane diyor. Bak görüyor musun kabadayıyı. Evet, alnına çakmasa bile kalçasına, bacağına her yerine sıkması gerekirdi.  

 

Hz. Adem'in Yaptığı Sonsuz Öncede Kaderde Var Olan Bir Olaydır. İnsanların İmtihanın Gerekliliğini Anlaması İçin Hikmetle Yaratılmıştır

Onu Allah bilerek oraya koydu, cennete. Yani ne yapacağını biliyordu zaten. Fakat insanlara örnek model olması için olayı geliştirtti. Yani hepsini biliyordu Allah. Sonsuz öncede biliyordu. Yani orada rastgele olmuş bir olay değil o. İnsanlar diyor ya “Allah bizi direkt cennete koysaydı, ne gerek var bu aradaki imtihanlara şuna buna.” Ona cevaptır o. Allah onu pratik bir örnekle, yaşanmış bir örnekle anlatmış oluyor. Öbür türlü teorikten insanlar o kadar etkilenmezler. Hep Kuran yaşanmış örneklerle anlatır dikkat ederseniz. Hep pratik ve yaşanmış örnekler. O zaman insanların aklı tam alıyor. Çünkü cennete direkt konduğunda isyan imkanı var. Allah'a isyan etme ihtimali oluyor insanların. Ama eğitimden sonra cennete konduğunda, o ihtimal sıfır olmuş oluyor.

 

Var Olan Bir Şey Bir Daha Asla Yok Olmaz. Rüya da Dahil Var Olan Her Şey Sonsuza Kadar Vardır

Rüyaların tabii asılları var. O da bir nevi cisimdir. Rüya da bir cisimdir. Bir varlıktır. O da kaybolmaz. Hiçbir rüya kaybolmaz. Rüya gördüm gitti. İmkansızdır. Işık ve görüntü bir şeydir ve hiçbir zaman için kaybolmaz. Bir şey, hiçbir zaman için kaybolmaz. Bak aklınızda kalsın. Herhangi bir şey hiçbir şekilde kaybolmaz. Teknik olarak mümkün değildir. Yani var olan bir şeyin kaybolması mümkün değildir.

 

(“Sırat köprüsü gerçekten var mıdır?” sorusuna cevap)

O gelenekçilerin kötü ve yakışıksız yakıştırmalarından bir tanesi. Koskoca adamlar utanmıyorlar da. İncecik bir köprü var. Jilet inceliğinde. Boydan boya çekilmiş, altında ateş kaynıyor. O da kestiği kurbanı getirtiyor. Kurbanın üstüne biniyor. Kurban da onu yavaş yavaş bir cambazın ipte durması gibi ilerliyor. O da kurbanın üstünde hep beraber karşıya geçiyorlar. Yani çok ilkel bir iddia. İslam dinini mahvetti gelenekçi Ortodoks sistem. Yani bu belayı bütün gücümüzle şu an temizliyoruz. Öyle bir şey yok. Cenab-ı Allah'ın imtihanı vardır bu kadar. O sorgulaması vardır. O sorgulama da çok süratlidir. Yani birkaç saniyede biter. Öyle düşünün. Yani birkaç saniyenin içerisinde biter. Adam doksan yaşındaysa, doksan yıllık ömrünün sorgulaması en fazla bir kaç saniyedir. O saniyeler içinde biter. Sırat köprüsü denen olay budur. Yani bütün yapıp ettiklerine cevap verilmesi.

 

(“Ruhun yaşı var mıdır?” sorusuna cevap)

Ruhun yaşı sıfırdır her zaman. Sıfır yaştadır. Yüz katrilyon çarpı yüz katrilyon yıl yaşar daha yeni doğuş gibidir o, hiç yaşlanmaz. Beden hareketlenir yani zamana karşı koyamaz Allah öyle yaratmıştır. Ama ruh hiç yaşlanmaz. Ama bazen ruha tabi olur beden yani ruha göre hareket eder. Ruh genç olduğunda o da genç olur bazen Allah’ın dilemesiyle yani ona eşlik eder. Ama Allah’ın dilemesiyle olur.

 

(“Ülkemizde neden sporcu gençler yetiştirilmiyor?” sorusuna cevap)

O büyük bir dert ama konular çok fazla. Aslında mecburi olması lazım sporun yani askerlik gibi. Okula gittin mi her gün iki saat spor dersi mecbur olması lazım. İşyerlerinde bir saat spor mecbur olması lazım. İşyerinde çalışmak mecburi değil mi? Spor yapmak da mecburi olacak. Böyle olması lazım. Buna hükümetin karar vermesi gerekiyor. Spor çok hayati. Çöker insan. Kemikleri erir, kasları erir, hasta olur. İç organlarına zarar verir. Çok tehlikeli bir şey spor yapılmaması.

 

Kıyafetleri Yüzünden Kadınlara Hakaret Eden, Tehdit Eden, Tacizde Bulunanların Hepsi Savcılığa Bildirilsin Bunlar Örgütlü Mü Tespit Edilsin

Hep genç kızlar baskıdan, kıyafetlerine müdahaleden rahatsızlar, dekolte giyinemiyorlar. Deri kıyafet de giyer, istediği gibi yaşar. Sen ne karışıyorsun? Sokakta kafa atanlar, bıçaklamaya kalkanlar, elle sarkıntılık edenler bunlara en ağır cezalar verilsin ve bunlar bir çete. Genç kızlar böyle yapan adam olduğunda hemen İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne de bildirebilirler, İstanbul için söylüyorum. Fakat genellikle tek noktada toplansın. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bu tip insanların isimlerini, adreslerini hepsini bildirsinler. Onlar birikiyor şu an. Bunlar Türkiye’de benim gördüğüm beş-on bin kişilik bir çete. Bunların tamamına gereken yapılacak. Hanımların kıyafetine karışanlar, hanımlara hakaret edenler özellikle internetten hakaret edenlerin hepsinin adreslerini alın, hepsini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bilgilendirme olarak göndersinler. Bilgilendirme; şikayet değil bilgilendirme. Çünkü onlar bir toparlanacaktır. Aradaki bağlantılar tespit edilecek. Bilmiyorum artık savcılık bunu çete kapsamına mı sokacak, nasıl bir şey yapacak? Nereyle bağlantıları onlar anlaşılacaktır. Hanımların özgürlüğü bundan sonra kesin sağlanacak. İstedikleri gibi giyinecekler, istedikleri gibi de gezecekler.

 

Kadına Piercing de Dövme de Çok Yakışıyor. Saçlarını Farklı Renklerde Boyamaları Çok Güzel Duruyor. Sevgisizlerin Dediklerine Aldırmasınlar

Bak işin doğrusunu söyleyeyim; piercing kadını çok çok çekici yapıyor, bayağı güzel oluyor. Dövme bir, piercing iki. Ve saçın böyle orijinal renklerde boyanması üç. Yani böyle içe kapalı, çökmüş, hayatın güzel yönlerini unutmuş, kendi güzelliğini unutmuş, iç gücünü unutmuş, ruhundaki heyecanı öldürmüş kadın tiplemesine karşı bu coşkulu, aşkı sevgiyi çok seven, sanatı çok seven, ruhundaki o deli coşkuyu yaşayan sevginin üstadı, gerçek sevgiyi arayan kadının bence alametlerinden çok önemli olanları bunlar.

2017-08-29 05:29:51

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top