Sayın Adnan Oktar'ın 3 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 3 Ağustos 2016

 

Kuran'ın En Mühim Yönlerinden Biri Berrak Ve Net Olmasıdır. İnsanın Kalbinde Hiçbir Huzursuzluk Meydana Getirmeyecek Şekilde Net Olması

Tabii Kuran’ın en mühim yönü en berrak net din olması. Yani insanın kalbinde hiçbir huzursuzluk, kuşku meydana getirmeyecek şekilde imanını hiç sarsmayacak şekilde mantıksız hiçbir ifade bulunmayan, her şeyi doyurucu açıklayan, Hristiyanlığın ve Museviliğin yanlış yönlerini de mükemmel izah eden, onları da kurtaran, onların da içine girecekleri vesvese bataklığında onları tahir hale getiren, aklı ortaya çıkaran, mantıklı düşünmeyi sağlayan, normal Allah’ın beğeneceği insan modelini geliştiren, cennet terbiyesi veren, cennette normal yaşamayı sağlayacak olan hayat kılavuzu Kuran. Olmasa dünya kitlevi cinnet geçirir, bütün dünya aklını oynatır, birbirlerini kırar geçirirler. Kuran sayesinde dünya ayakta duruyor. Hak din kalktı mı dünyanın aklı gider. Bediüzzaman Said Nursi diyor bak: “Dünyanın aklı hükmünde olan Kuran’ın göğe ref edilmesiyle” diyor ahir zamanda ref, çekilmesiyle “dünya artık divane olur” diyor “aklını kaybeder” diyor “ve intizamsız hareketlerle kafasını başka seyyarelere vurur” diyor “ve İzni İlahiyle kıyamet kopar” diyor. Cinnet hali gelir, Kuran dünyadan kalktı mı cinnet. Yani bu dünyadaki dengenin sebebi halen anarşinin kargaşanın olmasına rağmen meydana gelen dengenin sebebi yine Kuran’dır. Kuran’ın az yaşanmasından anarşi ve dengesizlik meydana geliyor. O denge şimdi düzelecek, Müslümanların lehine olacak.

 

Tayyip Hocam Suikast İhtimaline Karşı Yiyecek Ve İçeceklerine Mutlaka Dikkat Etsin. İslam Tarihinde Benzeri Eylemler Çok Vardır

Tayyip Hocam yiyeceğine içeceğine çok dikkat etsin. Çünkü Kuran’da da buna işaret var ve geçmiş tarihlerde de, mesela Hz. Hasan (r.a)’a yönelik, Hz. Hüseyin (r.a) yönelik eylemlerde, Ehli Beyt’e yönelik eylemlerde zehirleme vakaları görülüyor. Resulullah (s.a.v.)’ta da mesela zehirleme olayı görüldü. O Hayber’in fethi döneminde biliyorsunuz Resulullah (s.a.v.)’in etine zehir karıştırdılar. Münafıkların yaptığı bir yöntem bu. Onun için Tayyip Hocam’ı uzun vadeli de bir zehirleme programı içine sokmuş olabilirler. Mesela arsenik yavaş yavaş verebilirler. Veyahut DDT yavaş yavaş yiyeceğine verebilirler. Bu uzun vadede çökertme meydana getirir. Onun için Tayyip Hocam bir kan tahlili yaptırsın, çok kapsamlı toksik madde aransın kanında, toksikasyon. Yani yavaş yavaş uzun vadede zehir veriliyor mu yahut verilmiş mi bunu tespit ettirelim. Yiyeceklerinde de, çaprazlama sistemle yemek tabağı değiştirildin. Mesela hiç alakasız bir kişiye giden yemeği ani olarak istesinler onu alsın Tayyip Hocam. Kendine gelen yemek de incelensin.  

 

Münafıklar Tarih Boyunca Müslümanları Zehirleyerek Şehit Etmişlerdir. Cinayete Eğilimlidirler, Müslümanların Yakınında Olup Zarar Verebilirler

Münafık öyledir. Müslümanların mesela yemek kaplarını kirletmeye kalkar, pislik yapmaya kalkar, gizlice o pis şeyleri Müslümanlara bulaştırmak ister. Mesela ne bileyim, kirletir bir kabı Müslümanların yiyeceğinin içine karıştırabilir. Kirli pis bir eşyayı Müslümanların eşyalarının içine karıştırabilir yani sapıkça bundan zevk alabilir. Ama en yüksek noktada istediği zehirlemedir ve cinayettir. Cinayete münafıklar çok yatkın olurlar. Cinayet için yanıp-tutuşurlar. Hz. Yusuf (a.s)’da var ya, kıskanıyor kardeşleri cinayet için yanıp-tutuşuyorlar. Tayyip Hoca için de öyle cinayet için yanıp-tutuşan insanlar olabilir. Kendi sevdiği yakın dostlarından da milis olarak korumaları olsun. Polisten de yine çok güvendiği kişilerden yani öyle bilmediği etmediği kişileri yanına almasın. Bulunduğu binada bomba araması yapılsın, kendi odasında, bir yere gizlenmiş bir şey olabilir, zamanında gizledikleri bir şey olabilir. Binanın inşaatı döneminde gizledikleri bir şey olabilir. İlk bina yapılırken binanın temellerinde veyahut Tayyip Hoca’nın kullanacağı makam odasında patlayıcı madde yerleştirmiş olabilirler. Dedektörlerle bunları araştırsınlar, inceleme yapılsın. 14’ünde de bence o sarayı kullanmasın, o binayı kullanmasın, yer değiştirsin. Yani bir kaç kere yer değiştirse iyi olabilir. O gün milletimiz de çok teyakkuzda olsun. Çünkü o gün değil her gün aslında teyakkuzda olmak lazım. Bir de böyle şeylerde İngiliz derin devleti devrede olduğu için onların bir müdahalesi ve oyununa karşı çok dikkatli olmak lazım.

 

Türkiye'de Bir İç Savaş Çıkmaz, Kürtler Aleviler Ve Tüm Milletimiz Bir Bütündür, Aynı Kültür Ve Ruh İçinde Birleşmiştir

İç savaş çıkmaz bizde. Biz çünkü birlik halindeyiz. Kürt kardeşlerimizi biz canımız gibi seviyoruz. Onlar da Müslüman Türk kültürü içerisinde yetişmiş koçyiğitler. Onlar şiddetle karşı darbeye. Zaten gördünüz Güneydoğu’daki gösterileri, asla kabul etmezler. PKK belki pislik yapmaya kalkabilir, öyle birçok yerden atak yapmaya kalkabilir. Poliste de bir süre izinler kaldırılsa iyi olur, inşaAllah. Ve ağır silahlarla donatılsın. Bir de Tayyip Hocam AK Parti’yi tamam koruyup-kolluyor fakat bu anayasayla netleştirilsin, bu sakıncayı kaldıralım. Anayasanın o maddesi iptal edilsin. Partili cumhurbaşkanı olsun. AK Parti, CHP, MHP adeta koalisyon gibi Türkiye’yi idare etsinler. Hiçbir şey olmaz gayet aklı başında insanlar. CHP’nin aklı başında insanları devreye girer. MHP’nin vatanseverleri devreye girer. Hatta BBP ve Saadet Partisi de çok önemli yerlerde görevlendirilebilir iyi olur yani. Benim bu teklifimi birçok siyasi ileri gelen de kabul etti, yani hükümet içinde görev almaları konusunu. Bu bayağı güzel bir şey olur, iyi bir şey olur. Tayyip Hoca’nın üstünden de yük kalkar. CHP bayağı vatansever, darbelere karşı aklı başında insanlar. Hiçbir şey olmaz.

 

İran Ve Rusya İle Ortak Savunma Anlaşması Yapalım. Çok Güçlü Bir İttifak İnşa Edelim

İran’la arayı çok iyi tutalım. İran’la bir askeri pakt da oluşturabiliriz. Gizli de olabilir, gizli bir askeri pakt da oluşturulabilir. Dostluğu çok güçlü hale getirelim çok çok güçlendirelim. Rusya ve İran’la bir ortak savunma anlaşması yapalım. İran muazzam bir güçtür. Rusya zaten müthiş bir güç, dünyanın süper gücüdür. Çok iyi olur.

 

Hükümetin Yöntemi İtirafçıları Kazanma Yönünde Olsun. Vicdan Sahibi Olan Kişiler Mutlaka Vardır, Bu Vicdan Sahibi Olanları Kazanalım

Tayyip Hoca’nın yöntemi, hükümetin yöntemi itirafçıları kazanma yönünde olsun. İtirafçılığı çok teşvik edelim kazanma yönünde. Çünkü bunların hepsinin vicdanı bozuk değildir yani, içinde yine bir vicdan sahibi insanlar vardır. Bu teşkilatın yani bu karanlık yapılanmanın. Zaten Fethullah Gülen cemaati içinde de iyi insan bayağı vardır çoktur yani. Mesela bak Hüseyin Gülerce’yi görüyorsunuz bayağı normal adam. Demek ki alayı psikopat değil. İçlerinde normal makul insanlar var. İtirafçılığın kapısını iyice açmak lazım. İtirafçıyı ayrıca ödüllendirmek de gerekebilir. Adamların Müslümanlığı güzel, bir şey demiyoruz. Mehdi olarak da inanabilir insan sevdiğine, onda da bir şey yok. İslam’ın dünyaya hakim olmasını da isteyebilir. Anormal olan çoluk-çocuk, kadın, masum insanlara, kahraman polisimizi kahpece ve alçakça, şerefsizce, kalleşçe şehit etmeleri. Benim takıldığım nokta bu. Yoksa adam devlet içinde tabii ki kadrolaşır, her topluluk kadrolaşır mecburen olur. Adam mesela mason mecburen devlet içinde görev alıyor. Ama akşam gider mason kulübünde toplantıya katılır. Veyahut mesela İskender Paşa cemaatinin mensubu bir yerde müdür olmuş suç mu bu? Olur. Ama devleti yıkmaya kalkmak, hükümeti yıkmaya kalkmak anormal bir hareket. Kadrolaşmak anormal bir şey değil. Adam mecburen kadrolaşır nasıl yapsın? Şimdi mesela Menzil cemaati burada üniversiteye giden binlerce genç var. Bunlar devlette görev alıyorlar tabii ki. Yükseliyor bir yerlere geliyor bu bir suç değil ki. Ama bunu organize yapmak anormal hareket olur. Yani kasıtla devleti ele geçirmek için, hükümeti yıkmak için, ihtilal için darbe için yapmak bu anormal. Yoksa normal olarak tabii ki kadrolaşır ona kimse bir şey demez. Zaten bir şey demiyorduk biz. Fethullah Gülen cemaatinin biz biliyorduk her yerde kadrolaştıklarını. Bütün Türkiye biliyordu. Hatta onur duyuyorduk yani, Müslümanlar ne güzel diye. Çünkü Müslümanların hakikaten böyle hiç polis de, asker de pek esamesi pek olmazdı. Hukukta, yargıda, Yargıtay’da tahayyül dahi edilemezdi. Onun için çok büyük bir sevinç duydu Müslümanlar dediler “ne güzel Yargıtay’da görev alıyorlar, devletin her türlü önemli mevkiinde görev alıyorlar diye herkes destekledi. Demirel’den tut Özal, Ecevit özellikle ANAP zamanında Turgut Özal ve ekibi büyük bir coşkuyla teşvik etti. Her yerde garanti verildi yurt dışında çalışmaları için. Çünkü iftihar edeceğimiz bir şeydi. O zamanlar iftihar ediyorduk bütün Türkiye iftihar ediyordu. İyi niyetli olduklarını düşündük. Nurcudur utangaçtır başı yerde gider, kimseye karşı bir taşkınlığı olmaz, merhametli şefkatli olur, işte yerdeki karıncayı bile incitmez. Dolayısıyla devlette kadrolaşınca da herkes sevindi. Yargıtay’a geniş çapta atamalar yapıldı bütün herkes biliyordu. Emniyette her yerde kadrolaştılar. Ama sonradan anormal olaylar gelişmeye başladı, şeytani olaylar gelişmeye başladı. Baktık ki İngiliz derin devleti bunları pençelemiş. Ta ciğerlerine kadar girmiş. Müslümanlar tabii hep ezik olduğu için daha önce ezilmiş oldukları için böyle bir kadroya sevinç gözüyle bakmışlardı. Ama sonra İngiliz derin devletinin kahpelik yaptığını anladık. Ve bunları içten çürüttüğünü anladık. Ama geç oldu tabii. Mehdilik iddiası zaten biliniyordu Fethullah Gülen’in. Mehdilik değil de güya Hz. İsa Mesih (a.s) olduğu. Yani şöyle; Hz. İsa Mesih (a.s)’ın şahsı manevisinin onda tecelli ettiği Fethullah Gülen’de.

 

(Altı tanınmış senatörün ABD senatosuna “Erdoğan’ı devirelim ve Fethullah Gülen’i iktidara getirelim” diye mektup yazdığı ortaya çıktı Adnan Bey. Bu senatörlerden biri de Hillary Clinton’ın başkan olursa yardımcılığına gelecek olan Tim Kaine. Söz konusu mektubun detayları şu şekilde. Uygun görürseniz okuyacaktım. Bir; Erdoğan Türkiye’yi seküler bir yapıdan radikal İslamcıların savaştığı bir yere çeviriyor. İki; Türkiye’de insan hakları ihlalleri ve özgürlük konusunda sıkıntılar var. Üç; küresel toplumun Türkiye’nin daha fazla dini radikalleşmesini engellemesi çok önemlidir. Dört; demokratik prensiplerin temsilcisi olan din adamı Fethullah Gülen’e verilecek yetki, bize Türkiye’nin radikal İslam’dan uzaklaşmasını sağlayacaktır. Beş; biz şiddetle Türkiye’nin mevcut durumuna baskı yapılması konusunda ABD dış politikasının yeniden düzenlenmesine çağırıyoruz.)  

“Devirelim” bak ne kadar kolay, ne kadar basit, ne kadar sıradan görüyor olayı ve Türk halkına bakış açısına bak. Sanki mutfakta bir eşyayı bir yerden bir yere alıp oraya koyuyor, “hemen devirelim.” Bu Türk milletine yönelik bir hakaret aynı zamanda, ağızlarını bozmuşlar, ağızlarını düzeltmeleri lazım, çok münasebetsiz bir hareket. Türk milleti kimi iktidara getireceğini, kimi iktidardan götüreceğini bilir ve bunu demokrasiyle yapar, böyle bir üslup çok çirkin. “Devirelim” bu bir suç ayrıca bu yaptıkları da bir suç, bunların arkasına baktığımızda kim geliyor? İngiliz derin devleti çıkıyor. Bu adamlarla konuştuğunda bunların çok gariban olduğunu görürsünüz. Bakın, bomboş adamlardır, hiçbir özelliği olmayan insanlar. Bunlara bu mektubu yazdırtan, imzalatan kim ona bakmak lazım. Bunlar aklının ucundan bile geçmez öyle bir şey, durduk yere niye yapsın onu?

 

İmralı'da Da Hem Deniz Hem Havadan Gelecek Saldırılara Karşı İyi Tedbir Alınsın, Mutlaka Yer Altı Sığınağı Oluşturulsun

Bu İmralı konusunda da çok dikkatli olsun hükümet. Oranın hava savunma sistemini hem denizden, hem havadan savunma sistemini güçlü yapmaları lazım. Tabii onlar daha iyi takdir ederler ama ben yine de bir ehli vicdan olarak söyleyeyim. Bir destroyerle falan, harp gemisiyle adanın kenarında tedbir alınsın. Havadan da saldırı ihtimaline karşı uçaksavarlarla tedbir alınsın. Öcalan’a yönelik bir şey yapmaya kalkabilirler, kargaşa çıksın diye. Bir de orada yeraltı sığınağı oluşturulsun, herhangi bir hava saldırısı olduğunda, buna benzer saldırı olduğunda Öcalan’ı sığınağa alsınlar. Yani bomba etki etmeyecek bir sığınak yer altında. Çok kolay yapılabilir, iki günde üç günde bile yapabilirler, titiz bir çalışmayla. Alet edevat getirsinler, o şeyin arazisinde var, müsait yer var. Üç-beş kişinin sığacağı yahut on kişilik kadar sığacağı kadar artık kaç kişiyse oranın personeli sığacağı kadar bir yeraltı sığınağı yapsınlar. Yerin yaklaşık on metre altında olabilir, yeter on metre kadar altında. Yeraltı sığınağı, beton, çelik takviyeli, çok kalın çelik kullansınlar. Bu gerekir. 

 

(Meclisi F16’yla vuran darbeci pilot Hüseyin Türk’ün de bir ifadesi var Adnan Bey.  Meclisi bombaladığını itiraf ederek “Bana talimat gelince ‘burası şehir içi’ dedim, ‘sıkıntı yok, ateş serbest’ dediler. Ben de hedef olarak belirttikleri yer olan meclisi bombaladım. Talimatı da Akıncı Üs Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’den aldım” dedi.)

Ama bu çok manyakça bir üslup yani. Demek ki ona tecavüz etmek isteseler onu da kabul edecek bu. Annesine, babasına kurşun sık deseler onu da kabul edecek. Böyle iğrenç bir şey kabul edilir mi? Böyle bir alçaklık kabul edilir mi? Bombala deyince o zaman onun dediği yere doğru gelmeye başlarsın. Ben şimdi sana anlatacağım dersin. Bulunduğu mekanda boş araziyi bombalarsın, çok iyi bir gözdağı olur. Yani o paşanın bulunduğu yere gidersin. Sen niye gidip millet meclisini vuruyorsun? Orada çok insan da öldürebilirdin, şehit edebilirdin. Müthiş bir rezalet, meclis bombalanır mı? Böyle bir açıklama mı olur? “Paşa söyledi ben yaptım.” Demek ki her türlü ahlaksızlığı sana yaptırabilecek. Hırsızlık da yaptırır sana, soysuzluk da yaptırır. Böyle bir emir olur mu? Ama bak işte bilmiyor, askerlerin darbeye karşı eğitilmesi lazım. Gidip anneni, babanı bombalıyorsun deli misin sen? “Paşa söyledi gittim vurdum” diyor. Bu kadar anormallik, bu kadar delilik inanılır gibi değil. Halkın safına nasıl katılırlar, polisin safına nasıl katılırlar bunların yolunu göstermek lazım askerlere. Çocuklar, bunlar Tokat’tan, Turhal’dan gelmiş, Amasya’dan gelmiş gariban çocuklar, bilmez. Panik oluyorlar, ne yapacaklarını şaşırıyorlar orada kanunu bilmiyor, hukuku bilmiyor. Komutanı diyor “vurmazsanız vururum sizi” diyor. Olayı da anlayamıyor. Hayır anlamıştır da yani o anda şoku yaşıyor. Allah vermesin orada ne yapacağını şaşırıyor olabilirler. Çünkü bir kısmı ilkokul mezunu çocukların, şoka da girmişler. Mesela bir kısmı çok felaket korkmuş, şuuru kapanmış olabilir. Ama bunların tabii hiçbiri bahane değil, normal bir insan böyle bir şeyde hiçbir şekilde ateş etmez. Onlar halkın korkmasına göre bunu ayarlamışlar. Zaten söylüyor telsiz konuşmalarında, “korkak bunlar” diyor. Korkmadığını gösterirsen çil yavrusu gibi dağılır adam. Ama askerleri ben bundan tenzih ediyorum erleri, onlar benim aslanlarım, bizim çocuklarımız onlar. Deccalın pençesi üstlerinden geçti. Ama haklarını öğretelim.

 

(Sayın Erdoğan dün gece yarısı evinin önünde nöbet tutan vatandaşların arasına karıştı. Kendisine gösterilen sevgiden çok memnun olan ve sürekli gülümsediği görülen Sayın Erdoğan’a kalabalık tarafından çok büyük sevgi gösterisi oldu.)

Bizim şerefimizdir Cumhurbaşkanı’nın kılına zarar getirttirmemek. Bütün Türk milletinin şerefidir bu, onurudur. Allah esirgesin bu eğer dilim varmıyor söylemeye de eğer İngiliz derin devletine kaptırırsak Sayın Cumhurbaşkanı’nı bütün milletin onuruna en büyük darbeyi indirmiş olur. Türk milletinin onurudur bu, asla kabul etmeyiz. Neye mal olursa olsun. Çünkü eğer onu Allah vermesin, adam öyle bir şey yapmış olmuş olsa Türk milleti sıfıra gider Allah esirgesin. Asla kabul etmeyiz. Elimizde imkan olmasa o ayrı mesele ama elimizde imkan varken böyle bir şeye asla müsaade etmeyiz. Ama bir kahpelik yapar o ayrı mesele yani ona bizim gücümüz yetmez. Bilerek ve isteyerek buna asla müsaade etmeyiz.

 

(Muhsin Yazıcıoğlu şehidimiz için "iyi bilmezdik" manşeti atan, Bediüzzaman Hazretleri için çirkin bir manşet atan, “Sayın Erdoğan'ı kim vurmak ister” şeklinde manşet atan ve orduyu darbeye davet eden Türk Solu Dergisi de Gülen örgütüne ait çıktı. Derginin başyazarı olan Gökçe Fırat kendisini yıllardır komünist olarak tanıtıyor. Ancak Gülen cemaatinin bir mensubu olduğu ortaya çıktı.)

Hayret bu o kadar acayip bir yapılanma ki anlamak mümkün değil. Adam komünistim diyor komünist propaganda yapıyor ama Fethullah Gülen örgütüyle bağlantılı. İşte İngiliz derin devletinin taktik ve oyunlarından bir tanesi de bu. Bak bu yapılanmayı ne hale getirmişler, nasıl sızmışlar içlerine? Adamların belki de haberi bile yok nasıl oynatıldıklarından, nasıl yönlendirildiklerinden haberleri bile olmayabilir. Tayyip Hoca’yla ilgili işte darağacında resimlerini yayınladılar. Bediüzzaman'a akıl almaz hakaretler ettiler kapaklarında. Ama Fethullah Gülen örgütüyle iç içe oldukları anlaşılıyor.

 

Türkiye'yi Kuranların, Yönetenlerin Bir Çoğu Tarikat Veya Cemaat Mensubudur. Ülkücülük de Bir Nevi Terbiye Okuludur, Cemaattir

Hastanelerde yatan gazilerin hemen hemen tamamı tarikat üyesi, tarikat mensubu. Kimi Nakşibendi’dir, kimi Kadiridir, kimi Ülkücü. Ülkücülük de bir ocaktır. Osmanlı’da Yeniçeri hep Bektaşi’ydi tarikat mensubuydu. Padişahlar hep Nakşibendi’dir. Osmanlı padişahları. Cumhuriyet döneminde de cumhurbaşkanlarının epey bir bölümü tarikat mensubudur. Sayın Turgut Özal mesela Nakşibendi’ydi. Kardeşi de Nakşibendi’ydi. Korkut Özal. Daha bu tarafa doğru gelirsek Tayyip Hocam da ehli tasavvuftur. Hükümet üyelerinin de birçoğu ehli tasavvuftur.

2016-08-14 16:56:26

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top