Sayın Adnan Oktar'ın 15 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 15 Ağustos 2016

 

İman Hakikatlerinin Sürekli Hafızada Tutulması Çok Önemlidir. Öbür Türlü Niçin Mücadele Ettiğini Bilmeyen Müslüman Modeli Gelişebilir

İman hakikatiyle ilgili konular çok hayret verici ama işte hafızada tutmak çok önemli ve hakkıyla takdir etmek. Anlamak, hafızada tutmak ve hakkıyla takdir etmek. Bunu Allah’tan istemek lazım. Çünkü öbür türlü niçin mücadele ettiğini bilmeyen Müslüman modeli de gelişebilir. Sürekli derin iman halinde mücadelenin yapılması lazım. Derin iman terk edilerek yapıldığında sarhoş gibi siyasi mücadele haline gelir. Bu sefer konu hırsa dönüşür. Mesela bakıyoruz her yerde İslam âleminin tamamında terörle şiddetle, kavgayla, bağırıp çağırmakla iktidar olma arzuları var. Darbeyle; sevgiyle değil, merhametle değil. Bin bir türlü İslam anlayışı gelişiyor o zaman.

 

İnsan Sağlığı İçin Riskli Olan Yemek Yeme Yarışmalarından Şiddetle Kaçınılması Gerekir

“Antalya’nın Finike ilçesinde düzenlenen bal festivali kapsamında yapılan bal yeme yarışmasında on beş dakikada iki kilo üç yüz gram bal yiyen altmış beş yaşındaki Ali Atakan birinci oldu.” Bu adamın sağlığını hiçe sayan bir hareket bu. Rahatça şeker komasına girebilir. Bu kadar yüksek bir şeker yüklemesi, iki kilo üç yüz gram şeker vermek bir insana çok çok acayip bir hareket. Çok çok yanlış bir hareket. Böyle şeylerden şiddetle kaçınsınlar. Yok, bilmem sosis yeme yarışması işte beş kilo sosis yedi falan. Adamın sağlığıyla eğlence yapıyorsun. İki kilo üç yüz gram bal; vücuda süratle geçen bir şeker türü bu. Ne olur bu insan? Ne kadar tehlikeli bir şey? Bunun eğlence yönü yok ki. Bal çok az yenebilir kahvaltıda falan çok az bir şey. İki kilo üç yüz gram ne demek? Üstelik on beş dakikada. Vücuduna akıl almaz derecede yüksek şeker giriyor. Ve altmış beş yaşında adam. Şeker komasına girse ne olacak bu insan? Her şey olabilir. Bunun insanı eğlendiren yönü nerede bunun? İnsanın sağlığıyla oynuyorsun. Hayır, at yarışı yaparsın koşu falan olur bunları aklım alır da ama yemek yarışı diye bir yarış olmaz. Bunun eğlencesi de olmaz.

 

Herkesin Fikrini Özgürce Açıklayabilmesi Gerekir

Şimdi Latif Erdoğan eski Fethullah Hoca’nın talebesi ve diğer talebeleri var. Bayağı da kafalı insanlar, akıllı insanlar. İşte kendilerini gizlemek için o zamanlar neler yaptıklarını anlatıyorlar, o devirde nasıl şifreleştikleri, nasıl kendilerini fark ettirmemek için kod isimler kullandıklarını. Bu, sistemin suçu. Yani Müslümanların bir araya gelmesi suç olursa işte böyle sistemler gelişir. Amerika’da herkes istediğini yapıyor, istediğini konuşuyor. Her yerde böyle olması lazım. Müslümanların özgür olması lazım. Bediüzzaman devrinde yok muydu? Vardı. Sırran tenevveret dediği o Bediüzzaman’ın. Gizlice toplantı yapılıyor. Her şey gizli. Bu çok korkunç bir şey. Güzel bir şey gizlice yapılıyor. Ama tabii sonra Gülen hareketi şiddet ve dehşet içerir hale gelmiş. Onu biz Risale-i Nur’da göremiyoruz. Nerede görüyoruz? İngiliz derin devletinde görüyoruz. Bakın üst akıl diyor hükümet ve diğer devletler de ama İngiliz derin devleti kimse diyemiyor. Böyle olmaz. Açık açık söyleyeceksin.

 

İngiliz Derin Devletini Kullanan Deccaldir. Deccali da Kullanan Şeytandır

Bildiğin şeytan, trans haline geçiyor adam, deccalın avanesi olan bu kişi. Yani şeytanın avanesi olan bu kişi şeytanla bağlantıya geçtiğinde deccal olmuş oluyor. Şeytan bütün üstünü kaplıyor sinirlerini, vücudunu, beynini kaplıyor ve ona akıl veriyor. “Git Türkiye’de darbe yap” diyor “kan akıt, havadan bombala, yak, yık, sel gibi kan aksın” diyor. O ilgili mercilere iletiliyor, onlar ona, onlar ona, onlar ona iletiyor ve eylem yapılıyor. Konu bu. Şimdi mesela Türkiye şokta. “Ya bu adamlar bunu nasıl yapıyor?” diyorlar. “Nasıl yapıyor? Nasıl?” Hâlbuki planını yapan şeytan. Yani metafizik bir güç yapıyor ve bunu deccal kanalıyla yaptırıyor. Onu anlayamadıkları için nefesleri kesiliyor. Mesela o dakika farkıyla kurtulmalarının nedeni de Mehdiyet’tir, Hızır (a.s)’dır; onu da anlayamıyorlar. “Ya böyle bir rastlantı olamaz. Nasıl olur?” diyor. On iki dakika farkla, altı dakika farkla herkes kurtulmuş.

 

Şeytan İnsanları Darwinizm'e İnandırarak Dünya ile Alay Ediyor

Darwinizm deccalın dinidir, iman ettiği din. İman ediyormuş gibi göründüğü din daha Türkçesi. Deccal güler Darwinizm’e zaten, şeytan da güler. Ama insanlara bunu dayatıp inandırdığında onlar bundan müthiş heyecan duyup, insanların ne kadar aciz olduğunu görüp eğleniyorlar. Ve Allah’a karşı da bunu koz olarak kullanıyorlar. Mesela “Sen yarattın ama” diyor “bak ben tesadüfen yaratıldığını söyledim bütün dünyayı da inandırdım” diyor. Şeytanın üslubu bu. Cenab-ı Allah’a diyor “Sen bütün kainatı yarattığını söylüyorsun ama ben bütün kainatın tesadüfen yaratıldığını söylüyorum, bak Sana inanmıyorlar ama bana inanıyorlar” diyor şeytan. Ve bütün dünyayla alay ediyor şu an. İşte bu oyunu kıracak olan iki metafizik güç Hz. Mehdi (a.s) ve İsa Mesih’tir.

 

Allah Hz. Mehdi (a.s)’ı Yalnız Bırakmamış Bir Sırra Binaen Çünkü Bütün Dikkat Onun Üstünde Kalacaktı. Dikkati Allah İkiye Bölmüş, İsa Mesih’e de Bölmüş

Çünkü Mehdiyet’e bir yüklenme olacağı için o yüklenmeyi Allah bölüp İsa Mesih’le parçalamış. Ortadan ikiye bölmüş yani deccaliyeti. Deccal Mehdi’yi ikiye bölecekken Allah deccalı ikiye bölmüş. Çünkü Mehdiyet’e karşı tavır aldıklarında İsa Mesih’ le ilgili de üç ayet var. İsa Mesih’in gelişini kabul edince Mehdiyet’i kabul etmek mecburiyeti oluyor, Hz. Mehdi (a.s)’ı kabul edince İsa (a.s)’ı kabul etmek mecburiyeti oluyor, ne yapacaklarını şaşırdılar. Günlerden beri televizyonlarda Mehdi Mehdi Mehdi. Ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s)’dan bu şekilde çok bahsedilecek ama gelmeyecek diyenler çok fazla olacak. Gelmeyecek sözleri arasında Hz. Mehdi (a.s) zuhur edecek.

 

Münafıklar Allah'ın Rızasının En Çoğunu Aramaz. Dinin Sadece Kendi Menfaatlerine Uyan Kısımlarını Kabul Eder

Bu arada tabii münafıklar tarihin yazdığı en azgın münafıklar da ahir zamanda zuhur ediyorlar yani Hz. Mehdi (a.s) nasıl zuhur ediyorsa, deccal nasıl zuhur ediyorsa münafıkların da en azgınları ahir zamanda zuhur ediyor. En azılı münafıklar. Bir insan niçin Müslüman olur? Allah için Müslüman olur, iman için. Tercihini nasıl yapar? Her şeyde Allah’ın rızasının en çoğunu arayarak yapar. Her şeyde Allah’ın rızasının en çoğunu. Mesela ben buraya niye geliyorum? Allah’ın rızasının en çoğunu aradığım için geliyorum. Antalya’ya tatile de giderim. Eğer kendimi kandırmak istesem derim turistlere orada tebliğ yapacağım derim. Kuşadası’na giderim, oradaki insanların tebliğe ihtiyacı var beni tanısınlar diye giderim. Ama Allah’ın rızasının en çoğunun burada olduğunu biliyorum. Ama münafıklar İslam’ın kendilerine faydalı olan kısımlarını kullanıp çıkarlarına uygun olmayan kısımları da kabul etmezler. Onun için mesela bir Müslüman’ın yanına yanaşır, Müslüman kız mesela onun dindarlığının, efendiliğinin farkındadır. Ama kendi fuhuş yapmak ister, kendi ahlaksızlık yapmak ister ama o hanımın dindar ve mukaddesatçı olmasını, namusuna titiz olmasını ister ama kendisinin namussuz olması konusunda kararlıdır. Bayanlarda da oluyor mesela erkek ona sadık olacak, sözünü dinleyecek, gayri meşru ilişkide bulunmayacak. Başka? Allah’ın rızasının en çoğunu aramayacak. Onu hedefleyecek. Yani onu ilahlaştıracak. Bütün derdi günü o olacak. Hayvan besler gibi onu besleyecek, bir münafığı besleyecek. Münafığın amacı ne oluyor? İşte o Müslümanı alsın kendilerine ömür boyu hizmetçi kılsın. Dışarı götürsün, gezdirsin, yedirsin içirsin ama kendine de sadık olsun. Kendi? Kendi her türlü haltı karıştırsın. Fuhuş yapsın, ahlaksızlık yapsın, İslam’ın hükümlerini hiçe saysın, Allah’ın rızasına önem vermesin, İslam’ı Kuran’ı menfaatleriyle çatıştığında hemen terk etsin. O kafada olur münafık.

 

Menfaatiyle Çatıştığında Allah, Din, İman, Kitap Münafığın Gözü Hiçbir Şey Görmez

Hemen kahpeliğini, alçaklığını ortaya koyar. Allah’ı da terk eder, İslam’ı da terk eder, cemaatini de terk eder, topluluğunu da, arkadaşlarını da herkesi terk eder; yeter ki çıkarı olsun. Allah bunları işte köpek gibi yaşatır. Bir domuz gibi yaşar ve bir domuz gibi de ölür. Kısacık dünya hayatına aldanır. Erkek olsun kadın olsun münafikun ve münafikat domuz gibi yaşar, domuz gibi de ölür. Onun için Allah dünya hayatını da kısa yaratıyor ki; bunları çabuk cehennemine çağırsın. Uzun süre tutmuyor Allah.

 

Ahir Zamanın Münafıkları Çok Şedittir. Müminleri de Çok Takvadır

Yani iki zıt uç, ahir zamanda iyice sivrilir. İman ehli mesela Mehdiyet İsa Mesih; imanı, ahlakı en yüksek insanlar. Ve onların talebeleri. Bir sivrilik bir dağ gibi yükselir. Münafıklar da ters dağ şeklinde yerin dibine doğru derinleşirler.

 

Darbenin Başarılı Olamamasının Sebebi Mehdiyet'in Bereketidir

Fethullah Gülen hareketi kaderdedir, Mehdiyet kaderdedir, Deccaliyet kaderdedir, Süfyan kaderdedir, Yemani kaderdedir. Hükümet darbenin başarılı olamamasına şaşırıyor. Hepsi dakika ve saniyeyle kurtulmuş hükümet üyeleri. Neden? Mehdiyet’in bereketinden. Mehdiyet’in harikalığından. Mehdiyet’le ilgili mucize meydana geldi, harika meydana geldi. Yetmişin üzerinde mucize meydana geldi, harika. Bu, Mehdiyet’in kerameti, Allah’ın yarattığı mucizedir. Ve peş peşe devam ediyor. Yetmişin üzerinde harika meydana geldi o gece. Yani olmayacak gibi görünüyor ama peş peşe oluyor.

 

Darbenin Amacı Zaten Mehdiyet’ti. Hükümet İngiliz Derin Devletini Hiç İlgilendirmez

Darbenin tek hedefi Mehdiyet’tir. Tahmin etmediler bak, yetmişin üzerinde mucize meydana geldi. Yoksa bu kapsamlı darbenin olmaması mümkün değil. Tayyip Hoca’yı on beş dakika arayla öbürünü üç dakika arayla öbürünü iki dakika arayla… Böyle hepsi mucize olarak oldu. Ve Hızır (a.s) görevliydi, konu bu.  

 

Halkın Tamamı Asker-Polis Yetkisinde Olmalı

Bu bomba yüklü arabalar istedikleri gibi geziyor, kimse de bu konularla pek ilgilenmiyor. Halk milis olarak polis gibi görev alması lazım, asker gibi görev alması lazım. Halkın tamamı. Halkın tamamının asker olması lazım, tamamının polis olması lazım. Bu, kanunla pekiştirilsin. Yani bomba yüklü bir araba var göremiyor adam. Polis yetkisinde olsun vatandaş. Bomba yüklü arabayı polis gibi bulabilsin, ihbar edebilsin, arabaya el koyabilsin, adamın ifadesi alınabilsin. Milis güçler oluşturulsun. Asker polis sayısı artmış olacak bu şekilde. Yani devlete millete sahip çıkan insanın sayısını artırmak lazım.

 

(Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki Gülenci yapılanma tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından siyaset kulislerinde üç darbe tehdidi daha bulunduğunun konuşulduğunu ileri sürdü. Bir; FETÖ’nün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik fedai eylemi ya da Mısır’da Enver Sedat, Hindistan’da Indira Gandhi türü suikast girişimi. İki; 15 Temmuz’dan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki generallerin yüzde kırk dördü tasfiye edildi. FETÖ’cüler tasfiye edildikten sonra bu kez NATO’cu generallerin oluşturduğu darbe tehdidi üzerinde duruluyor. Üç; Türk Silahlı Kuvvetleri’nde deşifre olmayan FETÖ’cülerin başlatacağı yeni bir kalkışma sonucunda Türkiye’nin iç kargaşaya sürüklenerek dış güçlerin müdahalesinin sağlanması.)

Kardeşim tabii ki çok müthiş bir fevkaladelik var. Yani bu kadar çok hakim, bu kadar çok savcı, bu kadar çok asker neredeyse tamamına yakını görevden alınmış oluyor. Ordunun büyük bir bölümü yani bir fevkaladelik var. Ben söylüyorum çözüm kalitenin artırılmasıdır. Gelenekçi Ortodoks sisteme doğru Türkiye’yi çektikçe darbe riski de yükselir ve bununla baş edemezler. Görevden almayla da hallolacak bir şey değil. Ordunun tamamını görevden alamazsın. Yahut büyük bir bölümünü görevden alamazsın, ordu felç olur o zaman. Türkiye’nin modern, kaliteyi ön plana alan, aydın, sanata çok önem veren Avrupai bir yapısı olması lazım. Bütün dünya elini çeker ve İngiliz derin devletinin de gücü buna yetmez. Ama bunu da açıkça söyleyeyim ancak bu Mehdiyet’le mümkün. Yani dedikleri doğru, çok büyük olaylar kapıda. Daha önce de söylemiştim, büyük olaylar olacak demiştim, oldu. Yine Türkiye’yi çok çok sarsacak büyük olaylar kapıda. Hemen değil ama kısa bir aradan sonra, bir zaman sonra bu olacak, öyle görülüyor. Hadislere göre de öyle anlaşılıyor, olayların akışına göre de öyle olduğu anlaşılıyor.

 

Mehdi Tahakküm Ehli Değildir, Hürriyet İnsanıdır

Mehdilik öyle korkulacak yahut insanlara tahakküm edecek bir şey değil. Mehdi şefkatin, merhametin, sevginin adıdır. Mazlum, kendi halinde bir insandır Mehdi, öyle yani haşa Allah gibi görüyor insanlar öyle bir şey değil. Acz içinde olan, aczini fakrını bilen Allah’ın bir kuludur. Allah’ın mazlum bir kuludur Mehdi. Tahakküm ehli değildir, hürriyet insanıdır ve tavsiyelerde bulunur sadece. Yani siyasete karışmaz. Sevgiyi, merhameti, şefkati, dostluğu, kardeşliği savunan, kadınların üstündeki baskıyı kaldıran; sanatı, estetiği, güzelliği isteyen, bunu teşvik eden; dünyayı cennete çeviren, dünyanın mamur olması için gayret eden bir gönül insanıdır. İsa Mesih de öyle. Haşa onu da Allah gibi görüyorlar. Zaten diyorlar ya "Allah" diyorlar ona. Bu bir çılgınlık. Böyle bir şey olmaz. İsa Mesih de Allah'ın mazlum bir kuludur. Göreceksiniz, bayağı terbiyeli kendi halinde sevecen nur gibi bir insandır. Gösterildiği gibi kendini ilah gibi gören bir insan değildir. Hatta talebelerinin ayaklarını yıkıyor. O kadar mütevazı ve sevgi doludur. Yanında da çok hanımlar vardı ondan hiç bahsetmezler İsa Mesih'in. Kız talebesi, hanım talebesi çoktur İsa Mesih'in.

 

Dünya Ancak Mehdiyet'le Sükunete Erer

İnsanlar zannediyor ki böyle çekler, senetler, iş kovalama öyle yaşar. Kardeşim, Allah rahatlık vermez. Mehdiyet olmadan, İslam hakim olmadan Allah insanların yakasını bırakmaz. Ve bırakmayacak, göreceksiniz. Dünya kan revan içinde kalır. Başka bir yolu yok. Mehdiyet’ten başka dünyanın kurtuluşu yoktur ve İsa Mesih'ten başka. Zor bela idare etmeye kalkıyorlar. Artık belini kaldıramayacak hale geldi dünya. Allah bir kere daha vursa yere yapışacak haldeler şu an. İki büklüm geziyor insanlar. Türkiye'de olan olaylara bakın. Binlerce hakim görevden alındı. Yargıtay üyeleri görevden alınıyor. Yüzlerce subay görevden alınıyor. Ve baş edilemiyor. Şimdi Fethullah Gülen örgütünü tamamen aldın ordudan, ee? Boş kalmaz kardeşim. Boş kalmaz. O zaman NATO subayı devreye girer, onu alırsan Ergenekon devreye girer, Ergenekon'u alırsan Balyozcusu devreye girer. Mehdiyet’in dışında bir yol yok. Bir de olay sırf orduyla bitecek bir şey de değil. PKK devreye girer, dış güçler devreye girer, terör örgütleri yani İslami kimlikte terör örgütleri devreye girer. Öyle bir rahatlık yok. Öyle bir şey olmaz. Ancak Mehdiyet bir anahtardır, bu kapıyı açar; herkes sükunete erer. Başka türlü bir yolu olmaz.

 

“Cemaatler Şeffaflaşsın” Sözlerinin Arkasında Deccaliyet Vardır ve Amaç İslam'ı Ortadan Kaldırmaktır

Bu televizyon kanallarında hakikaten münafıklar ve ehli küfür coştular. İyi niyetli Müslümanlar da bilmeden bu cemaatlerin ve tarikatların hizaya getirilmesi konusunda abanıyorlar. Hükümet farkına varmadan bu belanın içine doğru gidebilir. Tayyip Hocam bu oyuna gelmesin, çok dikkatli olsun. Bu bir oyun. Bunu da İngiliz derin devleti kotarıyor. Deccaliyet kaynaklıdır bu. Deccaliyet, Mehdi (a.s)'nin yapacağı görevi kendisi yapmak istiyor. Yani o pislikle yapar, Mehdiyet sevgiyle yapar. Ama burada amaç tarikatları kaldırmak değil dini kaldırmak, İslam'ı kaldırmaktır. Yani tarikatların şeffaflaşması diye bir iddia yok ortada, İslam'ın ortadan kaldırılması iddiası var. Onun için Tayyip Hocam çok dikkatli olsun. Kendisini asıl koruyan, yardımcı olan kişiler hep cemaat mensubudur, hep tarikat mensuplarıdır. Çok riskli bir ameliyat düşünülüyor. Bu ameliyata hükümet yanaşmasın, Tayyip Hocam da yanaşmasın. Bilakis bu dalgayı durduracak bir tavır içinde olsunlar. Çünkü ben baktım bu olaya en çok sevinenler münafıklar. Münafıklarda müthiş bir hareketlenme var son zamanlarda, heyecanlanma var. Halbuki bu, münafıkları gömecek bir hareket. Bu Mehdiyet'in ayak sesleri. Bunu akıl edemiyorlar. Bunu kendi lehlerine zannediyor münafıklar. Fikren onları gömecek bir gelişme oluyor.

 

15 Temmuz'da Olan Olay Da Bir Münafık Saldırısıdır. Münafıklık Anlaşılırsa Ne İngiliz Derin Devleti Kalır Ne Şu Kalır Ne Bu Kalır, Hiçbir Rezillik Kalmaz

Cemaatlerin içerisinde de münafıklar var, hükümete de münafıklar sızmaya çalışıyorlar. Çok dikkatli olmak lazım. Onun için münafıklığı sürekli gündemde tutup anlatmakta fayda var. Sabah sohbette okunabilir, akşam sohbette okunabilir, Müslümanlar bir araya geldiklerinde okunabilir. Kuran'dan bir sayfa, münafıklarla ilgili kitaptan bir sayfa çok büyük fayda sağlar.

 

Münafığın Derin Karanlığı Kitabının Çok Okunması Münafıklara Dünyayı Dar Eder

Onları en rahatsız edecek şey bu kitabın okunması, dağıtılması, tanıtılması, her yerde gündem olması ve karakterinin bilindiğinin onun tarafından bilinmesi. Çünkü münafığın iddiası ne? Çaktırmadan iş yaptığını düşünür. Halbuki onun ruhunun tamamen ele geçirildiğini, şeytanın orada tamamen kontrol altına alındığını, yaptığı her türlü alçaklığın bilindiğini bilmesi münafığı felç eder. Münafığın özelliği ne? Gizlilik. O derin karanlıkta münafık hareket ettiğini düşünür. Halbuki biz ilimle onun derin karanlığını aydınlatıp onu orada yakalıyoruz. Bir yarasa yakalar gibi ilim maşasıyla yakalıyoruz onu, çıkartıyoruz o karanlığın içerisinden. Ve herkese de gösteriyoruz onu, deşifre ediyoruz. Onun için münafıkla ilgili bilgiyi herkesin bilmesi, birbirine anlatması, internette şurada burada falan her yerde gündem etmesi münafığın o gizli dünyasını imha eder. En büyük gücünü kaybetmiş olur. Çünkü münafığın en büyük gücü gizliliktir ve karanlıktır.

 

Münafığın Ağzı da Gözleri de Lağımdır, Beyninin İçindeki Bütün Pislikleri Oradan Boşaltır

Münafık izbe yerlerde alçaklık yapar, gizlice telefonla, internetten şuradan buradan o karanlık beyninin içinde karanlık planlar kurar ve o karanlık da onun gözüne yansır. Onun için münafığın gözünde beynindeki karanlığı görmek mümkündür. Beynindeki pislik hemen gözünden lağım gibi akmaya başlar. Münafığın gözü beynindeki lağımın aktığı bir çukurdur. Lağım çukurudur gözleri münafığın. Bütün pisliği ağzından, gözünden akar. Ağzı da lağımdır gözü de lağımdır münafığın. Beyninin içindeki bütün pislik oradan boşalır. Ağlaması oyundur münafığın. Konuşması züppeliktir, sinsiliktir. Müslümanı konuşturur, onun bir açığını yakalamak için konuşturur. Ona kendince işte bir kusur bulmak veyahut onu bir şekilde köşeye sıkıştırmak, mat etmek, kendi üstünlüğünü ortaya çıkartmak, kendini büyütmek ve yüceltmek için münafık müthiş bir gayret içindedir. Bunu yaparken de gözünden ve ağzından beynindeki o pis dünya lağım gibi akmaya başlar. Ağzından necaset akar, gözlerinden de necaset akar, pislik akar münafığın. Dinlediği vakit ahlaksızlık için dinler, konuştuğu vakit ahlaksızlık için konuşur. Onun için münafığın yanında Müslümanın çok teyakkuzda olması lazım. Her sözünü kullanabilir, her hareketini kullanabilir, her davranışını kullanabilir. Şeytani bir hafızası vardır münafığın.

 

Münafıklar Çıkarıyla Çatıştığı Vakit Sevdiklerini Rahatlıkla Harcayabilir

Hep dürüstlük adına ortaya çıkar münafık, sevgi adına çıkar. Halbuki çıkarcıdır, alçaktır. Sevgi adına Müslümanları rahatça harcayabilir, sevdiğini iddia ettiği kişiyi rahatça harcayabilir. Bırakma ve kaçma eğilimi münafıkta çok yüksektir, had safhadadır çıkarıyla çatıştığında. Mesela diyor ki, "Çok, deli gibi seviyorum. Allah'ı seviyorum. Peygamber (s.a.v.)'i seviyorum. Müslümanları seviyorum." Menfaatiyle çatışınca ne oluyor? Hemen kaçma. Hemen ayrılma arzusu vardır. O şeytanın karanlığına doğru kaçar. Müslümanların aydınlığı onu boğar, münafığı. O aydınlıkta yaşamak istemez. Müslümanlara o tahammül eder. Ama çok acı bir tahammüldür menfaati oluşuncaya kadar. Ya şöhret için kalır ya çıkar için kalır yahut sığınacağı bir mağara bulunamadığı için kalır ama bu tarzdadır. Her münafığa dikkat edin, çıkarının bittiğini anladığı an hemen kaçar. Kuran'da da bu çok detaylı anlatılıyor hadislerde de çok detaylı anlatılır. Mesela Yusuf (a.s)'la ilgili; Yusuf (a.s)'u elde edemeyeceğini anlayınca ne yapıyor münafık kadın hemen kaçıyor, ondan kaçıyor. Ve onu en kötü akıbetin sarmasını istiyor. Kin doludur münafık. Sırf kaçmakla kalmaz aynı zamanda azgın bir kin ruhu içerisinde olur.

 

Münafık Müslümanlar Arasında Vaktinin Boşa Geçtiğine İnanır, Harcandığına İnanır, Gençliğinin Gittiğine İnanır; Şeytanın Yanında Vaktini İyi Değerlendireceğini Düşünür

Halbuki şeytanla zaten cehennemde sonsuza kadar beraber olacak. Ama onu akıl edemez, aklı gitmiştir. Yakından bakıldığında onun köpek bakışlarından, domuz gibi bakışlarından feraset ehli Allah eğer isterse görebilir. Yani feraset ehlinin görebileceği gibidir. Ama Allah ayette diyor ki, "Ben istersem görürsün." diyor, "Bakışlarından anlarsınız." diyor.

 

Müslüman Öfkelense Bile Öfkesini Yener. Münafıklar Öfkelerini Yenemez, Öfkelendiğinde Hayvani Reaksiyonlar Gösterir

Münafık öfkesini yenemez. Müslüman öfkesini yener. Bir de öfkelik bir durum olmaz zaten imanından dolayı. Ama münafıkta müthiş bir azgınlık şeklindedir o. Bir domuzun ahırda gösterdiği azgın alametler oluşur. Kapıları çarpar, duvarları birbirine katar, yürüyüşü hayvanlaşır böyle kudurmuş bir domuzun azgınlığına döner tavırları yani çirkefleşir, ağlama krizleri, azgınlık krizleri, saldırganlık krizleri münafığın vazgeçilmez özellikleridir.

 

Mehdiyet'e Karşı Olarak Deccalle Mücadele Edilmez

Darbecilerin kan dökenler, rezillik çıkaranlar, elebaşları, ahlaksız olanların hepsi cezasını bulsun. Ama diğerlerini kazanmaya çalışalım eğiterek, konuşarak kazanmaya çalışalım. Ama Mehdiyet’e karşı olarak elde edemezsin. Bu insanlar Mehdiyet için, Allah için, vatan, millet için canını verecek insanlar. Bütün Anadolu’nun yüreğinde yanan Mehdiyet’tir. Sen Mehdi yok dersen kimse buna inanmaz, onun vakti geçti. Deccaliyet Mehdi yok der. Bilgisiz insan da Mehdi yok der. Ama Allah “Mehdi var” diyor. Dolayısıyla kör kuyudan su çıkartmaya benzer Mehdiyet’le mücadele. Deccaliyetin kuyusundan su çıkmaz. Mehdiyet’in bereketinden istifade etmemiz lazım.

2016-08-22 02:37:24

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top