Sayın Adnan Oktar'ın 12 Ekim 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 12 Ekim 2016

 

(Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan 70 yaşında tedavi olduğu hastanede vefat etti. Allah’tan kendisine rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.)

Kemal Unakıtan samimi, sevecen, herkese karşı kalbi açık bir insandı. Allah gani gani rahmet etsin. Eşi de dindar bir hanım. Allah ona uzun ömür versin, sevenlerine.

 

Osmanlı'da İngiliz Masonluğu Çok Etkindi. Abdülhamit Döneminde de Anglo Sakson Yani İngiliz Masonluğu Çok Güçlü Faaliyet Yapmıştır

Ben Abdülhamit’in iki yönünü beğeniyorum. Bir, Musevilere toprak vermesi. 36 büyük yerde, büyük alanda hektarlarca alan içerisinde 36 ayrı yere Musevilere vatan toprağı hediye etti. O garibanlar oraya yerleştiler o mazlumlar. Sonra zaten aynı yerde İsrail devleti kuruldu, onun verdiği topraklar üstüne kuruldu. 80 bin Musevi’nin oraya göç etmesini sağladı Abdülhamit. Toprak satışı yasaktı kanun çıkarttırdı serbest oldu Filistin’de. Musevilere toprak satışını serbest bıraktı. Adamlar havadan gelmediler işte onlar oraya geldi. İngilizlerin bunda çok büyük hizmeti oldu, o yönden takdir ediyorum İngilizleri. Yani İngilizleri ve Abdülhamit’i. Zaten beraber yaptılar. İsrail devleti orada oluştu. Tebrik ediyoruz. İsraillileri topladılar, o insanlar orada huzur içinde yaşıyorlar. Allah razı olsun. Ezim ezim eziyorlardı, şu an huzurlu ve mutlular onu takdir ediyorum.

Masonluk konusundaki Abdülhamit’in iyi niyetini de çok takdir ediyorum. Abdülhamit’i her konuda eleştirmiyorum ben, benim eleştirdiğim konular belli. Demokrat yönünü çok takdir ediyorum. Galata boydan boya mason localarıyla doluydu. İngiliz obediyansına bağlı localar hepsi hareket halindeydiler. Hayır, ben bu konuda Abdülaziz’i de takdir ediyorum. Abdülaziz de saygılıydı masonlara karşı. Ben Abdülaziz’i canım gibi severim, ayrım yapmıyorum dikkat ederseniz. Masonlara karşı çok şefkatliydi. Abdülaziz zamanında da localar her yerde faaliyet yapıyordu. Fakat Anglosakson localar, İngiliz locaları açıktı en çok. İtalyanlar falan garibandılar daha çok, Fransız locaları azdı yani. Ama onlara karşı da bir tavırları yoktu. Zaten masonluk dedin mi İngiliz locaları esastır. Asıl başlatan onlardır. Ama tabii Fransız locaları da çok etkilidir dünyada. Amerikan locaları çok etkilidir. Asıl hepsi İngiltere’yle bağlantılıdır. Ama hepsini kontrol edemiyor tabii İngiltere. Mesela Fransız locaları daha çok ateisttir. Ama Amerikan locaları hep dindardır Hristiyan dindar, Musevi’dirler, hep hahamdır Amerikan localarının loca başkanları, çoğu hahamdır. Tevrat üstüne yemin ederler zaten. İngiltere’de de aslında birçok mason locasının başı hahamdır.

Abdülhamit’in bu masonlara olan sevgisi hoşuma gidiyor. Musevilere olan sevgisi çok hoşuma gidiyor takdir ediyorum. O konuda teşekkür ediyorum. Ama yakayı İngiliz derin devletine kaptırmış. Ha niye baş edemedi? Adamın etrafında güveneceği insan olmadığı için korktu herhalde, bir şekilde yılmış. Olmaması gerekiyordu. Bütün ümmeti cihada davet etmesi gerekiyordu aslında İngilizlere karşı. Çünkü vatanı yok edecek adam, namus haysiyet her şeylerini alacak adam ellerinden. Muazzam bir gayretle mücadele vermesi lazımken yapmamış. Bak Atatürk rahmetli yaptı, kabadayının delikanlının şahı. Ki ondan çok çok daha az askeri güce sahipti Atatürk. Onun devrinde hiç silah yoktu. Silahlar dağılmıştı kalmamıştı, donanma yok, hava kuvvetleri yok. Sadece neyi vardı? Kabadayılığı, delikanlılığı, yiğitliği vardı. Darmaduman ettiler. Artık 10 yaşında çocuklar gitti cepheye. Abdülhamit işte bu yürekliliği gösteremedi, bu kabadayılığı gösteremedi. Bilmiyordu kabadayılığı. Ama demokrat bir insan, acımak lazım, şefkat duymak lazım. Mağdurdur, İngiliz derin devletinin mağdurudur bu kadar.

 

Allah Kuran'da Müslümanların Zor Zamanlarında Bir Veli İstemek İçin Dua Ettiklerini Bildirmiştir. Manevi Lider İstemek Kuran'ın Emridir

Nisa Suresi 71. şeytandan Allah’a sığınırım: “Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar,” Halk zalim, mesela Suriye gibi kan döküyorlar. “bu ülkeden çıkart” diyor. Müslüman kurtulmak istiyor, hicret etmek istiyor.  “...bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder,” Ne diyorsun sen? “Böyle birisine gerek yok” diyorsun. Allah da “gerek var” diyor. Bak ne diyor? “Bize Katından bir veli koruyucu sahip gönder.” Sahib-i zaman, bir insan gönder diyor öncü bir insan. “...bize Katından bir yardım eden yolla” bir insan istiyorlar, öncü lider istiyorlar. “...diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?” [Nisa Suresi, 75] “Niye çaba göstermiyorsunuz, gayret etmiyorsunuz” diyor.

Mesela Zülkarneyn peygamber değil. Cenab-ı Allah ne diyor Kehf Suresi 83’te, şeytandan Allah’a sığınırım: “Gerçekten, biz ona (Zülkarneyn’e) yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.” [Kehf Suresi, 84] baş, lider. Hani olmuyordu hani gerek yoktu? Demek ki gerek varmış.

Mesela Bakara Suresi 246: “Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine:” Peygambere söylüyor bunu, "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım’ demişlerdi,” Melik. Müslümanlar demek ki melik, bak peygamber olmasına rağmen bir melik bir önder istiyorlar. Çünkü peygamber dini tebliğ ediyor ama kumandan ayrıdır, değil mi? Peygamber peygamberliği; anlatıyor ama kumandanlık görevi verirse ayrı. Mesela Peygamberimiz (sav)’in Halit bin Velid, Hz. Ömer (ra) hep kumandanlarıydı. Önder işte. Sen diyorsun ki “önder olmaz.” 12 İmam önderdi nasıl imam olmuyor yani? Mesela Talut, Kuran’da peygamber değil ama önder, kumandan, onun vesilesiyle müminler zafer buluyor.

 

İngiliz Derin Devleti Sadece Anglosakson Irkını Değerli Görür. Musevilerden De Nefret Ederler

Osmanlı’nın yıkılışı hep Musevilere dayandırılır. “Museviler yıktı” işte “Yahudiler Siyonistler yıktı.” Halbuki gariban onlar. İngiliz derin devletinin kurnazlığı o, Musevileri gösterdi. Çok nefret eder İngiliz derin devleti. Anglosakson ırkını üstün görür Musevi ırkından da nefret eder. Aslında Musevileri orada toplamalarının nedeni de insancıl amaçla değil de çok adice ve alçakça bir amaçla o ayrı konu. Yani toplu imhayı kolaylaştırmak için oraya topladılar. Çünkü dünyanın her yerindeler onlara ulaşmak zor. Ama bir ülkede oldu mu hepsini atom bombasıyla, toplu imha silahlarıyla bir anda yok etme imkanları var. Amaçları oydu ama Allah ayaklarına dolandırdı. Hz. İsa Mesih (as) inecek, Hz. Mehdi (as) çıkacak ve Museviler de sahip çıkacaklar. Ehli kitabın hepsi ehli iman olacak. Ayette Cenab-ı Allah söylüyor Hz. İsa Mesih (as)’a “Sana uyanları kıyamete kadar hakim kılacağım.” [Nisa Suresi, 159] Ve “Ehli kitaptan sana iman etmedik hiç bir fert bırakmayacağım” [Ali İmran Suresi, 55] diyor Allah. Müthiş bir şey.

Museviler mazlum insanlar. İngiliz derin devletini oyuna getirdi Cenab-ı Allah. Onlar bir tuzak kurdu, Allah da bir tuzak kurdu. Musevileri orada toprak sahibi yaptılar. Güya onları helak edeceklerdi. Halbuki ihya olacaklar hiçbir şey de olmayacak.

 

İngiliz Derin Devleti Ahtapot Gibi İslam Alemini Sarmış. İslam'dan Kendilerince Kurtulmaya Çalışan Bir Zihniyetleri Var

İngiliz derin devletinin karakterini ve yapısını her gün gösteriyorum. Ahtapot ağı gibi Türkiye’yi, İslam alemini sarmış adamlar. Bunlar hepsi Darwinist. Mehdiyet’e karşı bak ortak özellikleri var. “Cennet sonludur” diyor. Sonlu demek inkar demek, hiç yok anlamına getiriyor. “Kuran’ın bazı ayetleri de eskimiştir” diyor. Yani İslam’dan bir an önce kurtulmaya çalışıyorlar özetle. Fethullah Gülen hareketini de bu düşünce sarmış durumda. Ehli vicdan olan Allah’ı sevenler akılla, vicdanla, ilimle, irfanla, kanunla hukukla, sevecenlikle bir kardeşlik prensibi içerisinde esaslı bir akılcı mücadele içinde olmaları gerekiyor. Yoksa bu felaket her yeri saracak gibi görünüyor. Risk büyük.

 

(“İnsan sevdiğiyle nasıl yakınlaşır? Tutku için fiziksel yakınlık gerekli midir?” sorusuna cevap)

Bir kere tutku için karşıdaki şahsın Allah’ın varlığında erimesi lazım, Allah’ı her şeyden çok sevmesi lazım kendi de dahil. Her zaman Allah’tan yana olması lazım. Her an Allah’ı düşünmesi, Allah’tan korkması, Allah’ı en yüksek sevgiyle sevmesi lazım. Ve Allah’ın her dediğine titiz olması lazım. Her emrini yerine getirmesi lazım. Egoist bencil olmaması lazım. Kuran’ın hükümlerine titiz olması lazım. Kendinden geçmesi lazım. Kendi için değil sevdikleri için yaşaması lazım. Kabadayı delikanlı olması lazım. Derin düşünen insan olması lazım. Temiz, tahir, dürüst, vicdanlı, merhametli olması lazım. Koruyucu ruha sahip olması lazım. Allah öyle insanlara derin bir aşk ruhu verir mucize olarak. Hiç kimsenin bilmediği bir duygu, o insanın üstüne iner. Bak, elle tutulur bir mucize. Sadece bu insanlara mahsus olmak üzere muazzam bir güç Allah tarafından onun üzerine indirilir, tutku gücü. Karşıdaki insan bunu anlayamaz, yani oradaki tutkuyu fark edemez. Tutkuyu bilen fark edebilir. Yani avamdan sıradan bir insan, bu özellikleri olmayan bir insan bunu fark edemez. O normal sıradan bir insan, onunla konuşur. Bir gariplik olduğunu anlar, bir fevkaladelik olduğunu anlar ama o derinliği sezemez. Hoşuna gider beğenir, tarif edemeyeceği bir şey olduğunu anlar. Ama onunla iletişime geçmesi için aynı özeliklerin onda da olması lazım. Kısmen de olsa o özelliklerin olması lazım. Yoksa fark edemez. Öbür türlü avami sıradan sevginin taklidi olan bir sevgi anlayışı gelişir. İşte adamın parasına bakar, evine bakar, eli-ayağı sağlam mı, onu hastaneye götürebilecek durumda mı, felç olsa ona bakabilir mi, yemek parasını getirecek durumda mı, yiyecek parasını, evin kirasını verecek durumda mı onun tutkusunu sağlayan şeyler bunlardır. Tutku ve sevginin kökeni onlardır onun için. Sadece onun mülkü olmasını ister, kendi malı olmasını ister. O da kadın alırken işte yiyecekler konusunda nasıl titiz mi, yemek yapabiliyor mu, çamaşır yıkayabilir mi, ütü yapabilir mi, kendini ne kadar tatmin edebilir, eğlendirebilir mi onu, gıcık tavırlarına karşı sabırlı olur mu, efendim, işte elinin altında bulunan bir varlık. Ama babası falan zenginse nur ala nur. Arabası varsa o kızın daha da faydalı. Hele evi varsa. Onun için aileler kızlarına genellikle ev ve araba alırlar ki ev ve araba ev ve arabayı getirir çünkü. Evi arabası olan bir kız evi arabası olmayan bir adamla evlenmeyeceğine göre. Hani kumarda adam koyuyor ya parayı, malı, o da ona karşılık malı koyuyor, sonra zar atıyorlar. Orada da işte kime geçerse o, kim kazançlı olursa. Mesela kadın malın mülkün üstüne geçmesini istiyor, erkek de malın mülkün üstüne geçmesini ister. Onların tutku anlayışı bu. Bu bir hayvanda da olabilecek özellik. Hayvan da sığınacak bir yer arar, yiyecek bir yemek arar, değil mi? Yani içgüdüsel olarak şey yapar, onlar da içgüdüsel olarak onu yapıyor. Müminin sevgi anlayışıyla küfrün sevgi anlayışı yahut sıradan insanların sevgi anlayışı aynı olmuyor. Yani bakış açıları çok çok farklı oluyor. Onun için mesela bir kızla birisi karşılaştığında kız hemen o oğlandan ne para çıkar, işte ona sadık olur mu, ömür boyu ona bakar mı, hastaneye götürür mü, annesine babasına bakar mı, annesine babasına para verir mi? O da işte benim çamaşırımı yıkar mı, babasının falan çamaşırını yıkar mı, babasını annesini hastaneye götürüp onların başında bekler mi yani böyle teknik yönlerden değerlendiriyorlar. Bu çok acı bir şey tabii. Yani saf sevgiye, yiğitliğe, dürüstlüğe bağlı olması lazım.

 

Samimi Allah'ı Sevenler Birbirlerini Çok İyi Korusunlar. İngiliz Derin Devletinin Oyunlarına Karşı Samimi Allah'ı Sevenler Müttefiktir

Müslümanlar büyük bir oyuna getirildiler. Aman, samimi Allah’ı seven Müslümanlar birbirini çok iyi koruyup kollasınlar. Allah’ı gerçekten seven Musevilerle de işbirliği yapsınlar. Allah’ı gerçekten seven Hristiyanlarla da işbirliği yapsınlar. Çünkü Allah’ı seven olmak çok önemlidir. Müslüman ama Allah’ı sevmiyor. O bir şey olmaz ondan. Hristiyan ama Allah’ı sevmiyor, adam papa da olsa fark etmez. Allah’ı seven ve inanan olmak lazım. Allah’ı gerçekten seven ve inananlar aynı Sevgili’de beraber olacaklar. Allah korkusunda beraber olacaklar.

2016-10-19 22:43:58

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top