Sayın Adnan Oktar'ın 6 Aralık 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 6 Aralık 2016

 

(“Masonlukla Müslümanlık bir arada olmaz.” Mailine Cevap)

Niye olmasın? Sen dernek üyesi oluyorsun. Bahçe severler derneği var, değil mi? Kuş yetiştiriciler derneği var, onlara üye oluyorsan o da bir dernek. Dinsizi var, dindarı var, Müslümanı var herkes var. Ama masonların tabii en akılcı hareketi bana 33 dereceli masonluk rütbesi vermeleri. Bu sayede onları en iyi koruyan da ben oldum. Daha önce de koruyordum aslında. Ama ben mason olunca tabii mecburen işte sorular geliyor, biz de onların durumunu açıklamış oluyoruz. Yoksa dışarı bile çıkamıyordu masonlar. Masonum diyemiyorlardı. Benim sayemde şimdi göğüslerini gere gere masonum diyebiliyorlar, hiç çekinmiyorlar.

 

Sayın Adnan Oktar’ın Münafığın Derin Karanlığı Kitabı’ndan Bölümler

Münafık, Müslümanları Değil Küfrü Kaliteli Bulur. Allah'ın Kuran'da “Onlar, müminleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır.” (Nisa Suresi, 139) sözleriyle bildirdiği gibi, münafıklar müminleri değil, küfrü güçlü görürler.

Şimdi bak bu şu an yaşanıyor. Gerçi böyle bir şey direkt örnek olarak verilmemesi gerekiyor gibi görünüyor ama güzel iyi bir örnek. Mesela Tayyip Hoca’yı onlar avami buluyorlar. Böyle entel züppe homoseksüel yanlısı, İngiliz derin devletine yalakalık yapan adam arıyorlar. Böyle bir üslup hiç alışmadıkları bir üslup. Bayağı şaşırdılar. Osmanlı dönemi içerisinde de pek alışık olmadıkları bir üslup. Böyle insanlara hep darbe yapmışlar. Ya asmışlar ya kesmişler, ya suikast ya darbe yapmışlar. Fakat bu sefer Mehdiyet devreye girdi, onu bir türlü anlayamıyorlar. Yani bu direnç, yani bunu nasıl deviremiyor, neden baş edemiyor bunu anlayabilmiş değiller. Eskiden tek hamlede bitiriyorlardı. Mesela Menderes’i tek hamlede bitirdiler. Turgut Özal’ı tek hamlede bitirdiler. Abdülaziz tek hamle. Mesela Abdülhamit, bütün dediklerini yaptırdılar aşağı yukarı hiç sorun çıkmadı. 5. Murat hemen indirdiler aşağı. Hiçbir sorun çıkmıyor. Bir tek burada bir takılma oldu. Bunu metafizik görüyorlar biraz bunun tedirginliği ve korkusu içindeler. Mesela darbenin başarısız olması çok korkuttu. En az yüz yerde mucize var, bu neden oldu bunu anlayamadılar. Mehdiyet’in bereketiyle oluyor. En az yüz yerde mucize var. Hep işler rastgitmiş, hep işler rastgitmiş. Kardeşim, darbecilerin niye lehine gelişmiyor olaylar? Sadece Müslümanların tarafında lehte olaylar gelişmiş.

Münafıklardaki yapıyı bak hükümet, ısrarlı münafık anlatımlarımızdan sonra ana konu olarak ele aldı bak. Eskiden “bu hareket münafık hareket” demiyorlardı. Öyle bir şey duymuyorduk. Şu an ağırlıklı olarak karşı hareketin münafık hareketi olduğunu söylüyorlar, münafıklarla ilgili derslerimizden sonra. Fikrimiz daima Türkiye’de hakim bir düşünce oluyor. Karşımızdaki gücün münafıkane bir hareket olduğu şu an görüldü. Çünkü İngiliz derin devleti münafıklığın ta kendisidir. Münafıklık eşittir şeytanlık, şeytanlık eşittir münafıklık. Münafık bir hareket. Onun için küfür kafalı olan münafıklar hazır gücün peşindedir. Yani ahirete inanmadığı için, cennetteki güç, Allah’ın yardımı onlar için anlam taşıyan bir şey değildir. Hazır güce inanır onlar. İngiliz derin devletini onlar Allah gibi görüyor o kadar ona inanır ve ona yalakalık yaparlar.

Münafığın Çirkin Yönlerinden Biri De Kuran İle Müslümanlığa Saldırmalarıdır

Münafığın çok pis bir yönü de Kuran’la Müslümanlara saldırır. Münafık şımarıklığıyla her iyi şeyin kendinden olduğunu söyler, her kötü şeyin de Müslümanlardan kaynaklandığını söyler münafık.

Araf Suresi 131’de, şeytandan Allah’a sığınırım: “Onlara bir iyilik geldiği zaman ‘Bu bizim için’ dediler;” yani bizden dolayı, bizim iyi imkanlarımızdan dolayı “onlara bir kötülük isabet ettiğinde (bunu da) Musa ve beraberindekilerin bir uğursuzluğu olarak yorumlarlardı.” Yani ‘Müslümanların meydana getirdiği bir uğursuzluk’ olarak yorumlarlardı diyor Allah. “Haberiniz olsun, Allah Katında asıl uğursuz olanlar” münafıkların “ ta kendileridir;” diyor Allah, “ama onların çoğu bilmezler.” Diyor. Çünkü ölü. Münafıkların çoğu ölüdür. Bir kısmının da kalbinde hastalık vardır münafığa çok benzer. O yüzden ayırt edilemiyor işte. Gerçek münafık düzelmez. Allah diyor “kalpleri parçalanmadıkça onlar vazgeçmezler” diyor. Yani ölmedikten sonra vazgeçmez. Ölünce vazgeçiyor ama ahirette yine ahlaksızlığına devam ediyor. Ahirette de münafık yine devam ediyor. Sonsuza kadar münafıktır münafık. Ama kalbinde hastalık olan düzeliyor. Çok benzer kalbinde hastalık olan. Münafığın aşağı yukarı tıpkısıdır ama onlar vazgeçiyor düzeliyorlar.

Ali İmran Suresi 78’de: Münafıklardan “Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler,” yani Kuran’ın hükümlerini değiştirirler, anlamıyor gibi yapıp başka türlü yorumlamaya kalkarlar. Yani konuşmaları Kuran’a uygunmuş gibi davranırlar. “..siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan” Allah’ın hükmüdür diye “sanasınız diye. Oysa o kitaptan” Allah’ın hükmü “değildir.  Fakat onlar "‘Bu Allah Katındandır’ derler” diyor. Allah böyle dedi derler diyor. “Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler.” Bak kendileri de bilirler bunu diyor.

Bak diyor ki Allah Ali İmran Suresi 7’de: “Kalplerinde bir kayma olanlar,” yani hasta, münafıklık hastalığına yakalanmış münafık gibi “fitne çıkarmak ve” Kuran’ın “olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar.” Yani hiç alakasız hükümlere uyarlar.

Bakara Suresi 204’te Cenab-ı Allah münafık için, “kalbindekine” çirkin görüşüne “rağmen Allah'ı şahit getirir;” kalbindekine rağmen bak Allah’ı şahit getirir “oysa o azılı bir düşmandır.” Bak, “İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider.” Münafıklar hep böyle kafalama yaparlar, eğlence keyif yeme içme, moda şu bu falan bununla zayıf insanları etkilerler. “dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider.” Zayıfsa kafası o hoşuna gidiyor. “Kalbindekine rağmen Allah’ı şahit getirir.” Yani doğrusunu bilmesine rağmen. Yani sahtekarlık yapıyor kalbinde içinde biliyor doğrusunu biliyor, doğrusunu bilmesine rağmen Allah’ı şahit getirir.  “..ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahit getirir; oysa o” münafık  “azılı bir düşmandır.” Diyor Allah.

Mesela münafıklar “İnşaAllah Allah dilerse biz doğruyu buluruz” diyorlar. “Sığır kesin” diyor Cenab-ı Allah Bakara Suresi 70’te. Sanki dinle imanla alakaları varmış gibi sürekli detay soruyorlar. Halbuki normalde kesmek istemiyor. Bir daha soruyor, bir daha soruyor, bir daha soruyor.

 

Münafık Olmasa Müslümanlarda Müthiş Atalet Olur. Müminlerin Canlılığını Sağlayan Münafıktır.

Münafık olmasa Müslümanlarda müthiş atalet olur. Müminlerin canlılığını sağlayan münafıktır. Mesela bu darbeciler darbe yapmış olmasalar Türkiye’de şu hareketlilik canlılık olmazdı. Mesela şu Dolar’a karşı tavır, Euro’ya karşı tavır olmazdı. Bu milli şahlanış olmaz. Allah’ın hikmeti, her münafık hamlesi Müslümanın imanını pekiştiriyor canlandırıyor, dikkatini açıyor, ataklığını artırıyor. Birliktelik gücünü artırır. Yoksa akıl almaz bir muhalefet ve akıl almaz çirkin bir çatışma ortamı Türkiye’de kendini gösteriyordu biliyorsunuz. Onun yerini gittikçe bir kardeşlik düşüncesi almaya başladı. Gerçi özel bir gençlik yetiştirildi. İngiliz derin devletinin özenli politikası sonucunda böyle çirkef, kindar, nefret dolu, ağzından pislik lağım akan, akşama kadar kavgacı, herkesten nefret eden, kendinden de nefret eden, karanlık ruhlu böyle iblisane bir üslubu gece-gündüz alışkanlık haline getirmiş iğrenç bir güruh internette görüyorsunuz. Pislik ve akılsız ve hep de ezik bunlar. Sürekli aşağılanan ezilen, birbirlerini de aşağılayan, mutsuz olan acı çeken bir topluluk bunlar. Hiçbir zaman bereketi olmayan, neşe sevinç bilmeyen, sadece acıyı yaşayan böyle şeytanın kuyruğu gibi tipler. Ama bunlar özel yetiştirilmesine rağmen Türkiye’de azınlık kaldı. Yani imanlı vicdanlı insanların sayısı daha çok oldu. Normalde işte darbelerde şunda bunda bu pislikleri kullanacaklardı. Her türlü melanet yaptırılabilecek gibi tipler bunlar. Cinayet de işler, hırsızlık da yapar, homoseksüellik de yapar, iftira da atar. Yani şeytani bir kindarlık ve nefret ruhuna sahip bu güruhatı herkes görüyor. İnternette falan görürsünüz. O ona küfreder, o ona küfreder. Züppe ve özenti bir yapı geliştirilmişti bunlar içerisinde. Bu çakalların içerisinden işte İngiliz derin devleti bir ordu oluşturmak istedi. Ama bunu beceremedi. Türk milletinin vicdanlı yapısı bunu ezdi. Darwinizm yerle bir edildi. İngiliz derin devletine bak bütün aydınlar tavır aldı Türkiye’de. Osmanlı’da yoktu bu, ilk defa oluyor. Cumhuriyet tarihinde de yok ilk defa bütün aydınlar tavır aldı. 200’ü aşmak üzere şu an tavır alan aydınların sayısı.

 

(Halep’te yedi günlük ateşkes öneren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Karar Tasarısı’nı Rusya ve Çin veto etti. Suriye’de savaşın başladığı 2011’den bu yana Rusya altıncı, Çin ise beşinci kez Suriye tasarısını reddetmiş oldu.)

Suriye’nin bölünmesi iddiasından vazgeçmek lazım. Kim olursa olsun Suriye bütün olsun, niye bölünmesi gerekiyor? Manyakça bir hırs yaptılar illa böleceğiz, Irak’ı, Suriye’yi böleceğiz diye, yok öyle şey. Ne Suriye bölünsün, ne Irak bölünsün. Çok gıcık bir hareket. İngiliz derin devleti planladı diye birçok ülke buna uymak istiyor. Kardeşim sen adamların dediğini yapmaya mecbur musun? O bölmek istiyor, sen de bölünmesine karşı ol. Niye bölünsün? Bütün olsun.

Emir’ül Müminin Ali keremullahü veche bir, hutbesinde şöyle buyurdu; “Ehli küfrün fitnesi İslam’ı zayıf düşürür ahir zamanda” diyor. “Ateşi Şam’ı yakar, Halep’i muhasara altına alırlar.” Aynısı oldu mu? Bak “Halep’i muhasara altına alırlar. Yazık olur, her taraf harap olur yıkılır, bela bütün beldeleri dolaşır.” İlzam-ün Nasib 2. Cilt. 1300 yıllık kitap. Bak ne diyor? Emir’ül Müminin Hz. Ali keremullahü veçhe, hutbesinde söylüyor, hutbede camide; “Ehli küfrün fitnesi İslam’ı zayıf düşürür, ateşi Şam’ı yakar, Halep’i muhasara altına alırlar.” Halep şu an muhasara altında.

Halep’te şu an sadece yedi cerrah kalmış, birçoğu şehit olmuş. Doktor yani. Ellerinde çok az antibiyotik ve ağrı kesici varmış. Şu an çatışma çok yoğun olduğu için daha da hızlı tükeniyormuş. Kısa bir süre çatışmaları durdurup oraya hem yiyecek, hem de doktor ve antibiyotik sevk edilmesi gerekiyor.

Şeytandan Allah’a sığınırım. Haşr Suresi 7’de “(Bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir nimet olmasın.” Diyor. Yani “fakirlere herkese dağıtın.” Diyor.  Yani bir zengin sınıf, zengin zümre olmasın” diyor Allah Haşr Suresi 7 ‘de. “Mal ve zenginlik sadece belirli bir zümrenin arasında dönüp dolaşan nimet olmasın” diyor. Kuran’ın emri, Allah’ın emri. Yani “dağıtın” diyor.

 

Sayın Adnan Oktar’ın Münafığın Derin Karanlığı Kitabı’ndan Bölümler

İşte münafıklar, 'Müslümanlar hakkında topladıkları haberleri küfürdeki dostlarına aktarma faaliyetlerini' asrımızda 'interneti, bilgisayar teknolojilerini ve akıllı telefonları' kullanarak gerçekleştirirler.

Evet, şimdi mesela bu konuda hiçbir eser, hiçbir açıklama yok. Yani internetle muazzam münafık faaliyeti yapma imkanı var. Telefonla münafık faaliyeti yapma imkanı var şahısların. Buna karşı alınmış bir tedbir yok. Mesela bak, 15 Temmuz’da tamamen organize olmuşlar internetten, telefondan kimsenin ruhu bile duymadı. MİT’in bile haberi yok. Bak, on binlerce kişiye ulaşmışlar. Fakat MİT’in haberi yok, emniyetin haberi yok, halkın haberi yok. Yani münafıkane faaliyetin ne kadar gizli, ne kadar sinsi yapılabileceğini gösteren bir durum bu. O yüzden internette münafık neler yapabilir bütün detaylarıyla ayrı bir bölüm olarak biz bu yeni kitapta bunları anlatacağız. Yani bütün riskini anlatacağız.

İnternet hızıyla, inkarcı ve münafık dostlarına çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşır ve aynı zamanda dünyanın en uç köşesindeki derin devlet adamlarıyla bile çok rahat bir şekilde bağlantıya geçebilirler. Ardından yine çok seri bir şekilde Müslümanlar aleyhinde topladıkları bilgileri sırdaşlarına aktarabilir ve Müslümanlara zarar vereceklerini düşündükleri eylem planlarını onlarla konuşabilirler.

Şimdi buna Müslümanların hiç hazırlığı yok. Daha önce zaten hiç hazırlıkları yoktu. 60 darbesini bilemediler, 1980’deki darbeyi biliyorlardı ama yani açıkça bağırarak geliyordu yani orada bir şey vardı. Mesela bak İngiliz derin devletinin faaliyetlerini bilmiyor. Hükümetin açıkça bir açıklaması yok. Yazarlar anladılar, aydınlar anladılar, bizim uzun anlatımlarımızdan sonra farkına vardılar. Biz de farkında değildik mesela tevafuken farkına vardık. İngiliz derin devleti akıl almaz bir yöntemle kendini gizliyor. Dünya çapında bak, milyonlarca üyesi var ama hiç kimse bu konuyu ne kitap haline getirebilmiş, ne anlatabilmiş ne de bu konuda detaylı bir bilgi verilmiş. Kimse bilmiyor. Şimdi bir kere gizli yazışma programları bu çok büyük bir tehlike ve gizli hesap. Gizli hesapla muazzam bir güç elde etmiş durumdalar. Mesela bu 15 Temmuz Darbesi’nde ve daha önceki olaylarda müthiş bir şey meydana getirmişlerdi. Kalabalık kamuoyu baskısı meydana getirmişlerdi ama muazzam büyüklükte. Millet de zannetti ki “ya bunlar on binlerce insan var, yüz binlerce insan var büyük bir kalkışma var.” Halbuki bir avuç insan. Ama çok fazla sahte hesap olduğu için o sahte hesaplarla akıl almaz azgınlıkla saldırdılar. Gerçek hesaplarında tam Müslüman gibi görünüyor adam, yani hiç hükümete bağlı, devlete bağlı, İslam’dan, Kuran’dan, Allah’tan Kitap’tan bahsediyor. Bediüzzaman’dan bahsediyor. Ama sahte hesabında herkese küfrediyor. Hükümete devlete akıl almaz laflar ediyor. Milliyetçi görünüyor ama orada tam anlamıyla Türk milletinin düşmanı. Zannediyorsun çok koyu dindar, Müslümanlarla alay ediyor sahte hesabında veyahut iffetine düşkün bir insan görünümünde ama sahte hesabında son derece karaktersiz ve ahlaksız bir üslup kullanıyor. Normal konuşmasında hiç küfretmeyen adam orada son derece çirkin küfürlerle konuşuyor. O yüzden muazzam bir kitle var zannettiler o devirde. Halbuki hiç öyle bir şey yok. Yani mesela bir kişinin en az iki yüz sahte hesabı oluyor, yüz sahte hesabı oluyor. Mesela bu sahte hesap tehlikesi apayrı bir konu. Mesela “Ağır medya baskısı, bunlar çok büyük bir kitle” öyle bir şey yok. Bu kadar karaktersiz insan bir arada olmaz zaten. Böyle küfreden, hakaret eden, dine imana saldıran adam olmaz. Burada bir gariplik var.

Münafık, tüm bu yaptıklarını Müslümanlara sezdirmediğini düşündüğünde, bundan ‘derin ve şeytani bir haz’ duyar. Facebook’tan, Twitter’dan, Whatsapp’tan ya da başka bir gizli mesajlaşma programından küfürden birileriyle yazışmak; telefonlaşmak ya da karşılıklı kamera açarak görüntülü sohbetler etmek münafığı çok heyecanlandırır. Kendisini gören kimse de olmadığı için, nasıl küfri bir ruh ile yaşadığını kimseye sezdirmemiş olur. Ama herhangi birinin kendisini görme ya da küfürle kurduğu bağlantıyı fark etme ihtimaline karşı da gereken her türlü tedbirini alır. Örneğin yaptığı her telefon konuşmasının, bilgisayarda kurduğu her türlü bağlantının arka planını, tek bir tuşa basarak anında silebileceği gibi bir sistemi mutlaka devrede tutar. Ya da kullandığı internet uygulamalarının anında hafızalarını temizleme ya da kendilerini silip yok etme özelliklerini etkin hale getirir.

Gariban Müslüman bunu nereden bilsin? Mesela bir Süleymanlı cemaatini düşünün. Bu kadar şeytani, ince oyunu nereden fark etsin? Bak, peş peşe Süleymanlıların dershanelerinde, kurslarında yangınlar çıkmaya başladı. Dedim ya bak şimdi yine yaparlar dedim. Hatırlıyorsunuz devamı gelir bunun dedim. Utanmadan bunların yüzünde eşek oynamış alenen yangınlar çıkartıyorlar, peş peşe. Bir orada çıkartıyor, bir orada çıkartıyor. Şimdi diyecek ki “bunlar hep Müslümanları yakıyor dershanelerde. Kapatalım gitsin, bu kadar basit. Onlar tankla ezdi bunlar da yakarak yok ediyorlar. Ne yapmak lazım? Kapatalım.” Çok basit bir oyun bu, çok adice bir oyun. Bu oyuna geliyorlar. Mesela onun emrini verenler falan hakikaten telefonu, interneti çok muazzam kullanıyorlar. Müslüman bunu bilmiyor ki garibim. Sadece telefondan “akşam yemeğe geliyorum” diyor. İşte “benim paraları ne zaman getireceksin?” diyor. “Borcunu ne zaman ödeyeceksin?” diyor, bu kadar. Onlar şeytani yönünü bilmiyorlar. İngiliz derin devleti kendi taraftarlarına muazzam ahlaksızlıklar, muazzam alçaklıklar öğretiyor. Tam iblisane bir eğitim sistemi, Müslümanların hiç bilmediği bir dünya, hiç tahmin etmedikleri bir dünya onlara öğretiliyor. Müslüman mesela bunların bu homoseksüel karanlık dünyalarından ne haberi var, bunların heykelle, resimle alçakça propaganda yaptıklarından hiç haberleri yok. Rumi’nin konuşmalarının altında ince ince oyunlar yattığını ve bu oyunlarla insanları ikna etmeye çalıştıklarını falan bunların hiçbirini bilmiyor insanlar. Yani sadece dümdüz bir hayatları var. Onlar yazık, sabah ezanı okunuyor camiye gidiyorlar. Tespih yapıyor, namazını kılıyor, eve geliyor. O bilmiyor bu kadar ince oyunu. Bak Suriye’de bütün Müslümanları tuzağa düşürdüler. Müslüman bırakmadılar adeta. Şimdi Halep’te de bütün Müslümanların gözü önünde Halep’te Müslüman bırakmıyorlar. Tamamen kitle katliamı var şu an. Bütün Müslüman alemi seyrediyor. Hoca da diyor ki “hiçbir şey yok ya sakin olun” diyor. “Her yerde saygı var bize” diyor. Yani “siz boş yere abartıyorsunuz.” diyor. İngiliz derin devleti de bu durumu gösteriyor. “Bak adamlar daha hala farkımıza varmadılar bizim” diyor. “Daha da bastırın” diyor. “Daha da şiddetle bastırın” diyor. Hiçbir Müslüman alimi çıkıp “İttihad-ı İslam gerekiyor” demiyor, çok az. Bak, Türkiye hop oturup hop kalkıyor. Dolar’la Türkiye’yi çökertmeye çalışıyorlar şu anda da, yani Euro ile. Adam muhatap dahi olmuyor. Daha hala “700 sene var” diyorlar.

 

Münafıklar Kendilerini Çok Okuyan Çok Araştıran Halkın Bilmediklerini Bilen Üstün İnsan Olarak Görüyorlar. Haşa Allah'tan Üstün Görüyorlar

Münafıklar işte çok okuyan, çok araştıran, halktan daha üstün daha derin düşünen. İnternete de hakikaten hakimler. Mesela bilgisayara hakim. Halkın hiç bilmediği bilgilere de gerçekten sahipler. Felsefe yönünde de halkın bilmediği bilgilere sahip ama kendilerini o yüzden insanlardan çok üstün görüyorlar. Fakat işin felaket tarafı, kendilerini Allah’tan da üstün görüyorlar. Bir kere zaten Allah’a inanmıyor fakat Allah’tan daha üstün görüyorlar. O yüzden insanlardan müthiş nefret ediyorlar. Kendini Allah gibi gördüğü için muazzam bir nefret ruhu oluyor. Müslümanları da akılsız gördükleri için her yerde onları ezdirmek, onları dolandırmak, onların imkanlarını kullanmak, onların başına bela olmak, pislik yapmak, Müslümanları tehdit etmek, alçaklık yapmak, ihbarda bulunmak, kitle halinde onları şehit etmek bu alçakların hedefi oluyor. Mesela İngiliz derin devletinin en büyük zevki şu an, Müslümanları şehit etmek. Halep’te bak binlerce Müslümanı şehit ettiler. Doymuyor adamlar. Bir avuç kaldı, otuz kilometreye sıkıştırdılar. Yağmur gibi bombalıyorlar. Halep diye bir şehir kalmadı. Hiç kimse yok. Çoluk-çocuk, kadın yani şu an yağmur gibi bomba yağıyor. Bak hoca efendiler çıkıp, “fevkaladelik var bu deccal saldırısıdır” demiyorlar. “Hiçbir şey yok” diyorlar. Halep’te, Şam’da, Suriye’de, Irak’ta ki ehlisünnetin kalesi olan yerler bunlar. “Her yerde saygın Müslümanlar, hiçbir şey yok” diyor. “Çok rahat olun” diyor. Yani ne deccaliyet var diyor ne Mehdi’nin çıkışı diye bir konu var diyor. “İttihad-ı İslam’a da gerek yok” diyor. “Son derece rahat olun” diyor. Adamı yüzbinlerce kişi alkışlıyor, çok güzel konuştun diye. “Helal olsun Hocam” diyorlar “ağzına sağlık, ağzından bal akıyor” diyorlar. Dedeleri çıkarıyorlar. İşte “mezarın başına çiçek ektim olur mu?” diyor. “Efendim şimdi çiçeği ekmekle hata yapmış sayılmaz yani” falan diyor. İki saat Müslümanların vaktini alıyor adam. Müslümanlık katlediliyor aklını başına al. Bunadın mı sen be adam? Aklını başına al. Mahvoluyor Müslümanlar, adamın konusuna bak. “Dört tane kavağım var” diyor. “Beşincisini evin kenarına diktim” diyor. “Ama komşuyla sınır” diyor. “Orada hak geçmiş midir?” diyor. Adamın konusuna bak. İnanılır gibi değil. Yüzlerce, binlerce çocuk, kadın ölüyor, şehit oluyor. Mesela şu an Halep cehenneme dönmüş vaziyette. Yağmur gibi bomba yağıyor. Sürekli napalm bombası o genel maksat bombası atıyorlar. Ortalık cehenneme dönmüş vaziyette. Ve gece-gündüz, sabah-akşam sürekli bombalama devam ediyor.  

 

(İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yastığının altının döviz olanlar gelsin parasını altına dönüştürsün, Türk lirası, altın değer kazansın” çağrısına destek vermek amacıyla birliklerinin hesaplarındaki döviz varlıklarını Türk lirasına çevirdiklerini açıkladı.)

Bir kere Dolar’la hiçbir şey yapılmasın, eğer teknolojik bir çalışma yapılırsa Rusya’yla Çin’le yapalım, istemiyoruz yani aynı teknolojiye sahip Rusya da, Çin de. Çin parasıyla Türk parasını değiştirelim, Rus parasıyla da Türk parasını değiştirelim bu oyuna son verelim. Bu cıvıklık çok eskiden beri var, bu densizliği istemiyoruz. Dolar’da bugün ani bir düşüş olmuş, şu an 3.49, işte bu kadar.

İran, Rusya, Çin bize bol bol yeter hiç ihtiyacımız yok. Her türlü sanayi tesisi kurabiliriz, her türlü fabrika kurabiliriz bu ülkelerle. Dolar’la hiçbir şey yapmayalım hiçbir şey, tamamen yasaklansın. Dolar ve Euro kesinlikle yasaklansın. Çin parası olur, Rus parası olur, İran parası olur, istemiyoruz bu oyunu bir an önce durduralım.

 

(İngiliz The Times Gazetesi, Türkiye ile Rusya’nın Suriye konusunda anlaşmaya başladığını, Türkiye’nin sınırının çoğu Suriye tarafında yarı kalıcı bir tampon bölge oluşturmayı başardığını yazdı. BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre; Erdoğan ve Putin son birkaç hafta içerisinde üç kez telefonla görüştü, bu görüşmelerde ele alınan başlıca konular arasında, Suriye’deki son durumu ve Halep’le ilgili gelişmeler de yer alıyor.)

Suriye’nin bütünlüğünü Türkiye istiyor şu an benim gördüğüm. Başında da istiyordu ama şu an daha çok istiyor. Suriye’nin bölünmesine hiç gerek yok. Suriye bütün olsun, İttihad-ı İslam olduktan sonra Suriye’yi niye bölelim? Halep’le bizim ne işimiz var? Yani Halep’i niye alalım? Suriye’nin tamamı bizim olsun, Irak’ın tamamı bizim olsun, Afrika’nın tamamı bizim olsun, İslam aleminin tamamı, Türklük aleminin tamamı, dünyanın tamamı bizim olsun. Hepsiyle kardeş olalım, bizde bir toprak hırsı yok ki, yani sadist bir ruhumuz yok, egoist bir bakış açımız yok, ırk üstünlüğü iddiamız yok.  Din ırkçısı da değiliz, din faşisti de değiliz, ırk faşisti de değiliz yani bütün dinleri kucaklıyoruz, bütün ırkları kucaklıyoruz, bütün milletleri kucaklıyoruz, hepsine dünyayı vatan etmek peşindeyiz, böyle bir hırsımız yok.

2016-12-18 17:47:04

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top