Sayın Adnan Oktar'ın 26 Mart 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 26 Mart 2017

 

Diyanet İşleri Başkanı'nın Bağnaz Zihniyeti Eleştiren Konuşması Çok Doğru Ve Yerinde Olmuş

Diyanet İşleri Başkanı Görmez Afyon Karahisar’daki konuşmasında bizlerin haklılığını vurgulayan kapsamlı bir açıklama yapmış. Hiç yapmamıştı şu ana kadar, ilk defa olayın vehametini biz gösterince mesele doruğa ulaştı tabii. Bu konuyu irdeleyen, bu konuyu açıklayan kapsamlı bir izahla meseleyi vuzuhata kavuşturmuş, çok iyi yapmış Allah razı olsun.

“Gençlerimiz 'Hayat tarzımızdan dolayı bize ön yargılı bakmasınlar, küpemi görünce dudak bükmesinler, top sakalımı, kuyruklu saçımı görünce beni yadırgamasın' diyor. Daha önce 'Gençliğin küpesiyle, dövmesiyle uğraşmayın' demiştim. Ben bunu demeye devam edeceğim arkadaşlar. Şekle takılmayın, öze ve ruha yönelin, kalbe girin. Kalbe girdiğinizde sizi rahatsız eden hususlarda, inanın o kişi kendine çekidüzen verecektir zaten. Allah'ın mubah kıldığı alanları daraltmayın. Allah'ın yasak kıldıklarını ortadan kaldırmak için uğraşın. Allah'ın mubah kıldıklarıyla insanların kendi haline, örfüne, vicdanına bıraktığı alanları daraltırsanız, dini yaşanmaz kılarsınız. Her kim dini zorlaştırırsa ona bağlı mağdur olur yaşayamaz. Din kolaylıktır. Dini hele genç dostlarınızla konuşurken sakın dini zorlaştırmaya kalkışmayın. Gençleri yargılamayın, yargılayıcı bir dil kullanmayın. Özel hayatına müdahil olmayın. Küpesine, dövmesine saçına, sakalına kıyafetine kotuna botuna asla müdahil olmayın. Bilakis ruhuna kalbine hitap edin.”

Yine Mehmet Görmez Hocamız’ın bayram namazı ile ilgili bir açıklaması var onu da göster.

“Allah Resulü kadınlar da kılsın diye bayram namazını meydanda kıldı. Allah Resulü küçücük bir mescit inşa etmişti Medine’de. Bu mescitte içinde kadının namaza durmadığı bir tek vakit namazı gösterilemez. Allah Resulü bayram namazlarını cami almadığı için Medine’nin bir meydanında erkeklerle ve kadınlarla birlikte kıldı. Ama biz bayram namazlarımızda camilerimizi kadınlara kapatmış durumdayız.”

 

(İsrail’in tanınmış politika analizcilerinden Steve Leibowitz. Oktar ve Cihat’la IL TV için röportaj yaptı. Arkadaşlarımız İsrail, Türkiye ilişkilerinin gelişmesi için yaptığınız çalışmaları programda anlattılar.)

Bir avuç insan bunlar, bu kadar azgınlık, saldırganlık ben hayret ediyorum. Üç milyon insan ya bırakın rahat yaşasınlar ne istiyorsunuz? Yüz milyonluk bir ülke ayrı saldırıyor, yüz elli milyonluk ülke ayrı saldırıyor asalım, keselim, yakalım, biçelim ya nerede görülmüş böyle bir şey? Allah İsrail’de o bölgede yaşayacaklarını söylüyor onların. “Orada yaşayacak, orada öleceksiniz” diyor Allah. Dolayısıyla bu mazlum insanlarla uğraşmak hem ayıp, hem günah, hem de çirkin. Zalimle uğraş ama mazlumla uğraşırsan bu çok büyük bir ahlaksızlıktır ve zulümdür.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa ülkelerinin Türkiye karşıtı tavrını haçlı ittifakı olarak yorumladı. Ve şunları söyledi: “Kardeşlerim bunlar dürüst değil. Hayırdır Vatikan’da neden bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda neden buluştunuz? Papa’nın başkanlığında toplanıyorlar. Yahu Vatikan ne zaman AB üyesi oldu? Haçlı ittifakı kendini gösterdi. Siz Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeriye almıyorsunuz” dedi.)                          

Müslüman olduğu için değil, Tayyip Hocam işte yayınlıyorum ya, bu nedenden almıyorlar. Türkiye modern, kaliteli, sevgi dolu bir İslam anlayışını savunmuş olsa ve tamamında ama bu adamlar da olmasa Avrupa’nın böyle bir derdi olmaz. Bundan çok korkuyorlar, bu üsluptan, bu mantıktan. Çekiniyorlar. Haklılar çekinmekte de. Bu meselenin halledilmesi lazım. Konu bu. Diyanet İşleri Başkanı bile cevaben açıklama yaptı. Adam heykeli gördü mü tükürüyorum diyor Avrupa’ya adam seni nasıl alsın? Avrupa’da her yerde heykel var her yerde tükürecek adam. Çocuklar bacakları açık üç yaşındaki çocuk adam bunu kabul etmiyor. Yok annesinin bacağını gördü mü tahrik olur diyor. Nasıl beraber yaşasınlar? Bu felaketin önlenmesi lazım.

 

(İngiltere Parlamentosu birkaç gün önce Türkiye’yle ilgili bir rapor yayınladı. Basında raporun FETÖ’yle ilgili kısmı yer aldı. Ancak raporda PKK’yla tekrar masaya oturulması, Güneydoğu’nun özerk olması, Türkiye’nin Kuzey İrlanda örneğinden faydalanması teklif ediliyor. Askerimiz Güneydoğu’da işkence ve hak ihlali yapmakla suçlanıyor.)

Gerçek İngiliz siyaseti neymiş gördük mü? Geldiler buraya Antalya’ya şuraya buraya falan bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar anlatmak istedikleri işte bu, dertleri de bu. Sakın sakın sakın yüz vermeye de gerek yok. Bunları göndermek, “Teşekkür ederim arkadaş, anladım, aklın sana kalsın” deyip muhatap olmamak lazım. 

 

Bağnazlık Yüzünden İnsanlar İslam'ı Yaşayınca Hayatın Tüm Neşesini Ve Güzelliklerini Kaybedeceklerini Sanıyorlar

Kuran denince insanlar, dindarlık denince yani insanın sürünme kararı almasıyla ilgili bir şey zannediyorlar. Diyor ‘Ben hayatımı yaşayayım da altmış yaşımdan sonra İslam’ı yaşamaya başlarım’ diyor. ‘Çünkü zaten o zaman hayatın her yönünden çekileceğiz’ diyor. Halbuki Kuran’la yaşadığında hayatı en güzel şekilde yaşar. Eğlencesini, gençliğini en mükemmel şekilde deruhte eder. Onu bilmedikleri için İslam’a girmek Kuran’ı yaşamak, Müslüman olmak mahvolmak gibi görüyorlar yani hayat ölüyor olarak biliyorlar. Yani evden camiye camiden eve, ne güler ne eğlenir, ne giyinir, ne konuşur hayata küser zannediyorlar. Onun için Kuran yeterlidir diyoruz ama buna rağmen yine öyle olacak zannediyor adam. Yani Kuran’a tabi olduğunda eğleneceğini, güleceğini, istediği gibi yiyeceğini içeceğini, gezeceğini, hayatını özgürce yaşayacağını anlamıyor. Yine gözleri adeta perdelenmiş gibi birçok kişinin. Müslümanlık denince eşittir sürünmek, öyle anlıyorlar. Müslümanlık, neşedir, sevinçtir, hayattır. Coşkulu, kaliteli, sanat dolu, güzellik dolu, mükemmel, muhteşem bir yaşantıdır. Şimdi biz deyince adam ne anlar? Kuran yeterlidir diyor ama yine sürüneceğiz diye düşünüyor. Onlar gelenekçi Ortodoks sistemde tam sürüneceğiz, aklımız kafamız tamamen gidecek ama Kuran’a dayalı yaşadığımızda da yine sürünmeye devam edeceğiz ama o kadar şiddetli değil zannediyor. Halbuki Kuran’la yaşadığında bütün toplumun baskısından kurtulur. Yani dünyevi bütün baskılardan kurtulur alabildiğine özgür olur, gerçek hürriyete Kuran’a başlandığında insan kavuşur. Hayatını o zaman mükemmel idame ettirir. Sanat gücü en yüksek noktaya çıkar. Sevinci, neşesi, kalitesi, iyiliği, güzelliği her şeyi en mükemmel düzeye gelir. Bunu bilmedikleri için yine de bazı arkadaşlar diyor “Arkadaş siz Müslüman mısınız?” “Evet, Kuran’a dayalı yaşıyoruz biz” diyoruz “ama zannetmiyorum” diyor “Kuran’a dayalı” “Niye?” diyoruz “Kıyafetleriniz, ne bileyim mesela neşelisiniz, rahat, lüks evler falan bu nasıl oluyor ki?” falan diyor. Yani onlara çizilen, yıllardan beri çizilen tablo işte kaval çalar, metruk evlerde toplanılır, işte cübbeyle sarıkla insanlar bağdaş kurup yere oturur. Yavaş yavaş konuşurlar, gülmezler, az bir yemek yer kalkar, sanayi teknoloji falan hiçbir şey olmaz. Böyle güzel sanatlı ihtişamlı evler, arabalar, kıyafetler Müslümanlar için asla düşünülemez. Öyle gibi görüyorlar. Halbuki hepsi Müslümanlar için. Allah ayette diyor “sadece sizin için” diyor. “Ahirette yalnızca sizin için” diyor. Çünkü burada herkes istifade edebiliyor. Ama ahirette sadece siz istifade edeceksiniz diyor Allah. Ama bu dünyada sizin için diyor.

 

15 Temmuz Darbesinin Ardında İngiliz Derin Devleti Vardır. Bir Yandan Türkiye'ye Şirin Görünmeye Çalışırken Bir Yandan Darbe Planlıyorlar

Darbenin arkasında tabii ki İngiliz derin devleti var. Bak aynı toplantı benzerliği var bir İngiltere’de toplantı oluyor aynı anda Türkiye’de oluyor. İngiltere’de PKK’yı savunan toplantı yapılıyor Türkiye’de de Türkiye’ye şirin görünme toplantısı yapılıyor. Tayyip Hocam bunların farkındadır ben söyledim dün. Ama bunları idare ediyor çünkü belanın büyüklüğünü anladı dikkatli bir siyaset izliyor yoksa anlaşılmayacak gibi değil. Bütün Türk aydınları anladı üç yüzün üzerinde aydın yazdı. Dört yüze yaklaşıyor şu an sayıları. Belanın büyüklüğü herkes tarafından biliniyor.

 

Faşizmin Ve Komünizmin Kurucusu Ve Sonra Da İki Tarafı Çatıştıran Dünyayı Kan Gölüne Çeviren İngiliz Derin Devletidir

Nazizm’in kurucusu İngiliz derin devletidir. İtalyan faşizminin kurucusu İngiliz derin devletidir. Marks, Lenin, Stalin hepsi beraber sohbet ediyorlardı İngiltere’de Londra’da kahvehanede. Buluştukları kahvehanenin resimlerini yayınladık. Darwin şu bu hepsi aynı kafanın adamları. Hep aynı kaynaktan beslenmiş adamlar. Dolayısıyla faşizmin kurucusu İngiliz derin devletidir. Komünizmin kurucusu da İngiliz derin devletidir. İki tarafı savaştıran da yine İngiliz derin devletidir. Olayın büyüklüğünü görmemek mümkün değil. Tayyip Hocam’ın böyle bir şeyden habersiz olması diye bir şey mümkün değil. Çünkü bütün danışmanları biliyor herkes biliyor. Bütün hükümet üyeleri biliyor. Boris Johnson’ın dedesi Ali Kemal İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucusu. Ali Kemal Türkiye’nin İngiltere’nin mandası olması gerektiğini savunuyordu. Kuvayı Milliye’yi engellemek için yoğun faaliyet gösterdi. Bir yandan Abdülhamit’ten para alıyordu bir yandan da 31 Mart ayaklanmasını çıkartıp Abdülhamit’in devrilmesine sebep oldu. Yani iki taraflı çalışıyordu.

 

Müziğe Heykele Resme Dekolteye Güzelliğe Karşı O Kadar Şartlanmışlar Ki Bir Türlü Nimetleri Kabullenemiyorlar. Mekkeli Müşrikler De Böyleydi

O kadar şartlanmışlar ki dekolteye karşı, müziğe karşı, sanata, heykele,  bir türlü inanamıyorlar. Yani Mekke müşrikleri de öyle, bir türlü inanamıyorlardı. Peygamberimiz (sav) yanlış olduğunu anlattı, bir türlü kabul ettiremedi. En sonunda yeniden geri döndüler aynı sisteme, o zamanın müşrikleri.

 

İngiliz Derin Devletinin Tüm Tuzaklarına Karşı Milletçe Tayyip Hocam'ın Yanındayız. Gönlü Çok Rahat Olsun

Ben Büyük Birlik Partisi’nden de rica etmiştim evet diyelim dedim. Allah razı olsun bak onlar da “evet” dediler. Yani özellikle sizin de desteğiniz önemli dedim. Çünkü sıkıştığı belli zor durumda yani. Niye İngiliz derin devletine malzeme verelim? “Yok diktatör olur”, kardeşim yıllardan beri başta Allah aşkına, diktatör olacaksa neyi bekliyor? Bunca yıl niye beklesin? Madem yanıp tutuşuyor senin dediğine göre. Tamam zaten başta çoktan diktatör olurdu demenize göre. Bu nasıl diktatörlük? Şunun mantığı var mı? Tek adam. Zaten tek adam, başından beri tek adam. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Yani biraz ayıp yapıyorlar. Biraz değil bayağı bir ayıp yapıyorlar. Yakışık almıyor. Bir de Allah’tan korkan kendi insanımız, kendi evladımız. Bizim içimizde yetişen bir insan yani insaf. Diktatör olup ne yapsın, ne zoru? Yani milliyetçi olduğu, vatanını, milletini sevdiği, devletini sevdiği her üslubundan anlaşılıyor, daha ne yapsın yani? Adamlar biraz idare etmek istedi olmadı. Adamlar pislik, o zaman o da açıkça tavrını koydu. Şimdi adamlar cinnet geçiriyorlar, yine denge siyaseti yapmak istiyor ama en güzel denge siyaseti Türk Milletinin desteklemesidir. Milletimiz de aklı başında, herkes dengeli, tutarlı. Yani şahsına destek tamam Tayyip Hocam’ın o konuda rahat olsun. Ama benim dediğimi yapmadılar. Ben dedim ki ömür boyu yargılaması yasak olsun. Bunda bir şey yok, bu millete huzur verir. Çünkü adamlar kafayı takmış. Yok “idam edeceğiz” yok “yargılayacağız” o konuyu kökten bitirmek lazım. Yok kardeşim millet olarak istemiyoruz böyle bir şeyi. Ne yapmış da yargılıyorsun? Ne yapmış da yargılıyorsun? Kanun çıkarırsın ömür boyu yani bu konu kapansın, kilitlensin bu konu. Gayet de makul yani. Mesela İnönü için böyle bir şey düşünülebilir miydi? Mümkün değil. Aynı şekilde Tayyip Hoca için de mümkün değil yani. Düşünülmesin olmasın böyle bir şey.

 

(Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “İran’dan Türkiye’ye üç milyon yeni mülteci gelebilir” uyarısı yaptı.)

Niye? İran bakar ya. İran da çok sevgi dolu bir ülkedir. Yani Allah rızası için, ibadet olarak, onlara sahip çıkarlar. Öyle bir şey olmaz. Yani çok zorlarlarsa o ayrı bir mesele ama İran iftiharla bakar. Sevgi yurdudur İran da.

Ben İran-Türkiye dostluğunu anlattıktan sonra, İran’dan Van’a ve doğu illerine çok fazla turist gelmeye başlamış. Normalde hiç gelmiyordu daha önce. Akın akın geliyorlar. Halk da çok seviyor İranlıları, işte bu kadar. Kardeşiz, dostuz. Tabii, helali hoş olsun. Gelsinler. Ağırlayalım. Biz onlara gidelim. Onlar bize gelsin. Kardeşiz.

 

(Londra’da parlamento binasına yapılan saldırıyla ilgili, bazı bilgiler basına yansıdı. Saldırıyı yapan ve IŞİD’ci olduğu iddia edilen kişinin kızının fotoğrafları ortaya çıktı. Babasının radikal İslamcı olduğu söylenen kızın görünümü son derece modern ve batılı. Annesi, bir İngiliz milyoneri. Saldırgan birkaç yıl önce, İngiliz iç istihbarat servisi MI5 tarafından radikalleşme şüphesiyle izlenmiş. Yaptığı saldırı ise, toplamda seksen dört saniye sürmüş ve hemen ardından parlamento polisi tarafından öldürülmüş.)

MI6, MI5 ne kadar çok eleman bulabiliyor. Hayret yani. Ve bu insanlar da nasıl kendini ölüme atıyorlar? Bu da anlaşılır bir şey değil. Onu da Tayyip Hoca’nın üstüne yıkmaya çalıştılar. “Tayyip Erdoğan görevlendirdi” falan ne alakası var adamın? İşte görüyorsunuz olayı. Adam halis muhlis İngiliz yani. Bir yerde bardak kırılsa Tayyip Hoca yaptı diyorlar. Ben böyle anormallik görmedim, dünya çapında yani. Şeytan kol geziyor. Ben böyle harika, hayret edecek bir vaziyet görmedim. İnsan biraz utanır artık yani.

2017-04-05 16:32:08

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top