Sayın Adnan Oktar'ın 10 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 10 Ağustos 2017

 

Bir İnsanın Hiç Zayıf Akıl Görüntüsü Vermemesi, Hep Aklın İmanın Gerektirdiği Şekilde Dengeli Olmasından Allah İle Bağlantısını Anlarız

Allah’a olan bağlılığını hiç Allah’ı unutmamasından anlarız. Konuşmalarında Kuran’a uygun konuşuyordur hatta Kuran ayetleriyle konuşuyordur. Hiç duygusal zayıf akıl görüntüsü vermiyordur. Hep aklın, imanın gerektirdiği şekilde dengeli, tutarlı, düzgün makul konuşuyordur, oradan Allah’la bağını anlarız. Normal bir insanın normal bir hayat yaşaması için Allah bunu insanlara emrediyor. Ama insanların birçoğu bunu yapamaz. Kimi zırvalar, kimi duygusal davranır, kimi öfkelenir, kimi ümitsizliğe kapılır, bunların hepsi Allah’la bağın olmamasından kaynaklanır ve bunların hepsinde insan zararla kalkar. Sinirlendiğinde de, duygusallığa kapıldığında da, üzüldüğünde de veyahut ümitsizliğe kapıldığında da zararla kalkar. Ama imanla hareket eden hep daima on ikiden isabetli teşhisler yapar, isabetli eylemler yapar, hem kendine hem çevresine sürekli faydalı olur.

 

Bir İnsanın Dış Görünüşüne veya Maddi İmkanlarına Bakmadan, Eğer İmanı Seviyor ve Kuran'ı Öğrenmek İstiyorsa O Kişiye Tebliğ Yapılır

Allah ayette diyor “Eğer anlıyorlarsa, dinliyorlarsa onlara öğüt ver, yoksa yüz çevir” diyor yani uğraşılmaz. Aslında insanların ümit kesmemesinin nedeni o insanı cismani olarak beğenmesinden kaynaklanıyor. Yoksa o kadar uzatılacak bir şey yok. Anlamıyorsa, ısrarla anlamıyorsa demek ki ruh sahibi değildir ısrar edilmez. Peygamberimiz (sav)’e de diyor Cenab-ı Allah “sana kör âma bir insan geldi” diyor “ona yaklaşmadın, ama bir başka insan var maddi durumu yerinde ona anlatıyorsun. Ama ondan da bir yankı bir cevap bulamadığın halde ısrar ediyorsun” diyor “bu yanlış” diyor Peygamberimiz (sav)’e. Öyle olduğu anlaşılıyor ayetin hitap şeklinden o şekilde anlaşılıyor. Veyahut oradaki başka bir şahıstan da bahsediliyor olabilir ama ayetin akışından siyak-sibakından Peygamberimiz (sav)’e hitap olduğu daha ağırlıklı hissediliyor. Ama orada tabii bizim asıl anlayacağımız; bir insan anlamazlıktan geliyorsa ona ısrar etmeye gerek yok. Ama kör âma, topal da olabilir, insanların dış görünümüne bakmadan eğer imana talipse eğer samimiyse ona İslam’ı anlatmak, İslam’ı sevdirmek gerekir.

 

(“Her sorulan soruya neden ılımlı cevap veriyorsunuz?” sorusuna cevap)

Benim cevaplarımın bir kısmı uç bir kısmı da orta. Uç, mesela ne diyor? “Dekolte yanlıştır” diyor, ben de diyorum “dekolte doğrudur.” Bu, gelenekçi Ortodoks İslam anlayışına göre çok uç bir izah. “Kuran yeterlidir” diyorum, bu çok uç bir izah. Mesela dünya genelinde homoseksüellik ılımlı karşılanıyor, ben kesin bir dille homoseksüelliğin ahlaksızlık olduğunu Kuran’a göre çirkin iğrenç bir fiil olduğunu söylüyorum, bu çok uçtur. İngiliz derin devletini insanlar ağzına dahi almak istemiyor korkudan birçok kişi ifade dahi edemiyorlar eli-ayağı boşalıyor, ben İngiliz derin devletine akıl almaz şekilde vuruyorum ve darmadağın ediyorum. Bunu kimse yapamıyor dünyada, bu çok uç bir harekettir. Darwinizm bütün dünya çapında destekleniyor, dünyada Darwinizm’e karşı en kapsamlı, en net vuruşu yapan, en uç hareket olarak ben varım. Bütün dünya gazetelerinde de bu, bu şekilde vurgulanıyor açıklanıyor. Rumiliğe karşı kimse sesini çıkartmayıp desteklenirken, desteklerlerken, ben Rumiliğin homoseksüelliğe ılımlı baktığını, hatta homoseksüel ifadeler kullanıldığını yani homoseksüellerle ilgili konulardan bahsedildiğini, Darwinizm’in savunulduğunu, Darwinist düşünceye sahip olduğunu Rumiliğin ve Müslümanlığı kabul etmediğini çünkü “bizim yolumuzda Müslümanlık yoktur” diyor Rumilikte. Bunlar çok uç izahlardır. Hiç kimsenin cesaret edemeyeceği açık izahlardır. Komünizm hakkında Türkiye’de kimse konuşmazken komünizmin büyük bir tehlike olduğunu ve PKK tehlikesinin Türkiye için büyük bir konu olduğunu ve büyük bir bela olduğunu bilimsel metotlarla vurgulayan tek kişiyim. PKK tehlikesine daha Güneydoğu’ya bunlar yerleşmeden, Türkiye’nin sınırlarına yerleşmeden dikkat çeken, bunların orada devlet kuracağı söyleyen de benim. PKK’yı aşağılayan, PKK’ya muazzam destek sağlandığı dönemde Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yı yerden yere vuran da benim. Dolayısıyla bu yönlerde uçum. Yani saysam daha da devam eder. Ama mesela CHP’yle mücadelede ılımlı bu doğru. Çünkü CHP’liler de bizim vatandaşımız, büyük bir kitle, yüzde 30’luk bir kitle, tabii ki onları da kazanmaya çalışan, onları da İslam’ın güzel ikliminde eritmeye çalışan ki zaten hepsi Müslüman mümin insanlar, ben onlarla tabii ki ılımlı bir politikayla dostluk içinde olmak isterim. Başka nedir? Ateistlere karşı çok ılımlı ve sevecen yaklaşıyorum, şefkatle yaklaşıyorum. Çünkü onlar İslam’a cephe almış insanlar değil. Hakikaten iman edemiyorlar. Onlara İslam’ı öğretiyorum. Yani bu yönde değerlendirebilirsin verdiğim örneklerden bakabilirsin. Gülen örgütünü hiç kimse eleştirmezken “Allah sizi helak eder, uğursuzluk getirir bu” diyen de yine benim. “Bediüzzaman’ın ismini ağzınıza almıyorsunuz, entel görüntü altında halka üstten bakan enaniyetli, gururlu ve kibirli bir görüntü veriyorsunuz bu çok büyük bir hata, büyük bölümünüz bu hatanın içerisine girmiş, İslam’dan uzaklaşmış durumdasınız” diye eleştiri yapan da benim.

 

(Memleketi Rize’de şehit evini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan evde şehidimizin ailesine Kuran-ı Kerim okuyup dua etti.)

Tayyip Hocam aslan, nur gibi Müslüman. Cumhuriyet tarihinde hiç olmayan bir şeyi yaptı ve yapıyor. Dolayısıyla Allahsız, Kitapsızlar, ateistler demeyelim de aslında İngiliz derin devletinin ajanları münafıklar cinnet geçiriyorlar. Sonuna kadar yanındayız, sonuna kadar destekliyoruz. Büyük bir aydın kitlesi rahatça güvenebileceği, ideolojik yönden de rahatça zemin bulacağı bir aydın kitlesi onu destekliyor. Gönlü çok rahat olsun.

 

(“Acaba Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin mevcudiyeti üniversite öğrencilerinin iş bulma imkanını kısıtlıyor mu?” sorusuna cevap)

Hiç alakası yok. Üniversite öğrencilerinin çok olması, üniversite mezunlarının çok olması Türkiye’nin liderliğe hazırlanmasından dolayı. Türkiye liderliğe hazırlanıyor ve sonuç da çok çok güzel olacak. Liderlik yaparken aydın aklı başında, sevecen, sevgi dolu kadrolara ihtiyaç var. Bu kadroları sizler yapacaksınız, sizler oluşturacaksınız. Üç-beş yıla kadar size çok büyük ihtiyaç olacak.

 

(Siz Uzungöl’deki doğal görüntünün bozulmasının çok yanlış olduğunu ve eski hale getirilmesi gerektiğini söylemiştiniz. Konuşmanızdan bir süre sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan da Rize’de yaptığı konuşmada bu konuya dikkat çekti ve “Ayder Yaylası ve Uzungöl’ü şanına yakışır hale getireceğiz” dedi.)

Helal olsun Tayyip Hocam’a. Tayyip Hocam’ın yüzüne bir nuraniyet geldi son zamanlarda, daha bir açıldı değil mi aydınlandı. Manevi telakkiden kaynaklanıyor o. Maneviyat yolunda daha yükseldiği için oldu o. İyiye hayra gidiyor, güzelliğe gidiyor, devam etsin.

 

Kendileri Plajda Bikinili Kadınların Arasında Oturan Bazı Kişilerin Dekolteyi Eleştirmesi Samimi Bir Tutum Olmuyor.

Birincisi plajdasın sen şu an. Ne diyeyim ben sana? Sen plaja gitme ben de bu işten vazgeçeyim. Ama sen gidersin o plaja ben de tebliğe devam ederim. İşin doğrusu bu. Bak güzel olmak için de uğraşmışsın kolye takmışsın bayağı da büyük böyle yaklaşık 200 metreden falan görülür 100-200 metreden. Ayrıca normal fıtratta kadınlar, zaten Peygamber Efendimiz (sav) zamanında bütün kadınlar dekolteydi. Dışarı çıktıklarında laf atıyorlardı, insanlar onlara sarkıntılık ediyordu. Ama hepsi dekolteydi. O yüzden Ahzap Suresi’nde belirtilen çarşaf, “dışarıya giderken genişçe bir örtüyle örtünün, dekoltenizi örtün sizi görmesinler ve dolayısıyla size sarkıntılık etmesinler” diye ayet indi. O dönemde kadınların hepsinin dekolte olduğunu zaten Kuran ayetinde açıkça görüyoruz. Kadınların dekoltesini yasaklayan da bir ayet yok. Ama bir örf-gelenek var doğru ama ayet yok. Yani İslam’a göre böyle bir yasak yok. Ama İslam dışı gelenekçi Ortodoks İslam anlayışında sakalını kesen zaten öldürülüyor şu bu falan çok fazla cezalar var. Bunlar geçerli olmaz, o şirk dini olmuş oluyor yani şirk. Kuran dininde, Kuran’da anlatılan dinde kadınların dekolte giyinmesinin yasaklandığına dair bir ifade yok. O yüzden yasaklamayı teşvik ettikleri için, hanımlara da sokakta baskı yaptıkları için, kadın güzelliği dışarıda görülemediği için, halbuki kadınlar bir ideal olması lazım. İnsanların kadınları beğenmesi, onları istemesi, evlenmek istemesi, onları hoş bulması, nimet olarak görmesi gerekirken kadın güzelliğini ortadan kaldırdılar. Kadınlar tamamen bakımsız oluyor birçok yerde, dekolte de zaten giyinemiyorlar. Erkeksi bir görünümle, saçları erkeksi, kıyafetleri erkeksi o şekilde geziyorlar. Zaten bakamıyor da bakmıyor da. O zaman kime bakabiliyor? Erkeğe bakabiliyor, sadece erkeğe bakabiliyor. Kadının bacağına bakmayan erkeğin bacağına bakıyor bu sefer. Kadının omzuna bakmayan erkeğin omzuna bakıyor. Bu sefer transseksüeller, homoseksüeller ve homoseksüellik oğlancılık alıp başını gidiyor gizlice.

 

(“Amerika ile Kuzey Kore arasındaki gerilim hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna cevap)

Dünyadaki İngiliz derin devletine karşı mücadeleyi frenlemek için İngiliz derin devletinin yaptığı yeni bir atak, yeni bir gerilim politikası, yeni bir oyun. Ve Amerika’daki hükümeti yıkmak için yeni bir atak. Trump’ı kaç koldan birden İngiliz derin devleti sarmala aldı. Hem hukuki sarmala aldı hem de ekonomik sarmala aldı hem de savaş tehdidiyle de sarmala aldı. Psikolojik bir baskıyla hükümeti çökertme atağına geçtiler. Trump çok fazla taviz verdiği halde, homoseksüellerin kendisini küçük düşürmesini kabul etmesine rağmen, kızının homoseksüelleri desteklemesi için talimat vermesine rağmen, İngiliz derin devletinin sembolü olan heykeli getirip burnunun dibine koymasına rağmen adam yakasını kurtaramıyor. Ne diyorlarsa yapıyor ama yakasını kurtaramıyor. Çünkü İngiliz derin devleti adamdan huylandı ve istemiyorlar. Şimdi İngiliz derin devleti gövde gösterisi yapıyor kendi kafasınca, bunu daha detaylı sonra açıklayacağım.

 

Şirk Dinine Alıştıkları, Kuran Dinini Bugüne Kadar Görmedikleri İçin Müslümanların Neşesi, Eğlencesi, Güzelliği ve Zenginliğine Şaşırıyorlar

Dini program derken, din her yerdedir. Ben dikkat ederseniz sorulan sorular içerisinde dini her konuda değerlendiriyorum. Adam mesela makyaj söylüyor, ben dinle onu değerlendiriyorum, sevgiden bahsediyor dinle, siyaset söylüyor dinle, dinin olmadığı hiçbir yer yoktur. O yüzden dini program zannediyorsunuz. Normalde bu normal bir program. Benim Müslüman olmamdan kaynaklandığı için dini program diye değerlendiriyorsunuz. Ben çünkü her şeyi İslam’a göre değerlendirdiğim için, yemek yemeyi, gülmeyi, eğlenmeyi her şeyi İslam’a, Kuran’a göre değerlendiriyorum. Siz de o zaman dini program diyorsunuz. Dini olmayan hiçbir şey yoktur. Dini olmayan hayatta hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla yapılanlar Kuran’a göre doğru olduğu için, şirk dinine göre de yanlış olduğu için bir hayret mekanizması işliyor. Yani diyorlar “Bizim alıştığımız şirk dininde, bu şirkin bize aktarıldığı kadarıyla bunları görmedik.” Kuran dinini yeni tanıdıkları için hayretler içinde kalıyorlar ‘bu nasıl bir din, nasıl bir anlayış?’ Hatta Peygamberimiz (sav) diyor ki, beni de inşaAllah Allah talebesi etsin Hz. Mehdi (as)’a, sizleri de Hz. Mehdi (as)’a talebe etsin, “Mehdi çıktığı vakit halk onu sapkın olarak değerlendirecek, mülhit olarak değerlendirecek” yani ilhat etmiş “ve neden bu dinimizi bozmaya çalışıyor, bize yeni bir din mi getirmeye çalışıyor diye ona karşı mücadele edecekler” diyor. Peygamberimiz (sav)’in 20’nin üstünde hadisi var bu konuda, 20’nin üstünde sahih hadis. “Mehdi’yi mürtetlikle suçlayacaklar” diyor Peygamberimiz (sav). Hatta “ulema da alimler de onun mürtet olduğunu iddia edecekler” diyor. Hatta diyor “İstanbul’da bulunan alim çıkacak diyecek ki” diyor “bu adam bizim dinimizi ortadan kaldırdı, bu sapkındır buna uymayın diyecek” diyor “fakat Mehdi onu fikirle ve düşüncesiyle yenecek” diyor hadislerde.

 

İran'da, Rusya'da, Pakistan'da, İsrail'de, Amerika'da ve Daha Birçok Ülkede Yazılarımın Yayınlanması Kitaplarımın Olması Allah'ın Lütfudur

Eğer Türkiye geneline bakarsak, dünya geneline bakarsak dostumun çok olduğunu görüyorum çünkü İran’da Müslüman Sünni hiçbir yazarın yazısı yayınlanmaz. İran’da en çok sevilen yazarım. Rusya’da en çok sevilen yazarım, en çok yazısı okunan benim. Pakistan’da öyle. İsrail’de öyle ve Amerika’da da öyle. En çok kitapları okunan yazarım, en çok beğenilen yazarım. Türkiye’de de her kesimin yani tabii gelenekçi kesim muhalif olmakla beraber bilinçaltında ciddi bir hayranlık duyduklarını özel görüşmelerimde görüyorum. Ateistlerin bile kabul ettiği, ateistlerin bile takdir ettiği, beğendiği bir kişiyim dolayısıyla genele göre kıyasladığımızda dostum daha çok çünkü mesela bazı yazarlar var komünist sadece komünistler destekliyor. Bir kısmı gelenekçi sadece gelenekçi kendi grubu destekliyor. Bir kısmı Nakşi sadece Nakşiler destekliyor ama beni bütün gruplar destekliyor, hepsi destekliyorlar. Mesela Hristiyanlar hiçbir Müslüman cemaatle bağlantıları yok benle bağlantılılar. Museviler hiçbir Müslüman cemaatle bağlantıları yok sadece benle bağlantılılar. Masonların hiçbir Müslüman cemaatle bağlantıları yok sadece benle bağlantıları var. Tapınak şövalyeleri de öyle mesela bütün tarikatlardan hepsi dostumdur. Nakşibendiler, Kadiriler, Şaziriler, Aleviler, Alevilere en çok dost olan, yakın olan benim. Alevi derneklerinden de en çok teveccüh ettikleri Müslüman benim. Sünni Müslüman olarak en çok sevdikleri kişi benim.

 

(Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu, “Evrim teorisi maskeleri bir defa daha indirdi” başlıklı bir yazı yazdı. Nuray Mert, evrim teorisini desteklemeyen bir yazı yazınca özgür tartışma diyenler, sansüre karşıyız diyenler bilim her şeyden şüphe etmeyi gerektirir diyenler her şeyi tartışmamamız gerekir diyenler Nuray Mert’i anında işten çıkardılar. Özgürlükçü Cumhuriyetçileri hafakanlar bastı, bu nasıl olur? Bunu kabul edemeyiz diye ayaklandılar” dedi.) 

İşte Darwinizm konusunda çok hassaslar mesela Caner Taslaman, “Ben Müslümanım” diyor hiç rahatsız olmazlar her yerde yazısı çıkar. Ne şartla? Darwinist olması şartıyla ama bir Müslüman Darwinizm’e karşıysa isterse komünist olsun hiçbir yerde sol yazısını çıkarttırmaz. Darwinizm onların en hassas noktasıdır.

 

(“Belediye otobüslerine bindiğimiz zaman biz yaşlılar ayakta gidiyoruz, gençler hiçbir zaman kalkıp yer vermiyorlar, uyuyorlar.” izleyici yorumuna cevap)

Uyuduklarından değil de orada sizi görmezden gelme için yapıyorlar. İnsanlar tabii onların o gaddarlığına bazı kişiler için söylüyorum gaddarlığına hayret nazarlarıyla bakıyorlar onlar da o hayret nazarlarından korunmak için gözlerini kapatıp haberim yoktu, haberim olsa yer verirdim gibi bir kurnazlığa giriyorlar çok ayıp yapıyorlar, çok ürkütücü bir şey bu. Hepsi için demiyorum ama genelinde bu böyle. Yakışan bir şey değil, dürüst bir insana, mert bir delikanlıya, gerçek bir Müslümana yakışacak bir tavır değil çok çirkin.

 

(“İnsanlar neden aldatır?” sorusuna cevap)

Bak insan diyorsun, aldatıyor diyorsun. Sakın insan kılığında bir hayvan olmasın o? Sen insan zannetmişsindir görünüşü insandır ama ruhsuzdur o, bir hayvandır, bir cisimdir o, bir makinedir sen onu ruh sahibi zannettiğin için hayretler içinde kalmış olabilirsin. Şefkatli, merhametli, Allah’tan korkan bir insan zulüm yapmaz, üzmez, karşısındakini tedirgin etmez, ona acı çektirmez dolayısıyla orada bir yanlışlık var yani teşhis yanlışlığı olabilir ona insan demeyelim de bazı varlıklar de. Neden aldatıyor? Çünkü ruh sahibi değil çünkü Allah’tan korkmuyor, bazıları için diyorum. 

 

(“Hükümetimizin siyasi duruşunu doğru buluyor musunuz?” sorusuna cevap)

Ne yapsın hükümet? Bir tek Tayyip Hoca var işte başta, diğer kişileri de zaman zaman değiştirerek hükümeti devam ettiriyorlar. Tayyip Hoca’nın bir samimi çizgisi var, dürüst bir çizgisi var asıl yüzde 99’luk kısmı o oluşturuyor benim gördüğüm. Ondan başka şahıslar gidiyorlar, geliyorlar, milletin ruhu iktidarda şu an yani demokrat ruh iktidarda onun için hükümete değil de Tayyip Hoca’ya destek verirseniz moral yönden, manevi yönden desteklerseniz ki desteklemeseniz de zaten başarılı olur Allah’ın izniyle ama sen vicdanlı bir delikanlısın desteklemeye devam et güzel olacak inşaAllah. Çünkü Mehdiyet’e doğru gidiyor Türkiye. Mehdiyet’te bereket bulacak.

 

Sanatçılara Gereken Değeri Vermemek Çok Mühim Bir Eksikliktir. Sanatçıların Korunmaması, Adının Anılmaması Çok Acı Bir Durumdur

Sanatçıların ne adı duyuluyor ne sanı duyuluyor. Kimse Türkiye'de sanatçı var mı yok mu bilmiyor. Çok acı bir durum bu. Buna karşı Tayyip Hoca zaman zaman sanatçıları çağırıyor. Yemek yediriyor. Gönderiyor. Konuşuyor. Sohbet ediyor ama bu hiç yeterli değil. Sanatçılar çok güçlü şekilde desteklenmeli. Ön plana çıkarılmalı. Cesaretlendirilmeli. Teşvik edilmeli ve takdir edilmeli. Devlet övünç madalyası verilebilir. Teşvik edilebilir. Maaş bağlanabilir. Halka tanıtılabilir. TRT’de sürekli onlar halkın gözü önünde tutulabilir. Takdir edilmeleri kastıyla güzel görüntüleri yayınlanabilir. Sanatlarını icra etmeleri sağlanabilir. Yerden göğe kadar haklı. Ressamlar, heykeltıraşlar, şarkı, türkü, müzik aletleri hepsi yani hepsi bunu icra eden sanatçılar hepsi sanat peşinde olan, sanatı savunan güzel insanlar. Her yönüyle bütün sanatçılar desteklenmeli. Sanat teşvik edilmeli. Sanat demek, güzellik demektir. Güzellik demek, sevgi demektir. Sevgi demek, hayatın gayesi demektir.

 

(İngiliz menşeili Daily Express Gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa Birliği ile yaşanan krizin ardından gizlice atom bombası sahibi olabilmek için harekete geçebileceğini iddia etti. İngiliz gazete iddiasını, FETÖ'nün medya yapılanmasının içinde olup firari konuda bulunan Abdullah Bozkurt’tan aldığı belirtildi. Bozkurt, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun sebebi ile cephaneliğinde ve mühimmatında büyük bir artışa gitme yolunda olduğunu, atom bombasının da her an Türkiye tarafından alınabileceğini söylemiş.)

Atom bombası zaten var Türkiye'de. Çok münasebetsiz. İncirlik'te, birçok üste çok fazla atom bombası var. Türk subaylarının da kontrolünde. Eskiden beri bu bilinir ve çok eskidir. Ta Demokrat Parti döneminden beri var bizde atom bombası. Bunlar uçuyor mu, kaçıyor mu, pişiyor mu tam anlayamadım. Türkiye'nin atom bombasına ihtiyacı yok. Zaten atom bombasına sahip Türkiye.

 

Allah'ı Yalnız Bırakmazsan, Allah da Seni Yalnız Bırakmaz. Allah'ı Çok Seversen, Allah da Seni Sever ve Çok Sevdirir

Allah'ı anarsan, Allah'ı çok seversen yalnız kalmazsın. Allah'ı dost edin. Sen Allah'ı yalnız bırakırsan, Allah da seni yalnız bırakır. Sen Allah'ı sevmezsen, Allah da seni sevmez ve seni sevdirmez. Sen Allah'ı yalnız bırakma. Allah'tan yana ol. Allah'ı çok sev. O’na kulluk et. Allah'a dost ol. O zaman yalnız kalmazsın. Allah dünyanın her tarafından yanına Müslümanları getirir. Sevenleri getirir. Şu an bir uzlet içindesin zannediyorum. Ama tabii sen Allah'a yaklaşmıyorsun demiyorum. Belki yaklaşmak üzeresin şu an. Yani son aşama da olabilir. Allah bunu da vesile etmiş olabilir. Sen Allah'ı çok sev. Çok yakın ol. Bak seni ne kadar çok seven olacak ve ne kadar çok arkadaşın olacak.  

 

(“Bir insanın dini reklam etmek yerine kendi içinde yaşaması daha uygun değil mi?” sorusuna cevap)

Dini reklam etmek; peygamberler dini anlattılar dini reklam etmediler. Hazreti İbrahim (as) dini anlattı, reklam etmedi. Hazreti Musa (as), Hazreti Muhammed (sav) dini anlattı reklam etmedi. Din anlatılmasını Allah emrediyor. Emri bil maruf nehyi anil münker farzdır. Allah'ın emridir. Din alimleri İmamı Rabbani, Abdulkadir Geylani, Bediüzzaman Said Nursi dini reklamı etmediler. Dini anlattılar. Din anlatılmazsa, din sana ulaşmaz. Yani dini hiç kimse konuşmazsa, hiç kimse sana aktarmazsa, dini sen nasıl öğreneceksin? Dini aktarmak Allah'ın emridir. O reklam etme değildir. Emri bil maruf nehyi anil münkerdir.

 

Teröre Karşı En Mükemmel Mücadele Fikri Mücadeledir. O İnsan Fikirle Terörist Olduğuna Göre, Fikirle de Terörist Olmaktan Çıkar

Terörle en güzel fikirle mücadele edilir. Ama silahla tabii ki, devlet kendini tabii ki savunacak. Ama terörle en mükemmel mücadelenin fikirle olacağı belli. Çünkü terörist fikirle terörist olduğuna göre, fikirle de terörist olmaktan çıkar. Fikirle terörist olmuyor mu? Fikirlere de terörist olmaktan çıkarırsın. Ama böyle bir politikası yok hükümetin, devletin yok. Devletin hiçbir zaman için böyle bir politikası olmadı. Bu çok büyük bir hata. Çok büyük bir yanlışlık. Yıllardan beri bunu söylüyorum. PKK'ya karşı en güzel mücadele ilmi mücadeledir. Buna hiçbir şekilde yanaşmıyorlar. Komünizmin yanlışlığını anlatmak, Darwinizm'in yanlışlığını anlatmak, PKK'yı çökertir ve yok eder. PKK buhar olur böyle bir durumda. Bunu yapmıyorlar.

 

(HDP 2019 seçimlerinde, Erdoğan'a karşı CHP’ye işbirliği çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı zafer kazanmanın yolunun birlikten geçtiğini ifade eden Sırrı Süreyya Önder” ittifak şart” dedi. CHP'yle.)

Ne olur? Hiçbir şey olmaz. Daha da azalır sayı. Yani CHP ile HDP birleşirse yani sayı akıl almaz azalır. Hem HDP kaybeder, hem CHP kaybeder. HDP’nin sayısı yarıya düşer. CHP de yarıya düşer.

 

Rüyalarda Bazen İşaretler Olur, Ancak Rüyayla Amel Yapılmaz

Rüyada bazen işaretler olur ama rüyaya hiç kanmamak lazım, özellikle düz anlamına hiç kanmamak lazım. Bazen mesela sevdiğini gider dövdüğünü görür yahut ne bileyim, bilmem başka bir yeri yıktığını görür falan ve onun etkisinde kalır, çok olumsuz etkilenir. Veyahut çok sevdiği birinin ona hainlik yaptığını görür, şeytani bir rüya olabilir, şeytan o şekilde ona bir görüntü gösteriyor olabilir. Hatta çok çirkin göreceği şeyler de görebilir korkunç şeyler de görebilir. Hiç itibar etmemek lazım şeytandan olabilir. Şeytanın öyle bir etki etme gücü vardır. Müslüman ona ne üzülecek ne hayıflanacak ne de kafasına takacak ama bazen de işari rüyalar olabilir, bir işaret verebilir Cenab-ı Allah. Sadece bir işaret olarak değerlendirmek lazım. Suizandan, kötü zandan kaçınmak lazım.

2017-08-29 05:26:18

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top