Sayın Adnan Oktar'ın 11 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 11 Ağustos 2017

 

(Trabzon’un Maçka İlçesi’nde çıkan çatışmada Jandarma Başçavuş Ferhat Gedik ve 15 yaşındaki kardeşimiz Eren Bülbül şehit oldu. Çatışmada şehit olan Eren Bülbül’ün jandarmaya yer göstermek için orada olduğu bildirildi.)

Bunların Trabzon’da bulunması çok garip. Trabzon’dan Akdeniz’e kadar yani tam ortadan bölmek istiyorlar. Onun için Trabzon’da tamamen PKK’nın faaliyetine son vermek lazım. Dağ-taş her yer aranıp hiçbir yerde bırakılmamaları lazım. Tutunma noktasını imkansız hale getirmek gerekiyor. Trabzon, inanılır gibi değil, buna hiç müsaade etmemek lazım. Trabzon halkı da bu konuda yardımcı olabilir. Bu gibi şeylerde yerel seferberlikler yapılabilir. Trabzon halkı gönüllü olarak dağlarda bunları arayabilirler. Polisle, askerle birlikte yerel halk köylüler arayabilirler. Hiçbir yerde bunları bırakmayalım.

 

(Bingöl’de de bir şehidimiz var. Bingöl’ün Genç İlçesi kırsalında dün akşam saatlerinde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada Hüseyin Gencer isimli askerimiz şehit oldu.)

Hüseyin seni tebrik ediyoruz. Seni Resulullah (sav)’in yanında görmek, peygamberlerin yanında görmek büyük bir sevinç. Allah mübarek etsin, Allah bize de nasip etsin. Tekrar tekrar tebrik ediyoruz. Böyle bir şerefe seni Allah kavuşturduğu için sana hayranlık duyduk. Annene babana uzun ömür versin Cenab-ı Allah.

 

(Trabzon Maçka şehitlerimizi tekrar gösterebiliriz. Jandarma Başçavuş Ferhat Gedik.)

Yakışıklı Ferhat seni de tebrik ediyoruz. Allah gazanı mübarek etsin. Aldığın sevap büyük, mekanın güzel, sen cennet kuzusu olmuşsun biz de sana imrendik. Annene babana sevdiklerine Allah uzun ömür versin.

 

(15 yaşındaki kardeşimiz şehit Eren Bülbül.)

Eren, sen de 15 yaşında bak maşaAllah şehit olmuşsun. Sana da şehadetin mübarek olsun. Allah annene babana uzun ömür versin, senin de şehadetini tebrik ediyoruz. Ne mutlu sizlere, inşaAllah bizlere de nasip olur. Mümin için, delikanlı için kabadayı için en güzel sonuç şehadettir.

 

(Kore geçen yıl iki nükleer füze denemesi yapmıştı. Bu yıl da menzili New York ve Washington’a kadar uzanacak füzelerle iki deneme daha yaptı. Amerikan halkı Kuzey Kore’nin füze atma ihtimaline karşı büyük panik yaşıyor. Böyle bir durumda alınacak önlemler halka anlatılmaya başlandı. Amerika füze savunma sisteminin işlerliğini kontrol için beş adet test yapmış füze engelleme testi. Bunların üçü başarısız, ikisi başarılı olmuş. O nedenle eğer böyle bir savaş çıkarsa milyonlarca insanın hayatını kaybedeceği bir felaket yaşanabilir diye yorumlar yapılıyor.)

Şamataya gerek yok, savaş mavaş olmaz. Sadece İngiliz derin devletinin cıvıklığı. Kamuoyunu şaşırtmaya çalışıyor, Amerikan halkına gözdağı veriyor. Amerikan halkını kendince hizaya getirmeye ve hükümeti hizaya getirmeye çalışıyor. Trump’ı devirmek için ve kendi çizgilerine çekmek için delicesine ataklar yapıyorlar, konu bu.

 

(İnternet Haber’den Osman Diyadin, Sayın Erdoğan’ın 2019 için parti teşkilatında önemli değişikliklere gittiğini ve yeni milli bir kadro oluşturma çabasında olduğunu yazdı.)

Milli. İşte o hayati olan. Milli demek, İngiliz derin devletine karşı olan demek. İngiliz derin devletine yalakalık yapmayan demektir milli, anlamı budur.

 

(“Türkiye’de mutlu yaşanılabilir mi?” sorusuna cevap)

İmanla olabilir olur ama demek istediğini anladım, hakikaten zorlu bir dönemeçten geçiyoruz. Zorlu bir dönemdeyiz. İnsanların çoğunun mutsuz olduğunu görüyoruz. Herkes sevgiyi arıyor, şefkati arıyor, dostluğu arkadaşlığı arıyor, selamlaşmayı arıyor, güveni arıyor. Gergin bir ortam, çocuğunu öldürenler, karısını öldürenler, itlik yapanlar, dekolte hanımlara çirkeflik yapan, ahlaksız ve alçakça çirkin sözler edenler yahut onları rahatsız edenler. Böyle bir ortamın zor olduğunu tabii biz de görüyoruz. Ama bu ortam Mehdiyet’in müjdesi olduğu çok açık ve aşikar oluyor. Eğer bunlar olmasa ne Hz. Mehdi (as) çıkar, ne Hz. İsa Mesih (as) nüzul eder. O yüzden biraz sabrederse benim canlarım bu güzel insanlar üç-beş yıla kadar düzlüğe çıkacağız, inşaAllah.

 

(“Bu kadar büyük bir kitleye sahipken neden kendi partinizi kurmuyorsunuz?” sorusuna cevap)

Particilik Kuran’da haramdır. Allah açıkça “parti” diyor zaten parti diye geçiyor. Fırkalara ayırmak Müslümanları yasaktır haramdır. Ama şimdi laik sistem olduğu için, özgür demokratik sistem olduğu için particilik mahsurlarıyla beraber yine de faydalı yönleri de oluyor. Ama particilik Türkiye’yi böldüğü açık. Bizim birleşmeye ihtiyacımız var. Özellikle İngiliz derin devletine karşı birleşmeye ihtiyacımız var. Sağda ittifak doğru olan budur. Onun için bir parti kurarsan sağdaki ittifaka zarar verirsin. Başka faydası olmaz. Türkiye’de siyasetçi sorunu yok, siyasetin akla, tekniğe, yönteme ihtiyacı var, tavsiyeye ihtiyacı var, yol göstermeye ihtiyacı var ve tabanda felsefeye ihtiyacı var. Bunu karşıladıktan sonra siyasetçi olmaya hiç gerek yok. Bunu da sağlıyoruz Allah’a şükür.

 

(“Neden herkes Suriyelilerin gitmesini istiyor?” sorusuna cevap)

Herkes derken yani vicdanında, merhametinde sorun olan bazı kişiler. Tam vicdanda tam merhamette insan nasıl kıyar o insanlara? “Gidin” demek ne demek? Gidin ölün demektir Allah esirgesin anlamı bu. Yahut sürünün yahut sizi düşünmek dahi istemiyorum anlamına gelir hepsi çok korkunç, hepsi dehşet verici. Şefkatli merhametli bir Müslüman böyle bir şey düşünmez ve yapmaz.

 

(“Biz Suriye’den geldik sığınmacı olarak. Allah’a bin şükür Türkiye’ye geldik. Bize kucak açtılar iş verdiler. Türk halkına çok teşekkür ederiz. Recep Tayyip Erdoğan’a da çok teşekkür ederiz.” İzleyici yorumuna cevap)

Canlarım benim, gönlünüz çok rahat olsun, başımızın üstünde yeriniz var. Siz bereketinizle geldiniz bizim misafirimizsiniz, kardeşimizsiniz, dostumuzsunuz Türkiye sizin, hepimizin. Dolayısıyla gönlünüz çok rahat olsun. Söylenen sözlere de aldırış etmeyin. Onlar adına, size saygısızlık yapanlar adına, terbiyesizlik yapanlar adına özür diliyorum hepinizden. Hiç kaale almayın hiçbirini.  

 

(“15 Temmuz politikası, yürütülen politika doğru mu?” sorusuna cevap)

Darbe olup olmaması önemli değil. İngiliz derin devletinin saldırısı var Abdülhamit döneminden beri. Sorun bu başka bir sorun yok. Adam darbe yapar, ekonomik kriz çıkarır, PKK’yı üstüne salar, IŞİD’i üstüne salar fark etmez onlar için, FETÖ’yü üstüne salar. Yani hepsi onların emrinde olan kıtalar. Dolayısıyla daha güzel fikri olan daha faydalı şekilde olmasını istiyorsa her şeyin mutlaka hükümete, bizlere bildirsin. Biz de halka ve hükümete bildirelim. Hükümet söz dinleyen bir hükümet, ben burnumun doğrusuna giderim dediğim dedik kafasında değiller. Öyle bir yapı yok aklı başında insanlar makul insanlar. Ama öyle bir gariplik görüyorsanız da söyleyin madde madde buradan gürül gürül söyleyelim.

 

(“Bir insanın bir konu hakkında bilgi sahibi olmadan konuşması doğru mudur?” sorusuna cevap)

Bütün kahvehanelere gidin, Türkiye kahvehanelerden yönetilir. Hatta bilinir, her kahvehane bir hükümettir adeta. Dışişleri bakanı vardır, içişleri bakanı vardır, emniyet müdürü olur, istihbarat hepsi, hükümet kurulmuştur hemen hemen her kahvehanede diyebilirim büyük bölümünde. Orada başbakanlar vardır, cumhurbaşkanları vardır yönetirler akıl verirler. Bilmediği yoktur her konuyu bilir, bazı tipler için söylüyorum tabii bunu. Mesela kahvede 100 kişi varsa bunlar belki 3 kişidir ama var. Böyle tiplere alışmak lazım. Vardı bizde de bizim tanıdığımızın oğlu vardı bol bol atardı ünlüydü. Babası da atardı, biz güler-geçerdik, yapacak bir şey olmaz. Toplumda bu tip insanlar hep olur. Bilir bilmez bilmese de geçer bilse de geçer. Dolayısıyla şaşıracağımız bir şey değil. Çok fazla karşılaşıldığı için alışmak lazım.

 

(“Kadın-erkek ilişkilerinde burçların önemi var mı?” sorusuna cevap)

Tabii ki hiç alakası yok. Mesela farz edelim adam koç burcundan öbürü de yengeç burcundan oluyor. “Eyvah her şey tuttu burçlar tutmadı mahvolduk” diyor “en önemli şey burcun tutması” diyor “burcu yakalasaydık iş bitecekti” diyor “burç tutmuyorsa hiçbir şey tutmaz” diyor. Sakın, müşrik bir inanç, put inancı bu. Çok eski dönemlerden gelen putperest bir inançtır. Ta Akatlardan, Hititlerden gelen geleneksel putperest bir inançtır. Bu putperest inanç işte Darwinizm şeklinde de kendini göstermiştir, burçlara inanma şeklinde de vardır. Türbelere bez bağlama tarzında da var, bunların hiçbiri doğru değil. İşte, evde tuz kayası bulunursa cinler kaçar, negatif elektrik tuzun içine hapsedilir, pozitif elektrik etrafa yayılır falan. Böyle televizyona çıkıp ahkam kesenler var. Yahut işte krom-dioksit yahut herhangi bir metal oluyor yahut ametal bir şey oluyor. İşte bu evdeki ışığı alır, işte karbonu hapseder, magnezyumu tutar bilmem ne atıp-tutma yani akıl alacak gibi değil. Manyetik alan meydana getirir, sizdeki manyetik alanın bozukluklarını giderir, dalganızı düzeltir. Bunlar laf değil bunların hiçbirine inanmamak lazım, mantığı da yok, gerekçesi de yok, akla bilime dine hiçbir şeye uymuyor.

 

(“Kadınlar neden aldatır?” sorusuna cevap)

İmani eğitim olmazsa, Allah korkusu olmazsa, Allah sevgisi olmazsa erkekte de kadında da bozukluklar meydana gelir. Aldatma sadece bunun bir çeşididir. Hırsızlık da yapar, gasp da yapar, adam da öldürür yaralar da, tehdit de eder, iftira atar, insanları üzer, dedikodu yapar. Senin söylediğin sadece bir tanesi. Bütün mesele Allah’tan korkmaktadır. Allah’ı seviyorsa bir insan Allah’tan korkuyorsa aşk insanı demektir o, tutkunun insanı demektir, sevdiğine kıyamaz merhametli olur. Onu üzmekten, tedirgin etmekten, korkutmaktan, moralini bozmaktan şiddetle kaçınır ve onu büyük bir suç, büyük bir kötülük olarak addeder.

 

(“Evrim neden yanlış?” sorusuna cevap)

Çünkü bilimsel delili yok. 700 milyonun üstünde fosil var hepsi yaratılışı gösteriyor. Bir tane tek bir tane evrimi gösteren delil bulamamışlar bir tane. Orada burada yayınladıkları fosil resimlerinin tamamı yaratılışı ispat eden fosiller. Kendilerine sorduğumuzda zaten kabul ediyorlar. Ayrıca bir proteinin bile tesadüfen meydana gelmesi bilimsel olarak mümkün değil imkansız. Sıfır ihtimal yani hiç olamayacak bir şey. O zaman yaratılışın dışında hiçbir yol kalmıyor. Evrim her şeyi, binlerce tesadüfün üst üste gelmesiyle açıklıyor. Bu nasıl oluyor diyoruz “tesadüf” bu “bu da tesadüf” bu “bu da tesadüf.” “Yüzlerce milyonlarca tesadüfün sonucunda insanlar oldu” diyor. Bu tabii ki hurafe, bir putperest pagan inancı, tesadüfün hiçbir şey yapamayacağı bellidir.

 

(“Neden düşüncelerimi özgürce söyleyemiyorum?” sorusuna cevap)

Çekindiğiniz için çekinmeyen adamlar ortada dolaşmaya başladı. Bir avuç it kopuk mesela sizin dekolte ortaya çıkmanızı sokakta gezmenizi engelliyor. Yani siz yüz bin kişisiniz üç tane çakal, üç çakal yüz bin kişiyi engelliyor. Cesur olun hiçbir şey olmaz istediğiniz gibi konuşun. Bir şey olursa bana gel sen. Hiçbir şey olmaz. Ama tabii kabadayılar delikanlılar da genç kızları koruyup kollasınlar, destek olsunlar.

 

(“Dünyadaki en acil çözüme kavuşması gereken şey nedir?” sorusuna cevap)

Dünyada bir tane sorun vardır; sevgisizlik. Başka bir şey yok. Bir tek o. Sevgi olduğunda zaten Allah’a da inanır insan. Dini de sever Müslümanı da sever. Ateiste de şefkat duyar. Onunla da ahbap olur. Sevgi bütün mesele sevgidedir. Başka bir şey yok.

 

(“Sanata teşvik en doğru nasıl olur?” sorusuna cevap)

Bir kere sanat sevgidir. Yani sevgiye teşvik ettin mi sanata teşvik etmiş oluruz. Sanat güzellik demektir. Güzellik, sanat ve aşk, sevgi hepsi iç içedir. Yani bir bütündür. Bir bütünün çeşitli görüntüleri, çeşitli anlatım şekilleridir.

 

(“Şehrin ortasında dikenlerle çevrili bir yerin olması doğru mu?” sorusuna cevap)

Tabii ki çok rahatsız edici. Her yerde var. Bu yalılarda falan çok ürkütücü görüntüsü. Sanki esir kampında koridorlarda yol alıyormuşuz gibi oluyor. Çok ürküntü verici. Jiletli teller üstelik böyle. Kameralar, yüksek duvarlar, sivri demirler dehşet verici. Her yerde kaldırılması lazım hiçbir yerde bırakılmaması lazım. Ama işte o Mehdiyet çağında. Sevgi çağında, altın çağda olabilecek şeyler.

 

(“Tarihi yerler restore edilirken bozuluyor, bunların orijinalliğini nasıl koruyabiliriz?” sorusuna cevap)

En iyisi hiç dokunmamak. Bence hiç dokunulmaması lazım. Çünkü Molla Cami vardı bizim okulun bitişiğinde güzel sanatların bitişiğinde ben oraya namaz kılmaya giderdim. Taşları koyu kahverengiydi, gittiler caminin taşlarını yonttular. El demiri ile tık tık taşlar bembeyaz çıktı. Gıcır gıcır binayı mahvetmiş oldular. Şu akıl mı? O hali ile kalsın. Yıkılma tehlikesi varsa sadece çelikle falan destek verilsin o kadar. Orijinal hali ellenilmez. Boyasını berbat yapıyor. Bir kere orijinal boyaya hiç dokunulmaz. Silinmiş diyor boya, Allah Allah gıcır gıcır kırmızı ile yeniden boyuyor. Yaldız boya ile yeniden boyuyor. Altını kalmamış güzelce boyayalım diyor. Berbat bir şekilde yağlı boya ile boyuyor. Şimdi çok güzel oldu diyor. Orijinal haliyle kalsın istediği kadar silik olsun, en silik de olabilir en güzel orijinal hali. Orada çok büyük hata yapılıyor. Restore ettik gıcır gıcır oldu diyor. Sen boyamışsın artık tarihi olmaktan çıkmış. Yani orijinal boyanın üstüne sen boya sürdüğünde onu mahvedersin. Orijinal boya istediği kadar silik olsun. O silik hali ile zaten değerli, makbul. Onun üstüne gidip başka bir şey sürdüğünde onu tahrip edip yok etmiş oluyorsun. Sanat karşıtlığı olur yani olmaz.

 

(“Adnan Hoca neden bu kadar güzel kızları tavlayabiliyorken biz tavlayamıyoruz?” sorusuna cevap)

Bir kere onları Allah’ın tecellisi olarak göreceksin. Yani o sözde zaten olayın sırrı yatıyor. Mesela “tavlama” tabir ettiğinde o kızlara karşı sevginin dünyevi olduğu anlaşılıyor. Yani boş ve çok sınırlı bir amaç olduğu anlaşılıyor. Halbuki sen onu eğer Allah’ın tecelli olarak görürsen kadınları, Allah’ın Cemal isminin tecellisi olarak görürsen onların haysiyetini, şerefini, namusunu, iffetini, güzelliğini, sağlığını, sıhhatini, dinini, imanını korumaya azmedersen Allah senin karşına o güzellikleri oluşturur ve gösterir. Ama aksinde tabii ki Allah seni yalnız bırakır. Olmaz. Onun için neden bu güzel kızları Cenab-ı Allah sana tecellisi olarak sunuyor da bize sunmuyor desen hikmeti nedir desen olurdu sorun. Ama o tarz bir bakış açısında mecburen bir kopukluk ve hanımların senden uzak olması mevzubahis olur. Sen dediklerimi yaparsan hanımlar hep seni severler. Genç kızlarla arkadaş olursun. İbadet olarak yaklaşacaksın onlara. Allah’ın tecellisi olarak çok seveceksin.

 

(“Yanınızdaki bayanları nasıl buluyorsunuz, nasıl eğitiyorsunuz?” sorusuna cevap)

Nutku veren Allah’tır. Güzelliği yaratan Allah’tır. Kaderi yaratan Allah’tır. Sen kaderdeki görüntüleri görüyorsun. Yoksa kaderde olmasa o görüntüler bir araya gelmez. O filmi de izleyemezsin. Allah’ın yaratıklarını Allah kaderde daha hiçbirimiz doğmadan yaratıp bitirmiş oluyor. Kadın güzelliği, dekolte bütün dünyada hakimdir. Bir tek Ortadoğu ülkelerinde bu yasak. Biz ülkeye bereket getiriyoruz, güzellik getiriyoruz. Türkiye’yi yıkmak isteyenlerin oyunlarını bozuyoruz. Kadınlar özgür değil diyenlere kadınların özgür olduğunu gösterip o oyunları başlarına geçiriyoruz. Kadın haklarını bütün gücümüz ile savunuyoruz. Böylece Türkiye’ye oynanan oyunu ta ortasından yıkmış oluyoruz. Sen zamanı gelince bu gerçekleri bu derin gerçekleri daha çok göreceksin.

 

(Yeni Akit’ten Mahmut Sami, kadınların kıyafetlerine karışanların önce kendilerine bakmaları gerektiğine dair şunları söyledi. “İnsanların ‘böyle kapanacaksa hiç kapanmasın daha iyi’ demelerine anlam veremiyorum. Beyzadem sizler nasıl buyurursanız hanımlar o şekilde giyinsin ve örtünsünler. Ama tabii sizler ortamlarınızdan mahrum kalmayın. Tenkit edin ama kendinize bakmayın. Bugün İslam değerleri ile kadınları eleştirenler önce oturup kendini sorgulasın ve değiştirsin. Onlar kendilerini hayra ve güzele doğru değiştirsin ki toplum ve çevre kendiliğinden düzelsin” dedi.)

Doğru söylüyor tabii ki. Bir de çok büyük saygısızlık. Yani milyonlarca kadına ki Türkiye’nin yarısı kadın yani seksen üç milyonun yarısının üstünde olduklarına inanıyorlar ve onlara akıl veriyorlar. Şöyle yapacaksınız, böyle yapacaksınız. Yani her şeyin üstünde görüyorlar kendilerini. Burada müthiş bir enaniyet ve kibir var. Bu çok yanlış.

 

Münafıklıkla İlmi Mücadelenin Önemi

Bazı kardeşlerimiz münafıkları deli kızdırır gibi kızdırıyorlar. Öyle olmaz. Münafığı teknik olarak Kuran ayetleriyle ve deliller, belgelerle insanlığa pislik yapmamaları için çünkü bunlar zehir saçan akrepler ve yılanlar bunlar. Ahlaksız, alçak insanlar. Bunlarla böyle deliyle uğraşır gibi kızdırmak değil de bunları zararsız hale getirmek bu mikropları; mesela yılansa yılanlığını engellemek, zehrini akıtmasını engellemek. Akrepse insanları sokmasını engellemek gerekir. Bu da bilgiyle, eğitimle olur. Kuran ayetleriyle, akılcı anlatımla olur. Adamın karşısına geçiyorsun. Zıt Erenköy tarzında adamı kızdırıyorsun, adam da bağırıyor. Bunun bir anlamı olmaz. Yani o şekilde münafıkla mücadele olmaz. Vardı bizim mahallede zıt Erenköy diyen bir kadın. Bütün mahalle gelip, kızdırırdı. Münafığı zararsız hale getirmenin yolu, onun bütün pislik yollarını kapatmaktır. Yapacağı bütün eylemleri durduracak önlem alırsın. Ahlaksızlığını deşifre edersin. Silahlarını ortaya koyarsın. Kahpelik yaptığı adamları deşifre edersin. Yapacağı oyunları bildirirsin, anlatırsın. Onu adeta bağlarsın, kıpırdayamayacak hale getirirsin. Böylece insanlığa karşı mikrop gibi bela olmasını, ahlaksızlık, alçaklık yapmasını, Türk devletini yıkmak için, Türk milletini yıkmak için yaptığı pislikleri yahut İslam alemini yıkmak için yaptığı bütün pislikleri durdurursun. Akılcı olan budur. Ama karşısına geçip böyle adamı kızdırmaya kalkmak hiçbir fayda sağlamaz. Bunlar boş işler.

 

(“Bir erkeğin bir kızı sevmesi için neler yapılabilir?” sorusuna cevap)

Bir kız Allah’tan korkuyorsa, Allah’ı seviyorsa, dürüstse, samimiyse, kendisiyse, vicdanlıysa o kadına Allah insanın kalbine müthiş bir güç olarak hissettirir. Yani bu insanın elinde olan bir şey değildir. İnsan garip şekilde onun elektriğinin, gücünün etkisinde kalır. Kadınlar da erkeklerde aynı şeyleri elde ederler. Yani farkına varamadığı bir şekilde garip bir güç onu bağlar. İşte bu Allah’ın yaratmasıdır. Allah mucize olarak bağlar. Yani güzel ahlak, yüksek ahlak olduğunda. Yoksa etle, kemikle olacak bir şey değil.

 

(PKK tarafından şehit edilen 15 yaşındaki Eren Bülbül, yaklaşık bir ay önce sosyal medya hesabından ‘Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın’ şeklinde bir paylaşımda bulunmuş Adnan Bey. Bugün Twitter’da vatandaşlar #ErenİyikiVarsın başlığıyla bir etiket başlattılar. Kısa sürede bir numaraya yükseldi.)

Hay benim kabadayım hay, hay benim yakışıklım hay. İyi ki varsın. Sana Allah dedi bu güzel sözü. Seni cennetle mükafatlandırdı. İyi ki varsın. Elhamdülillah. Cennet kuzususun. Kabadayı olduğun her yerinden belli oluyor. Tipinden, güzelliğinden anlaşılıyor. Kabadayının şanına yakışan şehadettir. Tebrik ediyoruz seni.

 

Aynı Görüşte Olmadığın İnsana Saygı Duymamak Görgüsüzlük ve Ahlak Çöküntüsüdür. İnsanların Hepsi Aynı Düşüncede Olmak Zorunda Değildir

Aksi vahşiliktir, ahlak çöküntüsüdür, anormalliktir. Gayet normal, her yerde her zaman insanların fikirleri ayrı olur. Saygı duyarsın, hürmet edersin, kardeşin olarak görürsün, konuşursun. Yani vahşileşmek, hayvan gibi tepki göstermek hayvanlara mahsustur. Zıt görüşler her zaman olur. İnsanca, arkadaşça, dostça konuşursun.

 

Kedileri Çok Seviyorum, Kediler Nasıl Tatlı Şekerse Kız Arkadaşlarımı da Öyle Şeker Tatlı Güzel Gördüğüm İçin Kediye Benzeterek Seviyorum

Ben kedileri çok seviyorum. Yani çok çok seviyorum. Kedi, köpek, kunduz, tavşan… Hepsine bayılıyorum. Yani ısırma hissi geliyor onları gördüğümde ve öpme hissi geliyor. Ben de kız arkadaşlarımı çok sevdiğim için ben onları böyle süslü, tatlı kediler olarak görüyordum. Yani böyle baktığımda gözüme öyle gibi geliyordu. Kediler nasıl tatlı, temiz, şekerse onları da öyle cana yakın görüyordum. Bir ara ‘kedi canını senin’ diye iltifat etmiştim. O, aman Allah’ım bütün Türkiye’ye yayıldı. Herkes birbirine kendi canını senin falan diye… Oradan kaldı yani kedicik ve kedi canını kelimesi birbirleriyle bağlantılı oldu. Açılımı bu.

 

(“Müslüman olarak doğup büyüyen çocuklar, diğer çocuklara göre daha mı şanslı?” sorusuna cevap)

Yok aynıdır hepsi. Hristiyan çocuklar da İncil’le mükelleftir. Hristiyanlık da Müslümanlıktır. Eğer İncil’i dikkatlice incelerse Allah’ın bir olduğu görülüyor. Orada namaz olduğu da görülüyor. Zekat vermesi gerektiği de görülüyor. Zekatı verirse, Allah’ın birliğini kabul ederse, ki İncil’de açık görülüyor, zaten Müslümandır. Yani Peygamberimiz (sav)’e de yalancı demiyorsa. Yalan söyleyen bir insana hiç benzemiyor Peygamber (sav). Çünkü yalan söylemesi için bir delil olması lazım.

2017-08-29 05:26:42

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top