Sayın Adnan Oktar'ın 25 Ağustos 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 25 Ağustos 2017

 

(İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif Suudi Arabistan makamlarının ilişkileri iyileştirme yönünde adım atması halinde İran’ın da buna karşılık vereceğini söyledi. Ve ülkesiyle Suudi Arabistan arasında hac dönemi sonrasında diplomatlar düzeyinde ziyaretler yapacağını duyurdu.)

Hiç bekletmelerine gerek yok. İki taraf da nur gibi Müslüman, mükemmel Müslüman iki taraf da. Bekletmek şeytanı sevindirir. Hem can-ciğer olsunlar. Devlet başkanları düzeyinde görüşsünler, yavaş yavaşa da gerek yok, bir anda şeytanı allak bullak edelim. İngiliz derin devletinin oyununu yerle bir edelim. Nur gibi Müslüman, ikisi de güçlü ülke ikisi birleşti mi muazzam bir şey olur. Daha dün söyledim işte beş ülke. Pakistan atom bombasına sahip. Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır muazzam bir ekip. Bir kere Suudi Arabistan’la İran ve Türkiye sırf şu üçü süper güç zaten. Pakistan ve Mısır’ı da ekledin mi bitti yani, İslam alemi kurtuldu gitti. Beşiyle konu biter. Rusya’yla da ittifak ettin mi dünyanın en büyük gücü, kimse sırtlarını yere getiremez. Hindistan’ı da kendi aralarına almaları, Hindu da olsa Hindular da iyi niyetli insanlar temiz insanlar onlardan bir zarar gelmez, sevgi insanı onlar da.

 

(Sizin uzun süredir tarıma önem verilmesi çağrılarınızın ardından, yeni Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla tarımı güçlendirecek yeni sisteme geçileceğini ifade etti. Ve “Bundan sonra suyun ve toprağın kıymetini bileceğiz” dedi.)

Tarımda patlama yapalım. Türkiye tarım ülkesi olsun. Tarım, ziraat, hayvancılık. Hayvancılık da öyle milyonlarca hayvan üretelim. Derisi, kemiği her şeyi sanayi, eti her şeyi. O mübarek hayvanların gübresi bile çok kıymetli her şeyi kıymetli yani tabii, tertemiz varlıklar. Beklemeye hiç gerek yok.

 

(PKK’lı teröristlerin 15 yaşındaki Eren Bülbül ve Astsubay Ferhat Gedik’i şehit ettiği, Trabzon’un Maçka İlçesi Jandarma Komutanı Teğmen Zabit Zengin’in FETÖ-PYD soruşturması kapsamında gözaltına alınması bazı iddiaları da beraberinde getirdi. FETÖ’cü asker ve polislerin terör örgütünün bölgeye sızıp barınmasına ve silahlı saldırılarına kasten göz yumduğu iddia edildi.)

Olabilir çok rahat olabilir. Daha önce yaptılar çünkü de oradaki olayı bilmiyorum ben. Eğer böyle bir olay… Yeni mi oldu bu? O zaman vardır bir şey. Ve rahatça olabilir çünkü adamların ne işi var orada? PKK’nın ne işi var orada? Orası kabadayı kaynıyor, kabadayıların içerisine PKK’lıların gelmesi olacak iş değil.

 

Meleklerin Adem'e Secdesi, Namaz Gibi İbadet Anlamında Değil, Saygı ve Sevgi Gösterme Anlamındadır

Meleklerin Hz. Adem (as)’a secdelerinin amacı saygı göstermek. Yani secde çok eski tarihlerden beri saygı ifadesi olarak kullanılır. İbadet kastıyla secde etmiyorlar. Haşa insanı Allah olarak görerek anlamında değil bu. Gururlarını yok ettiklerini gösteriyorlar, tevazularını gösteriyorlar ve saygı sevgi gösteriyorlar. Çünkü Kuran’da, Hz. Yusuf (as)’a da kardeşleri geldikleri vakit onun huzuruna geliyorlar ve secdeye kapanıyorlar. Hz. Yusuf (as)’a yönelik olarak secdeye kapanıyorlar, bu ne? Saygı. Padişahlara da eskiden sultanlara hep secde ederlerdi gelen kişiler. Hatta “kulun” tabir edilir “kulun.” Yani Allah anlamında değil de yani ona ibadet eden, hizmet eden anlamında, ona tabi olan anlamında kullanılırdı ve secde ederlerdi. Yani bu binlerce yıllık bir gelenektir bir saygı şeklidir. O zaman kıyam da var namazda, sen ayakta kıyamda duruyorsun birisinin önünde mesela müdür oluyor yahut mahkeme oluyor ellerini önüne bağlıyor bekliyor veyahut direkt ayakta hazır olda bekliyor. Ne yapıyor kıyamda, ibadet mi ediyor? Yok, saygı gereği. Veyahut mesela büyüklerimiz oluyor bayramda eğilip rükuya varıp ellerini öpüyoruz rükuda, değil mi? Rükuya eğiliyoruz ellerini öpüyoruz, o zaman ne oluyor o? Saygı. Dolayısıyla orada meleklerin yaptığı da saygıdır, saygılarını sevgilerini gösteriyorlar. O secdenin amacı saygı ve sevgi. Bunu bu şekilde anlamak bilmek gerekiyor, Kuran’ın anlatmak istediği de bu. Allah’ın anlatmak istediği bu.

 

(“Hz. Hızır (as) gibi maddenin dışında olan başka insanlar var mı?”izleyici sorusu)

Melekler var, Cebrail (as). Mesela kuş biçimine giriyor Cebrail (as) güvercin, beyaz güvercin şeklinde. Hatta Hz. Mehdi (as)’ın yanına beyaz güvercin şeklinde geleceği hadislerde var. “Beyaz güvercin şeklinde gelir omzuna konar” diyor “Cebrail (as).” Peygamberimiz (sav)’ın karşısına çıkmadan önce gerçek haliyle önce zuhur etti Peygamberimiz (sav) baygınlık geçirdi. Bütün ufku kaplamış kanatları o kadar büyük. Yani ne kadar diyelim yüz kilometre falan kanat açıklığı o kadar açık. Bütün ufka hakim. Önce Peygamberimiz (sav) gözlerine inanamıyor, ama sonra yavaş yavaş gelmeye başlıyor o heybetiyle tabii, geliyor geliyor geliyor, tam normal kendi hacmine geliyor ama yine kanatlı. Ayette diyor ya “iyice yaklaştı” diyor. Sonra da tam bağlantıya geçip Peygamberimiz (sav)’e sarılıyor. Ve “oku” diyor ilk ayet, “ben okuma bilmem” diyor o da o telaş içinde tabii. Bir kere daha sıkıyor, o sıkmanın amacı gerçek olduğunu hissettirmek. Çünkü öbür türlü hayal mi görüyorum acaba diyebilir. Sıktı mı sıkmanın bir açıklaması yok fiziki bir durum. Bayağı da kuvvetli sıkıyor öyle usulen bir sıkma değil o, çok kuvvetli bir sıkmayla sıkıyor. O zaman anlaşılıyor ki Cebrail (as). Hanımına da anlatıyor Peygamberimiz (sav). Biliyorsunuz çok tedirgin oldu Peygamberimiz (sav), yani korkuya benzer bir his çok güçlü oluştu. Ve koşarak eve gitti biliyorsunuz “beni örtün beni örtün” hanımına üstünü örttürdü. Çok şiddetli bir olay oldu o. Sonra Peygamberimiz (sav) Hz. Hatice (ra)’a durumu anlattı, annemiz de müjdeledi onu, “Cibril-i Emin” dedi “müjdeler olsun sana sen peygambersin” dedi.

 

(Yayınlanan yeni kararnameyle MİT Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı. Ve sizin söylediğiniz gibi MİT’e TSK’da çalışma yapma imkanı tanındı.)

Şimdi doğru oldu bak, maşaAllah. Ne dediysek o, ne dediysek o. Konuştuğumuz her şey kanun oluyor, elhamdülillah. İşte bu kadar. MİT’in girmediği hiçbir yer olmaz kardeşim. Böyle şey olur mu? Orduda çalışma yapamaz, peki nerede yapacak? Tabii ki girecek oraya ne demek, onlar bizim evladımız değil mi, insanımız değil mi? Ne demek girmeyecek? Polisin içinde de görev yapacak MİT, askerin içinde de görev yapacak, adli tıpta da yapacak, devletin her kurumu TÜBİTAK’tan tut en bilinmeyen yerlere kadar her yerde MİT’in elemanı olacak. Ne demek buraya giremezsiniz? Ne kadar tehlikeli bir şey. Orgeneral seviyesinde bile MİT elemanı olabilir olmaz diye bir şey yok olur yani.

 

Bir Mümin, Bir Kafirin veya Münafığın Ruh Halini Sonsuza Kadar Bilemez. Bu, Müminin Hiç Bilmediği Bir Boyut ve Hayat Şekildir

Allah vermesin çok korkunç tahayyül edemiyorum. Müslüman onu tahayyül edip çıkaramaz. Bir dinsizi, münafığı Müslümanın kavrama imkanı yoktur. Ruh halini sonsuza kadar bilemeyecek mümin. Bir kafirin, küfür içinde olan bir insanın, münafığın ruh halini bir Müslümanın bilmesi sonsuza kadar imkansızdır. Çünkü münafık olması lazım ki bilsin. Küfür içinde olması lazım ki küfrü bilsin bilemez. Yani onun hiç bilmediği bir boyuttur, hiç bilmediği bir hayat şeklidir. Ölüdür bunlar bir kere. Mümin diridir hayydır. Onlar meyyit hükmünde ölüdürler. Şimdi ölüyü nasıl Müslüman düşünsün tahayyül etsin? Bilemez. Münafığı biz sadece dış alametleriyle gördüklerimiz kadarını atıyoruz o kadar.

 

(6 Haziran’da başlayan Rakka operasyonunda 1784 hava saldırısı gerçekleştirildi. Bugüne dek iki yüzü çocuk bine yakın sivil hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre toplam 200 bin kişi evinden olurken bunlar terör örgütü PKK-PYD işgalindeki alanlarda kurulan kötü şartlardan toplama kamplarına yerleştirildi Adnan Bey. Çöl bölgelerinde bulunan 12 bin kişilik bu kamplarda 70 bin sivil hijyenden ve gıdadan uzak yaşıyorlar.)

İşte İmam Mehdi (as)’ın zuhuru için Allah zemini hazırlıyor. Ama insanların yüreği katılaştığı için merhamet etmiyorlar, şefkat etmiyorlar. Allah gittikçe dozunu artırıyor, en sonunda dayanılmaz bir dereceye gelecek işte o zaman Hz. Mehdi (as) zahir olacak. Şu an bu insanların büyük bir bölümünde yüreğinde bir merhamet, şefkat, koruma hissi meydana getirmiyor. Adamlar kendi aleminde, birçok insan kendi işinde gücünde muhatap dahi olmuyor. O tip haberleri duymak da istemiyor, televizyonda olduğunda basıyor düğmeye kapatıyor ilgilenmek istemiyorlar. Ama oraya gidip sorsan da söylesen mesela Hz. Mehdi (as), “Mehdi neyin nesi” falan derler Irak’ta. Suriye’de de birçok kişi “ne Mehdi’si” falan der. Suriye kurtulsun ister, Irak kurtulsun ister yani İttihad-ı İslam’ı savunmak akıllarına gelmiyor birçok insanın. Ama tabii bu Allah’ın bir yöntemi, şimdi zorlaya zorlaya akıllarını açıyor. Bir süre sonra bak göreceksiniz “birleşelim, böyle olacak gibi değil” diyecekler.

 

İngiliz Derin Devletinin İslam Alemini Parçalamak İçin Oluşturduğu İngiliz Şiiliği ve İngiliz Sünniliği'ne Karşı Çok Dikkatli Olmak Gerekir

Şiiliğe karşı Fethullah Gülen’in ifadeleri akıl almaz galiz. “Cennete giden yol İran’dan geçse ben oradan geçmem” diyor “kabul etmem yani cenneti de kabul etmem” diyor. Allah’a da meydan okuyor haşa. Bak nefretin şiddetine bak, lafa bak sen. Sen bir Şii’nin tırnağı etmezsin tırnağı. Nur gibi Müslüman onlar tertemiz insanlar, gayet de efendiler, cesurlar, delikanlılar, senin gibi kahpelik kalleşlik yapmıyorlar. Türk milletine nefret dolu bir savaş açmıyorlar. İngiliz derin devletiyle tanıştıktan sonra üstlerine bir züppelik çöktü, bir çakallık, bir kendinden eminlik, bilmişlik, millete üst perdeden bakma. Ben o zaman dedim ki ta 4-5 yıl önce “bak bu normal değil” dedim “bu enaniyet kibir normal değil, bir uğursuzluk var Allah belanızı verir aklınızı başınıza alın” dedim.

Mesela bak diyor ki İran’da Uluslararası ve Bölgesel Konular Uzmanı Seyit Hadi Efgani, “İngiliz Şiiliği konusu günümüzde en önemli ve en tehlikeli meselelerden biridir. Zira siyasi meseleler çok rahat analiz edilebilir ancak Londra Şiiliği konusu oldukça hassastır” diyor. Kin dolu çünkü, nefret dolu. İngiliz Sünniliği de öyle süper tehlikelidir. Türkiye’de İngiliz Sünni’si çok fazla adam var. Yazar çizer şu bu falan İngiliz Sünni’si. Bunlar Şii nefretiyle yetişmiş, bilmiş, ukala, züppe, homoseksüelliğe yatkın, Darwinist, karanlık adamlar. Bir kısmı için söylüyorum tabii bunu.

 

(“İnanmayan birine Allah’ın varlığını nasıl en etkili anlatabilirsiniz?” izleyici sorusu)

İnanmayan biri özel yaratılır siz hiç rahat olun. Şu ekranı görüp de Allah’ı anlamaması normal akılda bir insanda mümkün değildir hemen anlar. Ama onlar da iman değil de mantık olarak esleme olur. İman etmez fakat mantığını kabul eder. Onun için bazen tam netice alamıyor çok sıkılıyorlar. Mesela bir yıl uğraşıyor bir netice alamıyor. O kardeşlerimizin çoğunun ruhu olmaz. Yani insan olarak görünen ölü onlar. Ama çok anlatırsan teknik yönden kabul eder. Yani teknik mantık yönden kabul eder ama ruhuna o işlemez. Onun için sonra onlar garip şeyler yaptığında şaşırmayın. Mesela bakarsın namaz vakti geçer hiç umurunda olmaz. Gider mesela bazen şarap içer bayağı son derece rahattır. Bunlardan rahatsız olmaya gerek yok. Allah onları mizansen olarak yaratıyor. Daima dünyayı hep inananlar yönetmiştir, şu anda da inananlar yönetiyor. Hep Allah’a inananların yönetiminde oldu dünya her dönem, şu anda Allah’a inananlar yönetiyorlar. Dinsizlerle, Allah düşmanlarıyla dünya hiç yönetilmedi, hep inananlar yönetmiştir. Firavun devrinde bile inananlar yönetiyordu, Nemrut devrinde bile inananlar yönetir yani perde arkasında onlar yönetirler. Onların bir gücü olmaz. Firavun sarayındaki adam geliyor, adamlar mesela bayağı çekiniyorlar. Bayağı nasihat ediyor, dini anlatıyor gıkları çıkmıyor. Daima o Allah’a inananların mabedi hep olmuştur kainatın ilk yıllarından beri, o önlüklü insanlar hep olmuştur.

 

(Adnan Bey, İbrahim Tatlıses çok güzel örnek bir davranış sergiledi. Görebiliriz resmini. Suriyeli bir kız çocuğuna yemek ikramında bulunan İbrahim Tatlıses “Gelin birlik olalım, bu gariplerin zehir olmuş dünyalarını biz de zehir etmeyelim” dedi.)

Helal olsun İbrahim Baba’ya. Çok küstü o da çıksın ortaya. Çok gururlu bir insan. Hiçbir şey olmaz. Ama tabii çok çok çok çirkin bir hareket oldu yapılan. Bir sanatçıya yapılabilecek en çirkin tavır. Bunun vicdansızlık olduğu, zalimlik olduğu açık. Değerli bir sanatçıyı bak ne hale getirdiler? Küstürdüler. Hiçbir sanat eseri oluşmuyor şu an. Sanatçı şevkini kaybetti mi, küstü mü darıldı mı sanat da biter. Sanatçının sanatı için teşci, takdir, hürmet, saygı gerekir. O yok bu yok, o zaman sanatçı işte sanatını icra edemiyor. Bak hiçbir müzik parçası olmuyor son zamanlarda. Ne Türk sanat müziğinde ne diğer türlü, yok. Bir facia bu yani sanatın durması büyük bir faciadır. Sanatın adeta koması var şu an. Mehdiyet’le bu koma ortadan kalkacak.

 

Milletimiz Çok Dindardır. Bizim Milletimizin Yüksek Vicdanı Vardır. Din de Yüksek Vicdan, Samimiyet ve Sevgidir

Türkiye halkında iman güçlüdür, şöyle güçlü; zahiren görmek ister mesela sarık-cübbe olarak düşünüyorlar, öyle değil. Bizim milletimizde yüksek vicdan vardır. Din; yüksek vicdandır samimiyettir ve sevgidir. Bizim milletimizde de müthiş bir samimiyet, yüksek vicdan, müthiş bir Allah sevgisi, müthiş bir Allah korkusu, çok güzel bir merhamet anlayışı vardır. Dindarlık deyince insanlar sadece camiye gitme olarak anlıyorlar. Dindarlık, kalpteki yüksek ahlaka denir. Allah’ı yüksek duyguyla sevmeye denir, çok samimi olmaya denir ve bunun güzel yansımalarına denir. O yüzden bizim milletimiz dini çok güzel yaşıyor, bayağı güzel yaşıyor. Bir kere samimi bizim millet bu çok önemli. Allah “samimi olan kullarım kurtulur” diyor. Bak ufacık kedileri bile kurtarmanın peşindeler, köpeği kurtarmanın peşindeler, fakiri kurtarmanın peşinde, otobüsteki insanı düşünüyor, gemideki insanı düşünüyor. Merhamet ehlidir bizim millet. Ordumuz da öyledir bizim. Dünyanın en merhametli ordusudur Türk ordusu.

 

Darwinizm Kaba Bir Safsata. Tek Açıklaması Tesadüf. Tesadüfe İnanmak En İlkel Putperest İnançlarda Olan Bir Mantıksızlıktır

Darwinizm bir ideolojidir. Adamın iflahını kesersin. 700 milyon fosille onun ideolojisini darmadağın edersin. Proteinlerin yapısını tarif edersin, onunla da bitirirsin. Böylece ideolojik üstünlüğü ele geçirmiş olursun. Bazı adamlar zannediyor ki böyle Celal Şengör gibi bilmişlik yapacaksın, Fransız adamların isimlerini sayacaksın, İngilizce kelimeler söyleyeceksin. Böyle janti hareketler yapacaksın. Bol bol Latince kelimeler kullanacaksın. Böyle bir şey yok. Darwinizm kaba bir safsata. Şimdi bir yere gitsek biz adam, tahtadan yapılmış bir put, “dünyayı bu yarattı” diyor. Şimdi biz bununla ideolojik mücadelenin neyini yapacağız? “Baba böyle iş olmaz puttan, münasebetsizliği bırak” dersin. “Allah yarattı kainatı. Tahta ne yapar?” dersin. Tak tak tahtaya şöyle bir vurursun. “Bundan bak ses gelmiyor, kendine hayrı yok bunun. Sana ne faydası olacak?” dersin. Bu kadar. Bilimsel mücadele dediğin budur. Bunda oturup ince ince bilimsel mücadeleye gerek olmadığı açık. Sen 700 milyon fosil koyuyorsun. Bitti. Yaratılışı ispat eden 700 milyon fosil. Adama diyorsun ki, “bana bir tane fosil getir.” Yok diyor. Bitti. “Bilimsel tartışma olmadı” diyor. Kardeşim karşındakinde bilim yok ki, hurafeyle gelmiş zaten. Ne bilimi yapacaksın yani neyini konuşacaksın? Tesadüfen olur diyor. Ben de diyorum ki, tesadüfen olmaz. Bu kadar açık yani. Bilimsel tartışmanın olması için bilimsel bir konu olması lazım. Ortada bilimsel bir şey yok. Adam delil getirmemiş ki sana hiçbir şey getirmiyor. Kafadan her şey tesadüfen oluyor diyor. Bu nasıl?  Bu da tesadüfen. Bu? Bu da tesadüfen. Sıkışınca da tesadüf demedim ben. Ne dedin? Rastlantı dedim diyor. Dolayısıyla Darwinizm’in bilimsellikle alakası yok.

 

(“CHP lideri gerçekten tutuklanır mı?” izleyici sorusu)

Hiçbir şey olmaz. Tayyip Hoca herhalde biraz tedirgin oldu. Yani onu açıklığa kavuşturmasını istedi. Nedir bu böyle bir durum var mı? Meselenin vuzuhata kavuşması için. Dedikodu çıktı çünkü. Basında dedikodu yoğundu. Onu açıklığa kavuşturması için bir uygun zemin hazırladı. O da açıklama yaptı, konu bitti. Öbür türlü dedikodu ayyuka çıkardı. Ayrıca Kılıçdaroğlu atlet falan olabilir iyi niyetle yapmış. Burnundan getirmenin bir alemi yok. Herhalde böyle fakir, Anadolu insanı imajı vermek istedi. Atletle yemek yiyen, mütevazi bir insan görüntüsü vermek istedi. Demediklerini bırakmadılar Sayın Kılıçdaroğlu’na. Ama bu olur yani klasik siyaset, normal. Kendince iyi niyetle o yapıyor ama karşı taraf da tabii zekasını kullanıyor. O da onlara ona göre atak yapıyor. O da onlara aslında istese şu an cevap verebilir. Yani ben tüyo vermeyeyim ama. Yani fena değil, hoş bir polemik oluyor. Ama ortada bir suç yok, hata da yok, bir garip bir şey de yok. Ama bu tip idişmeler, tartışmalar klasik siyasette olur. Yani bir polemik zenginliği meydana gelir. İyi değerlendirilirse lafı tam anlamıyla oturtmak da mümkün olur. Sayın Kılıçdaroğlu biraz şu an pasif kaldı tabii o kadar şey olmadı. Ama istese daha iyi ataklar da yapabilir bak söyleyeyim.

 

(CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Sağlık Bakanlığı’na Menzil cemaatinin yerleştirildiğine dair soru önergesi verdi. Önerge, “2016’da ataması gerçekleşen ve görev başı yapması beklenen hekimlerin güvenlik soruşturması için bekletilme sebebi Menzil Tarikatı’nın izin vermemesi midir? Sağlık Bakanlığı'nı Menzil Tarikatı mı yönetmektedir?” diye sordu.)

Yok, hiç zannetmiyorum. Hastanelere falan gidiyoruz nerede Menzil Tarikatı’nın adı? Hiçbir yerde yok öyle bir şey. Tek tük belki orada burada çıkar. Onun da pek önemi yok. Abartıyorlar. Öyle de olsa ayrıca iyi yani Menzil Tarikatı’ndan keşke insanlar olsa. Yani tertemiz insanlar. Ama pratikte öyle bir şeyi hiçbir yerde görmüyoruz. Yani hastanede çalışan doktorlar var, herkes var. Kimse bize Menzil Tarikatı’ndan adam var burada demedi yani.

 

Sabır Güzellik ve Sevginin Zeminini Oluşturur. Kuran'da Anlatılan Ahlak Özellikleri Sevgiyi Sağlam Zemine Oturtur

Sabır; imanla, akılla, iradeyle, samimiyetle. Çünkü sabır sonucunda güzellik meydana geliyor. Sabır güzelliğin zeminini oluşturur, sevginin zeminidir sabır. Affetmek yine sevginin zeminidir. Allah hep sevgi zemini hazırlatır insanlara. Kuran'da anlatılanlar hep sevginin temelini oluşturan, sevgiyi sağlam zemine oturtan açıklamalardır. Mesela sabırlı olmak; sabırlı olursan sevgiyi kazanırsın, sabırsız olursan sevgiyi kaybedersin. Affedersen sevgiyi kazanırsın, affetmezsen sevgiyi kaybedersin. O yüzden insanlar sevgiye kavuşamıyorlar. Sevgiyi elde etmek bir sanattır, yüksek bir sanattır. Dünyadaki en gelişmiş, en büyük sanat sevgiyi kazanma sanatıdır. Yani hiçbir sanata benzemez, bütün sanatların üstündedir ve en güç, en dikkat gerektiren sanattır sevgiyi kazanmak.

 

(Atatürk büstlerine saldırılar devam ediyor Adnan Bey. Dün de Mersin’in Anamur ilçesinde devlet hastanesi bahçesindeki Atatürk büstüne sopayla saldıran kişi büstün baş kısmının kopmasına sebep oldu. Çevredekilerin linç etmeye kalkıştığı saldırgan gözaltına alındı.)

Bunlar bir çete. Kendi aralarında bir organizasyon oluşturmuşlar. Hükümeti yıkmaya da yönelik bir çalışma bu. İngiliz derin devletinin beslediği tipler bunlar. Türkiye’de kargaşa meydana getirmek… Atatürk’e eskiden beri bunlar gıcık olur İngiliz derin devleti ve nefret ederler. Kendilerince büstünü yıkarak, büstüne zarar vererek bir şey yapacaklarını zannediyor İngiliz derin devletinin ahmakları. Böyle bir şey olmaz. Atatürk bizim gönlümüzde, kalbimizde. Daha iyisini, daha alasını yaparız. Her saldırıya uğrayan büstün daha büyüğünü yapsınlar ve dökme tunçtan yapsınlar tunç. Bunlar greyder de gelse yine bir şey yapamaz o zaman. Dökme tunçtan çok daha büyüğünü yapalım her seferinde.

 

(Terör örgütü PKK Talabani ailesinin Partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin yönetimindeki Süleymaniye'de iki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını kaçırdı. Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin Türk vatandaşlarını korumak bir yana PKK'nın kaçırma eylemine destek sayılabilecek işler yaptığının anlaşılması üzerine Kürdistan Yurtseverler Birliği Ankara Temsilcisi Behroz Gelali sınır dışı edildi.)

Kardeşim tabii korkuyorlardır da PKK’dan. PKK'nın demek istediği şu “Siz bunlara güveniyorsunuz ama bunlar bizim için hikaye.” Yani “on dakikada hepsini dağıtırız” anlatmak istedikleri bu. Dolayısıyla Türkiye tabii kendi bileğinin gücüne güvenecektir. En fazla altı saatte bunları darmadağın edecek gücünü her an hazırda tutması lazım.

 

(Rusya'nın Sudan Büyükelçisi Mirgayas Şirinskiy önceki gün Sudan’ın başkenti Hartum’da konutunun yüzme havuzunda ölü bulundu Adnan Bey. Şirinskiy son dokuz ayda ölen yedinci Rus diplomat.)

İngiliz derin devleti dehşet saçıyor. Onların klasik cinayet modellerine benziyor. Polis de bunu çözemeyecek gibi oluyor. Bu da çok anormal bir şey. Halbuki diplomatlar kesin öldürülecek gözüyle korunmalı. Ve mutlaka kamerayla, şunla bunla, polisle takip edilmesi lazım. Bunu sıradan bir olay olarak görmemek lazım. Fevkalade önemli bir konu. İngiliz derin devleti bu kahpeliğini orada burada övünerek anlatıyor. Ve diğer kişilere gözdağı için kullanıyor. Buna müsaade edersek diğerlerine de devam ederler. Asla müsaade edilmemesi lazım. Zaten hiç kimse müsaade etmez. Biz asla müsaade etmeyiz. Gereken yapılsın.

 

Doğada Vahşi Hayat Olduğunu Göstermek İçin Sürekli Hayvanların Birbirlerini Boğazlamasını Gösteriyorlar

Vahşi yaşamda kasıt; Darwinist düşünceyi desteklemek. Yani hayvanlar sürekli birbirini asar, keser, boğar, yırtar. Başka bir şey de yok. Hayvanların şefkatini göstermiyorlar, hayvanların akıllarını göstermiyorlar. Hayvanların sadece boğuştukları anları gösteriyorlar. Dolayısıyla insanlar da, hayvanlar hep böyle bir çatışma halindedir falan. Halbuki yavrularına hepsi yemek götürüyor, yiyecek götürüyor. Kendi aç olduğu halde yavrusuna yediriyor. Bitkin ve bitap olsa bile yavrusunu emziriyor. Yalıyor, koruyor, kolluyor. Yabancı bir hayvan geldiğinde kendi canını hiçe sayıp kendini önüne atıyor hayvanların, yavruların korunması için. Bunları anlatmıyorlar.

 

(“Masonluğun kuruluş amacı neydi?” izleyici sorusu)

Masonluk çok eski, benim bildiğim Hz. Adem (as) devrine kadar dayanıyor. İnsanlığın dengede kalması için, abartılı şeyler olmaması için, insanlığın tamamen yok olmaması için oluşturulmuş bir insani topluluk. Daima Allah’a inanan bir topluluk olmuş. Şu anda daha çok Musevilerin ağırlıklı olduğu bir tarikat yapılanması diyebilirim. Asıl amacı, Hz. Süleyman (as) devrinde Mehdi (as)’ın zeminini hazırlamaktı, masonluğun. Bütün sembolleri Mehdiyet’e göredir. Sırları da yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve çıkacak.

2017-09-13 07:48:55

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top