Soru: Biz sizi ilahiyat profesörü olmanın yanı sıra önemli bir fikir öncüsü olarak görüyoruz. Bu doğrultuda Allah’ın yaratışı ve bilim arasındaki ilişki konusunda fikirlerinizi alabilir miyiz?

Kenneth Keathley: Bilim tarihçileri, bilimin bir bilgi dalı olarak 17. ve 18. yüzyıllarda doğduğunu kabul ediyorlar. Ayrıca, Kutsal Kitaptaki öğretilerin bilimin bir disiplin olarak gelişmesinde çok önemli bir rol oynadığını doğruluyorlar. Yaratılış öğretisi, Akıl ve Hikmet sahibi Allah'ın gökleri ve yeri yarattığını bildirir. Bu sebeple yaratılış, Allah’ın sıfatlarını ve özelliklerini yansıtır. Bu yönüyle yaratılış akla uygundur, anlaşılabilir niteliktedir, aynı zamanda güzeldir ve keşfedilmeye açıktır. Bu ilkeler bilim öğretisinin temelini oluşturmuştur. Robert Boyle ve Sir Isaac Newton gibi asıl olarak bilimadamı olan kişilerin her biri Allah’a inanıyorlardı. Bilimle ilgilendiklerinde ve doğayı bilimsel yöntemlerle araştırdıklarında, Allah’ı daha iyi anlayabilmeyi umuyorlardı.