Sayın Adnan Oktar'ın 1 Aralık 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 1 Aralık 2017

 

Din Terk Edildiğinde, Gaflet Oluşur. İnsan Zayıf Bir Varlık. Kafası Her Türlü Telkine Açıktır

İman etmeyen kişi tabii ister istemez gaflete düşer. Çünkü insan zayıf bir varlık. Kafası aklı her türlü akıma, her türlü düşünceye, her türlü şeytanın veyahut nefsinin açıklamasına, insanların açıklamalarına açıktır. Açık olduğu için de ve zayıf varlık olduğu için muazzam dalgalanır. Bir azap denizi içerisinde kalır eğer iman etmezse. Ama iman ederse neye iman etmiş oluyor? Mutlak gücün Allah’ta olduğuna ve her şeyi Allah’ın yarattığına. Konuşmayı, düşünceyi her şeyi kaderi. Kaderi Allah yarattığına göre mümin niye rahatsız olsun, niye gaflete düşsün? Bütün dikkatini Allah’a veriyor, her şey hayırla yaratılıyor. Küfür yenilmiş yaratılıyor, münafıklar yenilmiş yaratılıyor, İslam muzaffer yaratılıyor. O zaman huzur içinde ibadete devam. Gaflet din terk edildiğinde mecburen oluşur. Yani madde alan boşluk kabul etmez. Boşluk oldu mu orayı gaflet doldurur Allah esirgesin. Kuran’ın olmadığı bir yeri, Kuran’ın olmadığı bir beyni gaflet mecburen doldurur başka türlü olmaz. Tevrat sahibi Tevrat’la hükmederse o da kurtulur. Ama Muhammedi olmak şartıyla, “Hz. Muhammed (sav) yalan söyledi” derse olmaz. Doğru söyledi diyecek. İncil sahibi de kurtulur. Ama “Muhammed yalan söyledi” demeyecek. Yani üç din mensubu da kurtulur. Onun dışında gaflet kaçınılmaz Allah esirgesin.

 

(“Doların yükselmesine karşı nasıl önlem alabiliriz?” izleyici sorusu)

Doları tamamen yasaklarsın biter. “Türkiye’de dolar yok” diyeceksin bu kadar basit. “Olan elinden çıkartsın” diyeceksin akıl almaz değeri düşer bir anda. Yerli para kullanacaksın, İran’la İran’ın parasıyla, Rusya’yla Rusya’nın parasıyla, Türkiye’de Türkiye’nin parasıyla o kadar. Bölge kendi parasını geliştirebilir. İran, Rusya, Türkiye bir para birimi oluştursunlar onu kullansınlar. Dolar ne alaka? Yükseliyor bilmem ne oluyor falan. Millet evinde oturduğu halde cebinden para gidiyor, olmaz.

 

Allah İçin Hizmet Ettiğini Söyleyip Allah’ı Unutmak Olmaz. En İyi Hizmet Allah İle Yoğun Bağlantı Halinde Olmaktır

Allah için hizmet edenler bazen Allah’ı unutuyor hizmet ediyor. Öyle olmaz. Allah’tan haberi yok ama hizmet diyor. En iyi hizmet Allah ile yoğun bağlantı halinde yapılan hizmettir. En doğrusu odur. Allah’ın en sevdiği Kendini sevenin çok olması ve samimi sevmeleridir, derin sevmeleridir. Derin sevdikten sonra zaten hizmeti geliştirir Allah. Hizmet Allah için kolay, sen istediğin kadar hizmet et başarılı olamayabilirsin. Ama az hizmet edersin Allah başarılı kılar. Mesela bak, Darwinizm’e karşı ben halisane mücadele ettim. Allah Darwinizm’i yeryüzünden sildi. Samimiyetime karşılık böyle bir nimet verdi, elhamdülillah. Yerle bir oldu dünya çapında. Niye? Yüz milyonlarca doçenti, profesörü ve öğrencisi var Darwinizm’in, yüz milyonlarca. Yüz binlerce üniversitesi var, yüz binlerce. Milyarlarca trilyonlarca dolar bütçesi, imkanı var ama bir avuç gencin karşısında yenildi, mahvoldu Darwinizm dünya çapında. Mesela bak, homoseksüellik almış başını gidiyordu Türkiye’de, bir anda durdu bizim mücadelemizden sonra. Rumilik almış başını gidiyordu bir anda diye durdu Allah’a şükür. Mesela PKK sempatizanlığı çok artmıştı Türkiye’de. Hatta YPG’yi, PYD’yi bile terör örgütü değil diye halka kakalamaya çalışıyorlardı bazı kişiler. Bunların terör örgütü olduğunu, komünist, Marksist, Stalinist, katillerden oluştuğunu söyledik ve Türkiye’de bunların itibarı sıfıra gitti. Yoksa bunları itibarlandırmaya çalışıyorlardı. Öcalan’ı adam övüyor, “Sayın” diyor “Sayın Öcalan” diyor adam.

 

(“Kediciklerin giyimleri dinimize uygun mudur?” izleyici sorusu)

Kuran’a uygun. Peygamberimiz (sav) zamanında kadınlar dekolteydi, mümin hanımlar hepsi dekolteydi. Ahzab Suresi hanımlar dışarı çıktıklarında dekoltelerinden dolayı rahatsız ediyorlardı. Gece bilhassa gece dışarı çıktıklarında tam anlamıyla dekolte giyiyorlardı. Müşrikler rahatsız ediyordu. O yüzden müşriklerin rahatsız etmesinin önlenmesi için Cenab-ı Allah “hür ve şerefli bilinmeniz” yani size herhangi bir saldırı olmaması, incitilmemeniz “için üzerlerinize cilbaplarınızı alıp geniş örtülerinizi alın ki müşrikler sizi rahatsız etmesin” dedi Allah. Örtü neyi örtüyor? Dekolteyi örtüyor. Buradan anlıyoruz ki bütün hanımlar dekolte, kıyafetleri dekolte. Dolayısıyla dışarıda olmaz. Dışarıda incitirler bu şekilde bir kıyafetle gezemez hanım kardeşlerimiz. Kendileri daha iyi takdir ederler ama. Mesela Kuşadası, Marmaris, Fethiye, Köyceğiz oralarda olur. Oralarda da bu mevsimde olmaz tabii kastettiğim yazın. Orada mayoyla da geziyorlar caiz, caiz. Çünkü Nur Suresi’nde Allah ne diyor? “Göğsünüzü örtün, cinsel organınızı örtün.” Onun dışında bir kıyafetten bahsetmiyor. Ahzab Suresi’nde de “Eğer risk altındaysanız bütünüyle örtünün” diyor. Ama nasıl bir örtü? Yüzü açık kalmayacak yüzünü de örtecek tam anlamıyla risk büyükse, riskin derecesine göre. Çünkü adam dışarı çıkınca kadının yüzünü görüyor yine laf atar. Kadın ne yapıyor? Yüzünü de kapatıyor iki eliyle. Sadece gözlerine şöyle bir boşluk bırakıyor görebildiği kadar, yolu görecek kadar. Yüzü belli olmuyor, ne bedeni belli oluyor ne yüzü belli oluyor. Komple kapatıyor buna cilbap denir. Bu ne zaman olur? Şiddetli tehdit altında. Yani kadına ciddi sarkıntılık varsa, taciz edilecekse mümin kadınlara Allah tedbir olarak bunu söylemiştir.

Peygamber (sav)’in hanımları çok güzel giyiniyorlardı hatta takı takıyorlardı. Kuran’da bu açık açık vurgulanır. Kadınlar takıyla süsleniyorlar altın, gümüş, denizden çıkan takılar. Hatta Hz. Ayşe Annemiz (ra)’in de gerdanlık hadisesi vardı biliyorsunuz. Gerdanlığını yolda düşürdü adamlar iftira etmeye kalktılar biliyorsunuz Nur Suresi’nde. Kadınlar çok süslü geziyorlardı. Ama Peygamberimiz (sav)’in hanımlarına münafıkların iftira atma ihtimali artınca Allah ayırdı. Neyle? Perdeyle, kalın bir perdenin arkasından konuşabiliyorlardı artık. Kısa ve çok ciddi konuşmaları istendi ayette. Çünkü münafıklar, hanımlarını Peygamber (sav)’den caydırmaya çalışıyorlardı. Hatta olay da çıktı biliyorsunuz Ahzab Suresi’nde münafıklarla ilgili birçok hüküm bu konularla ilgilidir. Tahrim Suresi’nde Peygamber (sav) hanımlarının Peygamber (sav)’e yaptığı eziyet anlatılır. O münafıkların tahrikiyle oluşmuştu o zamanlar. Onun tekerrür etmemesi için Cenab-ı Allah ayette onu özellikle belirtiyor ki “Münafıklara dikkat edin, Peygamberin hanımlarına dahi oyun oynamaya kalktılar. Dikkatli olursanız onlar size hiçbir şey yapamazlar” diyor Allah.

 

(“Kuran’da neden iki doğudan bahsediliyor?” izleyici sorusu)

İki tane doğu, biri zer alemindeki doğu, bir dünyadaki doğu. Şu an zer alemi duruyor çünkü halen. İşin garip yanı buraya gelmemize rağmen zer alemindeyiz şu an aynı zamanda. Çok acayip bir şey o. Bak gelmemize rağmen dünyaya, gidildiğinde zer alemindeyiz. Çift olarak yaratılıyoruz. “Çiftlerden yediyi” diyor ya Allah ayette. Her şey çiftiyle yaratılmış durumda. Mesela bir Adnan daha var zer aleminde aynısı, aynısı yani her şeyiyle aynı. Ama benim geliş yerim tabii zer alemidir o kastediliyor iki doğu, iki batı derken.

 

Atatürk Müziği, Heykeli, Sanatı, Kaliteli Giyinmeyi, Güzelliği, Aydınlığı Teşvik Etmiştir. Aynı Zamanda Modern Dindarlığı da Teşvik Etmiştir

Atatürk ne yapmış, müziği teşvik etmiş. Vay sen misin müziği teşvik eden. Atatürk ne yapmış, heykeli teşvik etmiş. Vay sen misin heykeli teşvik eden? Kaliteyi teşvik etmiş, kıyafet devrimi yapmış nefis kıyafetler. Harf devrimi yapmış, bütün Avrupa’yı rahatça takip edeceğimiz, Avrupa’daki, Amerika’daki bütün kitapları inceleyip izleyebileceğimiz bir sistem kurmuş. Üniversiteler açtırmış, ayrıca dine en mükemmel hizmet eden o olmuş. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurmuş, 100 bin camisi var Diyanet İşleri Başkanlığı’nın. İlahiyat Fakülteleri kurdurmuş, İmam Hatipler açtırmış. Sanatı alabildiğine teşvik etti, güzelliği estetiği alabildiğine teşvik etti. Adam “ben karşıyım” diyor. Kardeşim sen karşısın, neye karşısın? “Sanata karşıyım” diyor “güzelliğe, estetiğe, kaliteye, iyiliğe, güzelliğe, hürriyete, demokrasiye her şeye karşıyım” diyor. Biz de sana karşıyız o zaman. Böyle adamlar azdır kıymeti de yoktur. Bunları kaale almaya gerek yok.

 

İnsan Aklı Civa Gibi Dağılır. Sürekli Toplamak Gerekir. Serbest Bırakıldığında Dağılarak İnsanı Yorar. İmanda Sabitlendiğinde ise Kafan Çok Rahat Eder

İnsan aklı böyle cıva gibi dağılır. Sürekli elinizle toplayacaksınız. Bir oraya gider, bir oraya gider, bir oraya gider. Müsaade etmeyeceksiniz. Aslında en mükemmeli bir kabın içine oturtup hiç hareket etmeyecek hale getirmektir. Ama serbest bırakırsanız sürekli dağılır. Yani uğraşamazsınız. Onu sabitlemeye çalışın. O zaman kafanız çok rahat eder. Şimdi bir ekran var. Renkli görüntü var ve üç boyutlu. Ve her şey düzgün. Laptoplar şunlar bunlar bardaklar, tabaklar, güzel insan görüntüleri. Derinlikli bak derinlikli üç boyutlu uzakta görünüyor. Baktığımızda uzakta görünüyor. Bilim adamlarına soruyoruz. “Nedir bu?” diyoruz. “Dışarıda böyle bir görüntü yok” diyor. Nasıl yani? “Işık yok” diyor. İspat ediyor ışık olmadığını. Evet diyoruz. Renk peki? “Renk de yok” diyor. Mekan? “O da algı biçimi” diyor. Yani “algıya göre değişiyor” diyor. “Mekan da yok” diyor. Peki ses? “Mutlak sessizlik var. Ses yok” diyor. “Ruh onu öyle algılıyor” diyor. “Görüntü de yok. Görüntüyü ruh böyle algılıyor” diyor. Dokunma hissi? “O da bir algı” diyor. Koku? “Koku diye bir şey yok dışarıda. O da bir algı” diyor. Ben ne anlam vereyim buna? Yani bir insanın milimetrenin, milyarda biri kadar beyni olsa bile hemen anlar Allah’ın varlığını. Bunun ikinci bir ihtimali nasıl olsun kardeşim? Sırf buradan konu bitiyor. Ama bir hücrenin alemine giriyoruz. Hücre, kromozom, mitokondri bitti. Sırf arının hayatıyla konu bitiyor. Sırf arının yaptığı petekle bitiyor. Sırf örümcekle bitiyor. Ama bana göre de mesela şu tabletle bitiyor iş. Tablete baktığımda bunun açıklaması yok. Beynimin içinde ben tablet görüyorsam, bu tesadüfen olmadığı net. Bak insanları ne caydırıyor biliyor musunuz? Ölümler, çocuk ölümleri, şu bu falan ve hastalıklar. Bak bu özel yaratılıyor. Bu özel yaratılıyor. Bu da bir algıdır. Ölüm dediğin şey sana öyle gösterilen bir görüntü. Acı dediğin şey sana verilen bir algı.

 

(CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarının Man Adası'nda 1 sterlin ile kurulan şirkete para transferleri yaptığını öne sürdüğü banka dekontlarını basın mensuplarına gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mustafa Varank, ise Twitter hesabından açıklama yaparak, “Erdoğan ailesinin yurtdışına gönderdiği tek kuruş yok. İspatlaması da basına dağıttığı kağıtlar” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iddialarda geçen yakınları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 1 milyon 500 bin lira manevi tazminat istemiyle dava açtı.)

1 milyon 500 bin lira iyi para değil mi? Ne oluyor? Ev mi alınıyor onunla? Alınır mı, bir ev? Alınır. Orta boy bir ev alınır yani evet. Tayyip Hocam kafasına takmasın. Önemi yok bunların, bunların hepsi geçer. İyi niyetli Tayyip Hocam. Para yiyecek adam olsa dinlerdik. Fıtraten ve inanç olarak, hayat olarak para yiyecek birisi değil. Sen diyorsun ki mesela, “1 milyon ton et var” diyorsun. O insan ne kadar? Yarım tabak bir şey yiyor. Bunu yiyecek dersen, inanmaz insanlar buna. Değil mi? O para hiçbir şey. Nereye? Suriyelilere yarar. Filistin’e yarar. Her yere yarar. Yani Tayyip Hocam, kafasını çok rahat tutsun. Samimi olduğu için, Müslüman olduğu için, İttihad-ı İslam için gayret ettiği için yolu açık. Bunlar niye oluyor biliyor musun? Tayyip Hocam, sevabın artsın diye oluyor. Sevabın artsın diye. Makamın yükseliyor. Başka bir şey olduğu yok. İçine hiç fütur getirme. Hiç fütur getirme. Sevap kapısı açıldı sana işte. Aksın sevaplar. Biz senin dürüst olduğunu biliyoruz. Hiç kafanı yorma sen. Çok rahat ol.

 

Peygamberimiz Döneminde Münafıklar, Peygamberimiz’in Kendilerini Haşa Göz Göre Göre Ölüme Sürüklediğini İddia Ediyorlardı. O Devrin Münafıkları Küfürle Hiçbir Mücadele İçine Girmez, Alçakça Peygamberimiz’i Hedef Alırdı

Baş münafık Abdullah b. Übey b. Selûl Peygamber Efendimiz (sav)’in gençlerin sözünü dinlediğini bahane ederek “Ey insanlar biz orada Uhud’da kendimizi ne için öldürecekmişiz bilmiyoruz diyerek” bak “Peygamber bizi öldürmeye götürüyor” diyor “niye öleceğimizi bilmiyoruz” diyor bak ahlaksızı görüyor musun tam münafık. İşte münafık kahpeliği budur. “…diyerek kavminden münafık olan ve kuşku içinde bulunan insanlarla birlikte oradan geri dönüyor.” “Bizi öldürmeye götürüyor niye öleceğimizi bilmiyoruz” diyor. Peygamber (sav)’e hitabına bak, kahpeliğe bak. “Geri dönenler İslam ordusunun üçte biri kadardır.” Çok fazla görüyor musunuz münafık azgınlığını? Sahabe Abdullah bin Amr bin Haram onlara “Ey Allah’ın düşmanları Allah sizi kahretsin, Allah belanızı versin sizin” diyor. “Allah’ın Peygamberi söylediklerinizden münezzehtir uzaktır, paktır, temizdir. Allah Peygamberi ve müminleri sizin yardımınızdan müstağni kılacaktır” dedi. Bunun üzerine Müslümanların şevki iyice arttı ve bu şevkle mücadele ettiler” diyor. Görüyor musun münafık ahlaksızlığını? Zamanımızda da münafıklar bakıyoruz sadece Müslümanları hedeflemiş. Yani küfür adamın hedefi değil. Kafirler hedefi değil. Darwinistler hedefi değil, İngiliz derin devleti hedefi değil. PKK hedefi değil. Irak’ta, Suriye’de Müslümanları katleden zalimler hedefi değil. Memleketteki zulmü körükleyenler hedefleri değil. Kim hedef? Bunlara karşı en etkili mücadele yapanları hedef almış. Kimleri arkasına almış? FETÖ’cüleri. Kimleri arkasına almış? İngiliz derin devletini. Neyle konuşuyor? Kendi hevasından konuşuyor. Dolayısıyla münafıklığın hükmü Allah Katında çok ağırdır.

Bu münafık sürüsüne bakıyorum Tayyip Hoca’ya en şiddetli karşı olan, ağızlarından kusmuk saçılan tiplerle tam ittifak halindeler. Tam ittifak halindeler ve onları kendilerine reis seçmişler. Fakat bunu yakalayınca da biz birden bir gecenin içinde Tayyip Erdoğancı oldular bir gecenin içinde. Koro halinde “Reis sen başımızdasın” falan. On yıldan beri reisi hatırlamıyorsun da on yıl sonra mı on yıl sonra mı hatırlıyorsun sen. Bir gecenin içinde mi hatırlıyorsun? Deşarj etmiyor kafalar çalışmıyor. Utan bari yavaş yavaş yapsa belki hafiften bir şey yapsa. Bir gecenin içerisinde söyler söylemez bir anda hepsi birden Tayyip Hoca’yı savunan konumuna geldi. Topluca ama koro halinde. Tayyip Hoca’ya karşı tavrınız FETÖ’yü desteklemenizle kesinleşmiş durumda. Vatana, millete karşı tavrınız, İslam’a karşı tavrınız FETÖ’yü desteklemekle kesinleşmiş durumda. Bu büyük bir suçtur çok büyük bir suçtur. Tayyip Hoca’ya karşı da çılgıncasına saldıranlarla da işbirliği halindesiniz. Bu da çok açık.

 

(“Alıngan karakterli biri olmak iyi bir şey mi?” izleyici sorusu)

Alıngan karakterli olmak tabii ki iyi bir şey değil ama toplumda çok ahlaksız insan var. Mesela minyon oluyor bir genç kız girer girmez sırıtmaya başlıyorlar. Çocuk alınıyor haliyle. Onu yapmamaları lazım, o ahlaksızlığı yapmamaları lazım. Bunun haysiyetsizlik, namussuzluk, şerefsizlik olduğu vurgulanması lazım. Veyahut mesela vücudun herhangi bir azası dikkat çekiyor farz edelim çenesi biraz uzun sırıtıyor. O da oradan alınıyor tabii ona. Veyahut eski püskü giyinmiş parası yok onlar şık giyinmişler ona sırıtıyor. Ama tabii alınma eğer tamamen ortadan kalkarsa onların yaptığı da boşa gider. Hiç kaale almazsa mümin, boşa gider. Ama insanlar tabii o kadar güçlü olamıyorlar. Önce ahlaksızlığın kazınması lazım. İnsanları zor duruma sokmak isteyenlere karşı toplumun tavır alması lazım. Ama en güzeli tabii hiç kaale almamaktır. Onun eğitimini alması lazım, ruhunu ona yatıştırması kabul ettirmesi gerekir. Bu tip münasebetsiz insanlara karşı en güzel tavır o olur.  

 

Münafık Müslümanların Yanındayken Eşek Gibi Çalışarak Müslüman’ın Faydasına Çalışır. Ayrıldıktan Sonra da Müslümanların Neşesinin Artmasını Sağlar

Münafık Müslümanların içindeyken muazzam hizmet eder. Eşekler gibi böyle akıl almaz hayret edecek şekilde. Yaranmaya çalıştığı için yaranma kafasıyla çünkü onlarda enaniyet gurur vardır. Sahabeler de anlatıyor ya sahabeler adam savaşa gitmek istiyor ama gurur için gidiyor, enaniyet için gidiyor. Münafığa dikkat edin akıl almaz bir asabiye gurur ve enaniyeti vardır. Akıl almaz. Allah da o yüzden münafığı çok rezil rüsva eder. Çok aşağılar. Allah’ın adetullahındandır çok aşağılar. Delicesine bir gurur ve enaniyet vardır münafıklarda. Münafıklığın alametlerinden biri de gurur. Kendine acayip güvenir Rambo gibi görür. Vatan kurtaran sırtlan havasında böyle. Veyahut vatan kurtaran şebek havasında. Öyle bir kafaları olur. Ayetlerde bunu görüyoruz peygamberin yaptıklarını haşa beğenmiyor. Halbuki Peygamberin yaptıkları hayat veriyor son derece önemli İslam’ın yayılması için çok önemli, Müslümanların sağ kalması için önemli, müminlerin onuru için önemli, sağlık sıhhat her şey için önemli. Yapılmadığında felaket olur. Ama o alçaklar yapılan o felaketi önleyecek güzel çalışmaları Müslümanların aleyhine gibi gösterip kendilerini halk kahramanı gibi lanse etmeye kalkıyorlar. Yani vatan kurtaran keriz havasında. Halbuki Peygamber öyle bir şey yapmadığını düşünelim onlar da mahvolurlar. Fakat dikkat edin ayetlerde hep diğer Müslümanları koruyan gibi görünüp peygambere karşı tavır alıyorlar. Ayette ifade edilen bu mesela hangi ifadeye baksak işte “bizi ölüme gönderiyor, bizi ezmeye gönderiyor, bizi yormaya gönderiyor” gibi. İşte “bu sıcakta savaşa çıkılır mı? Biz savaş yapmayı bilmiyoruz. Bile bile bizi ölüme gönderiyor” gibi böyle çok ahmakça ve aptalca izahlar.

Hazreti Ali (kv)’yi şehit eden münafık Abdurrahman İbni Mülcem, Sıffin Savaşı’nda Hazreti Ali (kv)’nin yanında yer almıştı, bak beraber hep yanından ayrılmıyor. Birlikte nereye gitse yanında gidiyor. Hakem olayından sonra haricilerin safına geçti İbni Mülcem. Hazreti Ali (kv)’ye suikast yapmak için Küfe’ye geliyor, ancak niyetini belli etmiyor. Münafıklarda böyle bir özellik vardır. Hatta Küfe’de evlilik planları yapıyor dikkat çekmemek için. Suikast günü İbni Mülcem sabah erkenden Hazreti Ali (kv)’nin sabah namazını kıldığı caminin karşısındaki eve saklanıyor. Bak kahpeliği görüyor musun? Ve Hazreti Ali (kv)’yi cami çıkışında zehirli okla vuruyor. Bu İbni Mülcem münafık kaçamadan yakalanıyor. Hazreti Ali (kv)’nin huzuruna getiriliyor. Hazreti Ali (kv)yaralı o an. Hazreti Ali (kv), İbni Mülcem’e bunu neden yaptığını soruyor. İbni Mülcem; “Ben şu kılıcı kırk gün müddetle bileyip durdum yüce Allah’a bu kılıcı insanların şerlilerinden birini öldürmesini niyaz ettim” diyor. Bak görüyor musun Allah’ı, dini kullanarak konuşuyor. Desene münafıklıktan, pislikten, hasedinden yaptığını söylesene. Ahlaksızlığından yaptığını söylesene. Münafıklar İbni Mülcem’i kahraman olarak anıyorlar. Yani kendini halk kahramanı gibi gösteriyor. Hakkında şiirler yazdılar. Hatta “İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.” (Bakara Suresi, 207) ayetinin İbni Mülcem hakkında indiğini iddia ediyor münafıklar. Görüyor musun kahpeliği? Münafık ahlaksızlığı öyle tarif edilecek gibi olmuyor. Hâlbuki o doğrudan cennete gitmiş oldu. Sen de belanı buldun cehenneme yuvarlandın.

 

(“İnsanları bakışlarıyla ve tavırlarıyla tanımak bir yetenek midir?” izleyici sorusu)

Öyle psikoloji dersinde falan anlatırlar yahut adam psikiyatrist olur insanlardaki rahatsızlıkları anlamak ister yahut psikolog olur işte “ben psikoloğum çok iyi anlarım” hiçbir şey de anlayamazsın öyle bir şey yok. Öyle bir şey olsa delilleri olurdu. Bakışıyla tabii anlaşılıyor insan, bakıştan zaten net anlaşılır harekete gerek yok, hareket ilavesine gerek yok bakışta konu biter. Bakışta ne var ne yok hepsi anlaşılır ama hareket de onu teyit eder yani çok sağlama bağlar. Fakat bakış konuyu bitirir, bakışla anlaşılır. Bunu geliştirmek diye bir şey yok bunun eğitimi olmaz çünkü bakışı Allah yarattığında kalpte bir etkisi oluyor şimdi bu eğitimle olan bir şey değil. Adam mesela bakışı anormalse insan rahatsız olur, güzelse etkilenir olumlu etkilenir dolayısıyla özetle Allah yeteneğidir. Bakışla bir insanı anlamak, bakışından anlamak, eğitimle olmaz.  

 

(“İyilikten anlamayan çocuk olur mu?” izleyici sorusu)

İyilikten anlar fakat şımarabilir eğer saygı duyulmazsa çocuğa imanla, Kuran’la çocuğa eğitim verilmezse çocuk iyilik yapıldığında şımarır yani iltifat edersin şımarır, gönlünü alırsın şımarır. Hediye verirsin şımarır mesela hediyeyi alır atar kırabilir, deli hareketleri yapabilir, saldırganlaşabilir ama saygı duyarsan, imanla, Kuran’la yaklaşırsan, ona Allah korkusunu, Allah sevgisini öğretirsen dengeli, tutarlı ve aklı başında olur. Ta çocuk yaşlarda akıllı olur, çocuk yaşlarda akıllı olabileceğine dair Kuran ayetleri açıktır.

 

(“Görmediğimiz bir rüyayı görmüş gibi anlatsak bu günah olur mu?” izleyici sorusu)   

Şaka yollu olur niye olmasın? Mesela insan bir sevdiği vardır ona öyle bir yarı şaka yolu işte rüyamda gördük işte şuraya gezmeye gittik, bunu yapıyorduk falan denebilir yani öyle gönül almak için falan olabilir ama ciddi anlamda görmediği rüyayı anlatan gelenekçilerden deli sayısı bir hayli var. Gelenekçi Müslümanların bir kısmının ünlü delilik çeşididir bu, vazgeçilmez delilikleridir bir kısmının. Her gördüğüne bir rüyası olur bakın isterseniz gelenekçilere, herkes bilir. Gece gündüz rüya görürler “ya sabaha niyetli anlatıyorum rüyamda gördüm” başlıyor işte Abdulkadir Geylani olur işte başka büyükler olur ama bu mutlaka yüceltilir rüyasında, mutlaka mübarektir. Kafayı taktığı bir şey varsa onu anlatır rüyasında. Kadınsa işte evleneceği birisiyle ilgili işte beyefendi havadan böyle paraşütle indi, kelebeklerin sırtında geldi, geldi tam bizim evim ortasına oturdu bilmem ne ipe sapa gelmez böyle. Cübbeli’de de öyle ilginç hikayeler oluyor yani yalan söylüyor demiyorum da çeşitli hikayeler anlatıyor, onun çevresinde de öyle var tipler. Çok ünlüdür şimdi anlattığımda herkes evet falan diyordur bilinir ayıp yapıyorlar yani olmaması gerekir.

 

(“Hz. Hızır (as) da cennette olacak mı?” izleyici sorusu)   

Tabii, Hızır (as) normal mümin, bütün hikayelerini dinlersiniz, dinleriz inşaAllah. Cennetin ünlü simalarındandır Hızır (as). Hızır (as)’ın çok fazla cinayeti var ama onu nasıl düşünemiyor insanlar tabii onu da söylemek gerekiyor, dünyanın her yerinde çok fazla cinayeti vardır, çok fazla adam öldürür Hızır (as). Kuran’da işaret onu gösteriyor. Mesela binayı yıkma büyük sabotajlar büyük olaylarda hep onun içinde olur, devlet yıkma, bir ülkenin yıkılması, yeniden devlet kurulması, büyük birliktelikler mesela bu son olaylarda falan hep o olayların içindeydi gibi yani öyle duyuyoruz büyüklerden. 

 

Ayet Açıklaması

Mesela bak şimdi Kuran’ı açtım, şeytandan Allah’a sığınırım. Kaf Suresi. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Kaf” mesela bak Kaf, bu bir şifredir Kaf. “Kaf. 'Şerefli üstün' Kur'an'a andolsun.” (Kaf Suresi, 1) Allah’a yemin ediyor. “Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine” bak uyarıcı gelmesine “şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.” (Kaf Suresi, 2) Anormal karşılıyorlar bir Mehdi zuhur ediyor mesela Peygamberimiz (sav) geliyor Mehdi olarak, “şaşılacak bir şey” diyorlar. “Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (yeniden diriltilecekmişiz)? Bu uzak bir dönüş (iddiasıdır).” (Kaf Suresi, 3) diyorlar. Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman. Maddenin varlığından haberleri olmadığı anlaşılıyor, üsluptan anlaşılıyor. Allah diyor ki bak “Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini biliriz” diyor Allah. Bak yerin, yer onlardan ne eksilttiğini biliriz. “Katımız'da (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır.” (Kaf Suresi, 4) Hepsi bir CD gibi bilgi hazinesinin içinde duruyor diyor. Adam bak haberi yok. “Bütün bu görüntülerin algıların oluştuğu bir sistem var” diyor Allah, “Benim elimde” diyor. “Yerin onlardan ne eksilttiğini biliyoruz biz” diyor. “Kimin öldüğünü, kimin kaldığını hepsini ben bu sistem içinde biliyorum” diyor Allah. “Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar.” Şimdi münafıklarda, kafirlerde de bu itiraz hep vardır sürekli muhaliftirler. “Şimdi onlar, derin bir sarsıntı içinde bulunuyorlar.” (Kaf Suresi, 5) Mesela bütün küfürde şu anda derin bir sarsıntı var dünya içerisinde, derin bir sarsıntı. “Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.” (Kaf Suresi, 6) Kafalarını çalıştırmadıkları için Allah en kolay bakacakları göğü söylüyor “göğe bakın” diyor. Göğe baktığında zaten kafasının içine bakar.

2018-01-29 02:13:50

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top