DNA üzerindeki fosfatın önemi

Fosfatlar, DNA üzerindeki nükleotid bazları (DNA’daki bilgiyi oluşturan moleküller) bir arada tutarlar. Çünkü DNA sarmalı su içeren bir ortamda işlev yapar ve su da fosfatlar ile şekerler arasındaki bağları parçalar. Bu bakımdan DNA üzerindeki fosfat gruplarının eksi yüklü olması hem bir avantaj hem de bir gerekliliktir. Bu eksi yük sayesinde DNA’nın bulunduğu sulu ortamda parçalanma ihtimali engellenmiş olur.

Fosfattan başka hangi bileşik bir yandan kimyasal bağ kurup, bir yandan da eksi yüklü kalmayı başarabilir diye sorulacak olursa, çeşitli ihtimaller vardır. Ancak bunların hiçbiri genetik bilgiyi oluşturma özelliğini fosfat gibi gerçekleştiremez. Örneğin silisik asit ve arsenik esterler suda hızla parçalanırlar; sitrik asit ise suda daha yavaş parçalansa da, molekülün geometrisini sağlayacak kararlılıkta değildir. (Michael J. Denton, Nature’s Destiny, Free Press, New York, 1998, s. 406)

Dolayısıyla fosfatın kendine has özellikleri olmasaydı, DNA çifte sarmalı olmayacak, kendini kopyalayabilen bu biyokimyasal sistem kurulamayacak ve canlılıktan söz etmek mümkün olmayacaktı. Ünlü kimya profesörü Frank Henry Westheimer bu özel durumla ilgili “tüm bu koşullar ancak fosforik asit ile karşılanabilir ve görünürde başka bir alternatif de yoktur.” (a.g.e.) demektedir.

Bu durum ve şu ana kadar anlattığımız tüm diğer detaylar, Yüce Rabbimiz’in DNA’yı ve fosforu nasıl mucizevi özelliklere sahip birer molekül olarak yarattığını açıkça göstermektedir.

Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilir:

 

“O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O’nu kavrayıp kuşatamazlar.” (Taha Suresi, 110)
 

Fosfor yaşam için son derece önemli ve olağanüstü faydalı bir elementtir. Hücredeki bilgi bankasının temel yapıtaşlarındandır. Aynı zamanda fosfor hücrede enerjinin saklanması için kullanılan paketçiğin temel üyesidir.

Fosfor ATP molekülünde hayati öneme sahiptir. ATP molekülü vücutta tıpkı bir pil gibi çalışır. Üretilen enerji bu molekülle taşınır. İhtiyaç duyulan kimyasal işlemler, ATP’de saklı enerjiden sağlanır.

Hayat Bir Bütün Olarak Yaratılmıştır

Fosfat zinciri oluşumunda görevli olan PPK enziminin DNA’daki kodlarında meydana gelen mutasyonlar, zincir oluşumunu engeller. Bunun neticesinde önemli bir kontrol proteini üretilemez. Bu kontrol proteini 50 kadar genin organizasyonundan sorumludur. Neticede zarar gören bakteriler yalnızca birkaç gün içinde ölürler. (a.g.e.) Bu örnekte de görüldüğü gibi canlılık, eksiklikler olduğunda kademe kademe gelişmez aksine yok olur. Hayat iç içe geçmiş pek çok sürecin mükemmel bir organizasyonu ile devam eder. Hücrede tüm sistemler bir fabrikanın çarkları gibi çalışır. Bu çarklardan birinde olan bozulma sistemin çökmesine sebep olur. Yokluk ve kusurlar gelişime değil, ölüme sebep olur. Evrimcilerin iddia ettiklerinin aksine canlılık, Rabbimiz’in yalnızca “Ol” emriyle mucizevi olarak yaratılmıştır.

 

“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
 


2011-04-17 15:43:59

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top