Televizyonun Şiddet, Gerilim ve Dejenerasyondaki Olumsuz Etkisi

Televizyon, hiç şüphesiz çağımızın en önemli iletişim araçlarından biridir. Gerek iletişimi sağlamadaki hızı gerekse etki alanının genişliği düşünüldüğünde, önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bugün ulusal ve uluslararası iletişimin temel aracı haline gelen televizyon, aynı zamanda güzel ahlakın dünyanın birçok noktasında anlatılmasında da insanlara verilmiş çok büyük bir imkandır. Allah`ın, insanların kullanımına verdiği bu önemli araç, güzel amaçlar doğrultusunda ve bilinçli olarak kullanıldığında hem yetişkinlerin hem çocukların ahlaki değerlerini ve kültürel yapısını olumlu olarak etkileyebilecek bir potansiyele sahiptir. Ancak tüm bu faydalı yönlerinin yanı sıra bugün birçok ülkede televizyonun yol açtığı dejenerasyon ve ahlaki çöküntü dikkat çekici hale gelmiştir.

Televizyonun Günümüzdeki Olumsuz Yönleri

Pek çok televizyon kanalının ana hedefi yüksek seyredilirlik oranı (reyting) elde etmektir. Çünkü bu yüksek seyredilirlik oranı ve bunun ardından elde edilen reklam gelirine bağlı olarak kanalın maddi anlamda gücü artmakta ya da azalmaktadır. Bu nedenle de ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyadaki bazı televizyon kanalları, yüksek seyredilirlik oranı (reyting) yakalamaya çalışırken yaptıkları programın olumsuz etkisini ve sonuçlarını göz ardı edebilmektedirler. Bu felsefenin ürünü olarak ortaya çıkan programlarda kimi zaman ahlaki değerlere saldırıya yer verilebilmekte, kimi zaman kutsal değerler olumsuz olarak gündeme getirilebilmekte, kimi zaman da ilk bakışta anlaşılamayan yöntemlerle din, aile, vatan sevgisi gibi değerler yıpratılabilmektedir. Bunun için çok çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Örneğin çeşitli ülkelerdeki bazı televizyonlarda, özellikle bazı ünlü kişilerin uygun olmayan gayri ahlaki yaşantıları, özendirici biçimde ekranlara getirilmekte ve bu da özellikle gençler için kötü örnek oluşturmaktadır. ikinci bir örnek olarak; kanun dışı hayat şeklini öven, gerilimi, kavgayı, hatta silahlı çatışmaları makul gibi gösteren dizi ve filmler de aynı şekilde olumsuz etki oluşturan programlardır.

Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç ise, bu dizilerin ve filmlerin özellikle gençler üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne sermektedir. Bazı gençler televizyonlarda yayınlanan bu film ve dizileri yalnızca izlemekle kalmamakta, bu yayınlardaki karakterlerin giyim, konuşma ve hayat tarzlarını taklit etmeye çalışmaktadırlar. Ülkemizde gittikçe yaygınlaşan ve içinde gizli ve olumsuz mesajlar taşıyan bazı yabancı diziler, çeşitli ülkelerin çoğu zaman dejenere olmuş kültürünü yansıtmakta ve insanları kolayca etkisi altına alabilmektedir. Türk gençlerinin de yoğun olarak izlediği, dünyanın en büyük müzik kanallarında yayınlanan programlarda, bu dejenerasyonun en çarpıcı örnekleri görülmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde, en çok seyredilen 6 programın dördünün içeriğinde, gençler kendilerine ve çevrelerine vahşet boyutunda fiziksel şiddet uygulamakta ve bunu yaparak büyük paralar ve hayran kitleleri kazanmaktadırlar.

Bunun yanısıra bütün dünyada yayınlanan canlı şov programlarında şiddet ve kavga görüntülerinin dozajı gittikçe artmaktadır. Bu programların pek çoğu aynı anda ülkemizde de yayınlanmakta ve aynı olumsuz telkinler ülkemizde de devam etmektedir.

Televizyon Karşısında Kaybedilen Zamanlar

Televizyonun yaptığı olumsuz etkiler bu kadarla sınırlı değildir. Bazı insanların televizyon karşısında amaçsızca zaman kaybetmeleri de televizyonun verdiği zararlardandır. Son yapılan istatistiklere göre; ülkemizde günde ortalama 4 saat televizyon seyredildiği belirlenmiştir. Türkiye bu oranla, Amerika`dan sonra dünyanın en çok televizyon seyreden toplumu haline gelmiştir. Şüphesiz bu rakamlar televizyonun toplum üzerinde yaptığı alışkanlığın ve olumsuz etkinin gözardı edilemeyecek bir payı bulunmaktadır.

Genç Nüfusu Olumsuz Etkileyen Programlar

Doğru ile yanlışı henüz tam ayırt edemeyen, çoğu zaman gördükleri ve duydukları yeni kavramlara ilgi duyan gençler, farkında dahi olmadan televizyondan aldıkları yanlış telkinlerle şiddete, ahlaki dejenerasyona, sapkın akımlara, cinsel suçlara yönelebilmekte ve zamanla doğru olanın bunlar olduğuna inanmaya başlamaktadırlar.

Gençlerin ruhsal dengesini bozan, onları inanç, ahlak, adalet gibi temel konularda yanlış yargılara iten yayınlar da oldukça yaygındır. Başta bazı televizyon dizileri olmak üzere, korku ve şiddet dolu filmlerde ve büyü, sihir gibi sapkınlıkları konu alan yapımlarda her türlü telkinle karşılaşmak mümkündür. Televizyonlarda şefkat, merhamet, nezaket gibi güzel ahlak örneklerini görmeyen gençler, bu yayınlar karşısında tamamen hazırlıksız ve savunmasız durumdadırlar. Bu durumu engellemekle sorumlu olan aileler ise yanlış programı tespit edebilecek detaylı bilgiye her zaman sahip olamayabilmektedirler. Sonuçta, özellikle çocuklar ve gençler, televizyonun düğmesine basılması ile kolayca her türlü telkine maruz kalabilmektedir. Bu tehlikeli tablonun sonuçları, sabrın, hoşgörünün, saygının, sevginin gittikçe yok olduğu toplumsal bir dejenerasyona neden olmaktadır.

Çarpık Özgürlük Telkini

Televizyonlar tarafından yapılan telkin yöntemlerine göz atıldığında ise, verilmek istenen fikirlerin pek çoğunun çağdaşlık, özgürlük, modernlik ve cesurluk başlıkları altında işlendiği dikkat çekmektedir. Kuşkusuz modern bir dünya görüşüne sahip olmak, çağın gelişmelerini yakından takip etmek ve yeniliğe açık olmak güzel özelliklerdir. Ancak bu noktada kastedilen, bu konular adı altında her türlü ahlaksızlığın ve sapkınlığın, süslenerek veya gizli yöntemlerle olağan bir durum gibi gösterilmeye çalışılmasıdır. Bu nedenle başta gençler ve çocuklar olmak üzere pek çok televizyon izleyicisi, bu yoğun telkinler nedeniyle farkında olmadan, ahlaksızlığın aslında çağdaşlığın bir gereği olduğunu düşünmeye, bunu olağan görmeye ve kabul etmeye başlamaktadır.

Çözüm: Güzel Ahlakın Anlatılması

Televizyon vasıtasıyla günümüze kadar yapılmış olan telkinlerin sebep olduğu dejenerasyon ve ahlaki çöküş, asla umutsuzlukla karşılanmaması gereken bir durumdur.

Bu durumun kaldırılmasının tek çözümü Kuran ahlakıdır. Milli ve manevi değerlerine bağlı, güzel ahlak özelliklerine sahip, sevgi ve saygıyı bilen, kültürlü bir neslin inşasında Kuran ahlakının anlatılmasının önemi büyüktür. Nitekim ilgili kurumların son günlerde yapmış olduğu gibi zararlı programlara karşı ciddi önlemler alması da ayrıca olumlu bir girişimdir. Açıktır ki; üstün islam ahlakının tüm insanlara anlatılması vicdan sahibi herkesin üzerinde büyük ve önemli bir sorumluluktur.

2007-02-24 00:00:00

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top