GÜNEYDOĞU’YA GÜVEN VE HUZUR HAKİM OLMALI AMA NASIL?

GÜNEYDOĞU’YA GÜVEN VE HUZUR HAKİM OLMALI AMA NASIL?

Son dönemlerde gerek Güneydoğu’da gerekse başta İstanbul olmak üzere bazı illerde PKK ve uzantıları tarafından tırmandırılan şiddete karşı milli bir teyakkuz gerektiği açıktır. PKK’nın çözüm süreci olarak adlandırılan bu süreci barış süreci olarak görmediği, daha güçlenmek için bir süreliğine geri çekilme süreci olarak değerlendirdiği anlaşılmaktadır. Bu süreç boyunca kimlik kontrolü yapmak, yol kesmek, adam kaçırmak, şantiye yakmak gibi eylemlerine devam eden PKK, devletimizin şefkatli ve sabırlı tutumunu yanlış anlamakta, bu sabrı suistimal ederek vatandaşlarımızın kendini güvende hissetmesini çeşitli yollarla engellemektedir.

www.pkkninkomunisttaktikleri.beyazsiteler.com

“Güneydoğu’da bu şartlarda seçim olmaz. PKK orada alan hâkimiyeti sağlamış, her yere silah gömmüş, halkı tehdit etmiş, halkı yıldırmış. Halkın başka seçim hakkı yok ki şu an. Alnına silah dayanmış. Orada vereceği oy geçerli olmaz. Önce halkın güvenliği sağlanacak, ondan sonra seçim olacak.” (Adnan Oktar A9 TV; 13 Şubat 2015)

Türkiye’nin her karış toprağında tüm vatandaşların kendini güvende hissetmesi gerekir. Ülkemizin herhangi bir köşesinde;

➤ Siyasi partiler çalışma yürütemiyorsa,

➤ Farklı görüşler rahatça ifade edilemiyorsa,

➤ Sivil toplum kuruluşları faaliyet yapamıyorsa,

➤ Konferans düzenlenemiyorsa,

➤ Kitap dağıtılamıyorsa,

➤ Okullar, dershaneler, yurtlar, etüd merkezleri güvenli değilse,

➤ Geceleri rahatça sokağa çıkılamıyorsa,

➤ Devletin asayiş birimleri dışında birtakım gruplar yol kesip kimlik kontrolü yapıyorsa,

➤ Devletin mahkemeleri dışında sözde mahkemeler kuruluyorsa,

➤ Bu sözde mahkemelerde yargılamalar yapılıp cezalar uygulanıyorsa,

➤ Haraç kesiliyorsa,

➤ Sık sık insanlar kaçırılıyorsa,

➤ Farklı görüşten insanlara silahlı saldırılar düzenleniyorsa,

➤ Devletin güvenlik güçlerinin girmemesi için yollara hendekler kazılıyorsa,

O bölgede yaşayan insanların kendini güvende hissetmesi mümkün olmaz.  Oysa Devletin en önemli vasıflarından biri tüm vatandaşlarının güvenliğini sağlamasıdır. 

Devletimiz Güneydoğu’da Yaşayan Kardeşlerimize Güvenlik Sağlamalı!

PKK, Ortadoğu’nun en büyük mafya yapılanmasıdır ve Güneydoğu halkı üzerinde amansız bir baskı kurmaktadır. Marksist Leninist Stalinist bir ideolojiye sahip olan PKK, özerklik adı altında komünist Kürdistan kurmanın kendince alt yapısını hazırlamaktadır. Kurmayı amaçladığı bu proletarya diktatörlüğünün ne kadar acımasız ve despot olacağını anlamak için PKK’nın şu anda bölgede yaptığı uygulamalara bakmak yeterlidir.

PKK, sadece kendi dinsiz Allah’sız komünist ideolojisinin anlatılmasına ve yaşanmasına izin vermekte, farklı hiçbir görüşe yaşam hakkı tanımamaktadır. Başta bölgede yaşayan dindar Kürtler olmak üzere, PKK’nın destek verdiği dışındaki siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarını tehditle yıldırmaya çalışmaktadır. Esnafın, öğrencilerin, din adamlarının, kamu kuruluşlarında çalışanların kısaca bölgede tüm insanların üzerinde baskı kurmaktadır.

PKK’nın sivil halk üzerinde silahla ve zorbalıkla kurmaya çalıştığı bu baskı, Devletimiz tarafından kanun ve hukuk çerçevesinde bertaraf edilmelidir. Devletimizin merhametli gücünün Türkiye’nin her karış toprağında hissedilmesi ise son derece önemlidir.

www.pkkyacozum.com

Dinsiz Bir Mafya Örgütlenmesi Olan PKK’nın Zorbalıklarından Örnekler

❖ Siyasi partilerin binaları yakılmakta, parti çalışanları taşlı sopalı saldırılara maruz kalmaktadır

❖ Bölgede onlarca okul yakılmış, dershaneler, etüd merkezleri kullanılamaz hale getirilmiştir

❖ Kuran Kursları ve öğrenci yurtları sık sık saldırıya uğramaktadır

❖ Kütüphaneler yakılmakta ve kullanılmaz hale getirilmektedir

❖ Baraj, yol, inşaat yapımları engellenmekte, iş makinaları yakılmakta, işçiler kaçırılmaktadır

❖ Sağlık merkezleri, ambulanslar, kan merkezleri tahrip edilmektedir

❖ Yol kesilmesi, kimlik kontrolü yapılması bölgede adeta sıradan bir uygulama haline gelmiştir

❖ Kurulan sözde mahkemelerde yargılamalar yapılmakta, cezalar kesilmekte ve uygulanmaktadır

❖ PKK bölgenin sözde savunma gücü olduğunu ve Devletin güvenlik birimlerini bölgeye sokmayacağını iddia etmektedir.

❖ Bölgede yaşayan gençler “askere alınmak” adı altında zorla dağa çıkarılmakta, ailelerden “bedelli askerlik” adı altında haraç toplanmaktadır. 

❖ PKK’nın istediği partiye oy vermeyenler tehdit edilmekte, kimi zaman sokak ortasında öldürülmektedir

❖ Kadınların, çocukların olduğu evler yakılmaktadır

PKK’nın nasıl korkunç bir dünya öngördüğünün en vahim örneklerden biri ise Kobani bahanesiyle yurt çapında 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanmıştır. Yıllar boyunca ölmeyi ve öldürmeyi telkin ettikleri, Marksist Leninist Stalinist eğitim verdikleri gençler cinayetler işlemiş, her yeri yakıp yıkmıştır. Ve geriye dehşet verici bir tablo kalmıştır. Farklı düşünceden gençlerin camdan atılarak, başı taşla ezilerek, üzerinden arabayla geçilerek katledildiği bu kalkışmada 35 ilde anarşi çıkmıştır. 50’ye yakın kişi hayatını kaybetmiştir. 2 emniyet görevlisi şehit olmuştur. 221 sivil, 139 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. 212 okul binası, 67 emniyet binası, 25 kaymakamlık binası, 29 parti binası, çocuk yuvaları, Kızılay kan merkezleri, belediye binalarının aralarında olduğu 780 bina, bütün toplam olarak da 1113 bina yakılmış veya tahrip edilmiştir. Şiddet eylemlerinde özel araçlar, belediye araçları, ambulanslar ve polis araçları yakılmış ve toplamda 1177 araç kullanılamaz hale getirilmiştir.

Görüldüğü gibi PKK Güneydoğu’da insanlarımızın hayatını sürdürmesini neredeyse imkansız hale getirmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, Türk Devleti büyük ve güçlü bir devlettir.

Gücünün temel dayanak noktalarından biri demokrasiye gösterdiği özen, ve merhametidir. PKK gibi bölücü terör yapılarının, Devletimiz’in asaletini yanlış anlayıp, kendilerini büyük görme yanılgısına düşmeleri kimseyi aldatmamalıdır. Devletimiz’in, uygun gördüğü durumda, en fazla 48 saat içinde gereken düzenlemeyi sağlayacağı unutulmamalıdır.

PKK Niçin Savaştan ve Şiddetten Yanadır?

PKK’nın ideolojisi Darwinizm’e dayanır. Darwinizm’in temel mantığı ise şiddettir. Bunun bilinmesi önemlidir, çünkü vahşetin, katliamların, terörün, nefretin, çatışmaların sebebini bu ideoloji oluşturmaktadır.

Darwinistler için insan, hayvanla eş değerdir. Bir Darwinist için hayvan ne kadarlık bir değere sahipse, insana da o kadar değer ve önem verilmelidir. Bir başka deyişle bir Darwinist için insanın “hiçbir önemi ve değeri yoktur”.

İşte Darwin’in bu temel mantığı insanlar ve toplumlar arasında saldırı, isyan ve cinayete zemin hazırlar. Sosyal Darwinistler, doğada var olduğuna inandıkları çatışmanın toplumlar ve halklar arasında da olması gerektiğine, ancak bu şekilde seçilmiş ve ayrıcalıklı türler ve nesiller yetişeceğine inanmışlardır.

20. yüzyılda ortaya çıkan faşist ve komünist diktatörlükler, sosyal Darwinizm’in bu mantığını toplumlara olduğu gibi uygulamışlardır. Faşist ve komünist diktatörlerin her biri, toplum içinde bir eleme sistemi uygularken Darwin’in fikirlerini esas aldıklarını açıkça ifade etmişlerdir. PKK da Darwinizm’in bu fikirlerini esas aldığı için savaş yanlısı bir tutum içindedir.

www.mehdikanakitmaz.com

Devletleri Güçlü ve Güvenilir Kılan, Vatandaşlarının Güvenliğini Sağlamasındaki Kudretidir

Daha önce de belirttiğimiz gibi PKK Marksist Leninist Stalinist bir terör örgütüdür ve ana hedefi bağımsız komünist Kürdistan kurulmasıdır. Tüm komünist terör örgütleri gibi bu hedefine şiddet ve terörle ulaşmayı ön görmektedir. Bugüne kadar kendince “kazanım” olarak nitelediği her şeyi de silah baskısıyla elde etmiştir. Nitekim örgüt yöneticileri ve örgütün uzantıları da bu gerçeği açıkça ifade etmektedir. Her olayda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kendince “savaşla” tehdit eden, şiddet dilini hiçbir zaman bırakmayan PKK, çözüm sürecini de bölgede hakimiyet elde etme imkanı olarak görmüştür. Güneydoğu halkına, kendisinin “bölgedeki tek güç olduğu” iddiasını ispatlamak için silah gücünü kullanmaya devam etmiş ve mafyavari yöntemlerle halkın üzerinde baskı kurmuştur. Devlet memurlarını ve işçileri kaçırmak, şantiye yakmak, yol kapamak, sözde mahkemelerde insanları yargılayıp ceza kesmek, haraca bağlamak adeta sıradan eylemler haline gelmiştir. Yazı boyunca ancak bir kısmına yer verdiğimiz bu örnekler PKK liderine ve mensuplarına affın asla düşünülmemesi gerektiğinin de bir ispatıdır.

Vatandaşlar, devletin kendi güvenliğini sağlayacağından ve bir haksızlıkla karşılaştığında veya şiddete maruz kaldığında kendisini en adil şekilde koruyacağından emin olmalıdır. Vatandaşı tehdit eden, silahla haraç kesen, evlatlarına saldıran, insanları elektrik direğine asarak öldüren bir örgütün mensuplarına gereken hukuki karşılığın verilmesi adalet duygusunu tatmin eder. Bu eylemlerin zanlıları yakalanıp yargı önüne çıkarılmıyorsa, üstüne bir de daha önce benzer şekilde terör eylemi yapanlar serbest bırakılıyorsa vatandaşın Devlet’e olan güveni sarsılır.

Yaklaşık 30 yıl boyunca askerimiz ve polisimiz vatanın bölünmez bütünlüğü ve güvenliği için gözünü kırpmadan canını vermiştir. Şehitlerimiz hem ailelerinin hem vatanımızın gururu ve nurudur. Terör örgütü liderinin ve mensuplarının yakalanıp cezalandırılması şehit aileleri ve milletimiz için bir gönül rahatlığı olmuştur. Her gün şehitlerimizin başında nöbet bekleyen bu ailelere ve milletimize, “evladınızı şehit eden bu kişileri biz affettik” demek hem ahlaka hem vicdana uygun değildir.

Hangi vicdan sahibi insan şehit annelerinin babalarının yüzüne bakarak, “bu katiller artık sokakta dolaşabilir, hatta siyaset yapabilir” diyebilecektir? Bu kişilerin “düz ovada siyaset yapsınlar” mantığıyla devlet yönetimine dahil edilmeleri durumunda, şehit annelerinden ve babalarından alınan vergilerle bu katillerin maaşlarının ödenmesini milletimize kim anlatabilir? Sokakta, çay bahçesinde, kafeteryada Mehmetçiğe, polise kurşun sıkanla yan yana gelmeyi, mesleği cinayet olan insanlarla gençlerimizin aynı mekanlarda bulunmasını hangi akıl ve mantık kabul edebilir? Her şeyin ötesinde cinayet işleyenleri –şehit ailelerine ve milletimize rağmen- affetmeyi düşünenler, cinayetin serbest hale gelmesi anlamına gelecek bu durumu Allah Katında nasıl açıklayacaklardır?

Bu sebeple, teröristlerin affedilmesi diye bir şey asla söz konusu olamaz. 40 bin insanın cinayetini azmettireni affeden bu cinayetlerin hepsine ortak olmuş olur. Böyle bir plan yapan varsa konuyu tüm yönleri ile çok detaylı düşünmeli, Devletin ve milletin onurunu rencide edecek böyle bir plana asla girişilmemelidir. Ancak bu şekilde bölgede uzun yıllardır özlenen güven ve huzur ortamı sağlanabilir.

www.turkislambirligiyolunda.com

PKK Terörü, İttihad-ı İslam ve Mehdiyetin Gölgesi Altında Yok Olmaya Mahkumdur

Komünist sistem dünya çapında güçlü bir ideoloji olabilir. Ancak bu sahte ve batıl ideolojiyi, Hakka olan kuvvetli inanç ile fikren yerle bir etmek çok kolaydır. Çünkü her düşünce sistemi, her felsefe ve her inanç mutlaka Yüce Rabbimiz’in kontrolündedir ve Allah’ın “Ol” emri ile yıkılır gider. Ancak Yüce Allah, ülkemizi bir kan gölüne çevirmek isteyen bu PKK’nın şiddet yanlısı komünist ideolojinin yıkılışına Müslümanları vesile kılmak istemektedir. Bunun için Müslümanlar:

-Allah’a derin imanla bağlanmalı,

-İslam Birliği’ni sağlamalı, İslam dünyasındaki bölünmüşlüğe son vermeli,

-Dünya çapında, Darwinist-materyalist ideolojiyi ortadan kaldıracak anti-Darwinist bilimsel çalışma yapmalı,

-Batıl ideolojilere karşı birlik olup,

-Kuran’ın kendilerine emrettiği sevgi, barış, kardeşlik ve huzur sistemini yerleşik kılmalıdırlar.

Müslümanlar ülkemizde olduğu gibi dünyada da devam eden şiddet ve savaşları Kuran’ın ilim kılıcı ile yok edecek olan değerli zatın, Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru, için hep birlikte dua etmelidirler.

Şu unutulmamalıdır ki, yeryüzündeki karışıklıkların, fitnelerin, belaların en büyük sebebi Müslümanların birlik olmaması ve Kuran ahlakının yaşanmamasıdır. Bu nedenle İslam Birliği ve Mehdiyet dışında PKK’nın savaş ve şiddet cereyanını durduracak bir çözüm yoktur. Kuran’a dayalı bir inanç sistemi olmadığı müddetçe uygulanan her yöntem  mağlup olmaya mahkumdur. 

Müslümanların imanlı, azimli, cesur, Allah’a güvenen, şevkli ve sevgi dolu olmaları ve her zaman için birlik içinde hareket etmeleri sonucunda güç ve kudretin sahibi Allah elbette ki, batılı yerle bir edecek ve İslam ahlakını yeryüzünde yerleşik kılacaktır:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)

 

 

2015-03-10 12:18:17

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top