İran, Türkiye, Ramazan Ayı

İslam dünyası coşkuyla ve şevkle bir mübarek Ramazan-ı Şerifi daha idrak ediyor. Tüm dünyada aynı anda yerine getirilen oruç ibadeti ile Ramazan bütün Müslümanlar arasında dayanışma ve birlik ruhunu canlandıran, maneviyatın en yükseğiyle yaşandığı bir dönem. Her ne kadar güzel gelişmeler yaşansa da, bugünlerde çok ihtiyaç duyulan kardeşlik ruhunun yeniden canlandırılması bakımından da önemli bir vesile.

Hatırlanacağı üzere Sayın Ahmedinejad Türkiye’ye geldiğinde camide Sünni bir imam ile birlikte namazını eda etmişti. Sayın Erdoğan ise “Şiilik, Sünnilik yoktur İslam vardır” beyanlarıyla gündemde yer almıştı. İran ve Türkiye'nin en üst kademesindeki yöneticilerin bu vurguları yapması son derece önemli. Uygulamadaki farklılıkların, İslam’daki kardeşliği ve dayanışmayı engellemeyeceğinin dünyaya gösterilmesi bakımından da son derece gerekli. Nitekim bunun örneklerini yine Türkiye ve İran arasında gördük. Ambargo döneminde Türkiye kardeşi İran’a adeta bir nefes oldu ki bunun gibi vesileler ile sağlanan birliğin kuvvetlenerek devam etmesi için her türlü fırsatın değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, geçtiğimiz aylarda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarında da yine Sayın Erdoğan ve Sayın Ruhani’nin mezhepçilikten doğan ayrılık tehlikesine dikkat çekerek Kuran’a dayalı İslam’ a bağlılığın önemi konusunda vurguları İslam dünyası için son derece samimi ve güzel gelişmeler.

Ramazan ayında İran’da ortamın çok değiştiği bilinir. Dostumuzİran halkı Allah’ın şiarlarına titizlikle bağlıdır. İftar vakti gelince sokaklarda büyük bir coşku yaşanır. Peygamber Efendimiz (sav)’in bir sünneti olarak iftar hurmayla açılır. Ev sofralarında Kur’an vardır. Ramazan ayında camiler diğer aylara göre daha kalabalık olur. Dolayısıyla her yerde maneviyat hakimdir; aynı Türkiye'de olduğu gibi...

İslam dünyasının kurtuluşu, İslam camiası içinde iş birliğinin teşvik edilmesi, ittifakın güçlenmesi ve kardeşliğin ön plana çıkarılması ile mümkün olacaktır. Müslümanların Kuran ana çatısı altında toplanarak, yorum farklılıklarını ayırıcı bir unsur olmaktan çıkarıp, ortak yönleriyle birleştirici olması esastır. Bu güzel ruh, bütün İslam alemine hakim olduğunda Müslümanlar arasında uzaklıklar kalkacak, kopukluk kalmayacak ve İslam Birliği’nin hayata geçirilmesi kolaylaşacaktır. Bu, şu an dünyanın yaşadığı zor günlerin sona ermesi için Allah’ın Müslümanlar üzerine farz kıldığı bir ibadet ve sorumluluktur.

Yüce Allah Kuran’da Al-i İmran Suresi’nin 103. Ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın.”

Müslümanların birbirlerinden ayrı olmaları Kuran’a uygun değildir. İran ve Türkiye'nin arasındaki muhabbetin ve dayanışmanın artması tüm İslam dünyasına da örnek olacaktır.

Ramazan’da İslam aleminin Birliği için Cenab-ı Allah’a hep beraber dua edelim. Unutmayalım ki her yerde çözüm İttihad-ı İslam’dır. Etiyopya’da, Somali’de, Irak’ta, Afganistan’da, Yemen’de, Suriye’de, Çad’da her yerde bir ıztırap, bir acı var. Müslümanlar böylesi sıkıntı içindeyken İttihad-ı İslam’ın Müslümanların dilinden düşmemesi lazım. Ramazan’ı da bir vesile bilip camilerde, hutbelerde tüm Müslümanlar bu konuda birlikte dua etmelidirler ki bu güzellik duyulsun, herkesin dilinde olsun.

Ramazan’ın kişisel maneviyatımıza kattığı büyük ilerleme ve zenginliğin İslam dünyasında da yaşanması için gayret edelim. İran ve Türkiye’nin ivedilikle dost ve müttefik olmasını sağlayalım ki tüm İslam camiası bu birlikteliği bir örnek olarak addetsin ve ittifaka doğru ilerlesin.

Bunun için iki ülkenin önde gelenleri birbirlerinin güzel yönlerini ön plana çıkartan, birbirlerini destekleyen de sözler söylemeli. Ülke liderlerinin her fırsatta ve sıklıkla karşılıklı ziyaretleri ve sosyal, kültürel, eğitime dayalı bir çok konuda imzalayacakları işbirliği anlaşmaları da derece önemlidir. Sosyal ve siyasi sorunlarda birlikte hareket ederek, yapıcı çözümler getirmeli ve dayanışma içinde olmalılar. Bu tutum iki ülkeyi güçlendirdiği gibi, diğer Müslüman ülkelerin de güçlenmesine vesile olur. Ramazan ayını da bu sonuçlara ulaştıracak sebeplerden biri olarak görelim ve iyi değerlendirelim.

Bütün bu çabalar Müslümanların duası olarak önemli kuşkusuz. Ancak asıl İslam aleminin birliği ve dayanışmasına vesile olacak kişi Hz. Mehdi’dir. İslam dünyasının üzerindeki kara bulutları dağıtacak vesile de Mehdi (as)’dır. Allah’ın, elçisi Hz. Muhammed Efendimiz (sav) kanalıyla bize müjdelediği, Hz. Ali Efendimizin (r.a) ismini dahi bildiği Hz. Mehdi...

Hz. Mehdi, hem İran hem de Türkiye için önemli ve kutlu bir şahıstır. Bu ortak yönümüz her zaman kol kola hareket etmemiz için tek başına yeterlidir. Siyasi konjonktür, mezhep farklılıkları veya bölgesel gerçeklik gibi nedenler bu gerçeğin önüne geçemez. Rabbimiz yakın bir vakitte şahit olacağımız güzel günleri müjdelemektedir. Bu müjdenin İslam camiasında yaygınlaşması, güzel bir umut ışığı verilmesi şarttır. Dünyada bundan sorumlu olan kardeş ülkeler ise elbette ki Türkiye ve İran’dır.

Adnan Oktar'ın Tehran Times'da yayınlanan makalesi

2016-06-11 23:05:26

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top