Türkiye'nin seçimi

Türkiye 24 Haziranda sandık başına giderek hem Cumhurbaşkanını hem de yasama görevini yerine getirecek parlamenterleri seçti. Bu seçim ile Türkiye artık cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetilecek. Başbakanlık makamı olmayacak; yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olacak. Yeni sistemde yasama ile yürütme daha kesin bir biçimde ayrılacak; hükümet icraat yapacak, meclis kanun yapacak ve hükümeti denetleyecek. Cumhurbaşkanın görevini iyi icra edebilmesi için parlamento ile uyumlu çalışması gerekecek.

Cumhurbaşkanı en fazla 2 dönem görev yapabilecek. Cumhurbaşkanının oluşturduğu kabinedeki bakanlar ise parlamenterler olmayacak. Yeni sistemde parlamentonun kararı ile cumhurbaşkanın yargılanması mümkün olacak.

Yeni sistem, istikrarlı kesintisiz 5 yıl süren bir yönetimin sağlanması, disiplin mahkemeleri haricinde askeri yargının kaldırılması, halkın temsil gücünün arttırılması, uzlaşma kültürünün gelişmesi gibi beklentileri karşılanması amacıyla tasarlandı.

Seçimi AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı kazandı. Sayın Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmak için aldığı %52 oyun en az % 10’u MHP tabanından geldi. Bu durum, yetkileri genişlese de, Cumhurbaşkanına yönelik "tek adamlık" iddiasının geçerliliğinin kalmadığını gösteriyor. Çünkü AK Parti, bu aşamadan sonra politikalarında MHP’nin de olurunu almak durumunda kalacak. Bu durum MHP’yi parlamentoda önemli bir konuma getirmiş durumda.

AK Parti MHP birlikteliği, terör örgütü PKK’ya karşı mücadeleyi güçlendirmesi ve çeşitli terör örgütlerine ve Türkiye'ye yönelik bazı sinsi projelere yönelik güçlü bir politikanın hayata geçirilmesi anlamına geliyor. Bu birliktelik özellikle Ortadoğu'nun küçük parçalara ayrılarak tümüyle sömürülen toprak parçalarından ibaret kalması anlamına gelecek olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin uygulamaya geçirilmesini önleyecektir. Bilindiği gibi Irak ve Suriye'de uygulanan ve Ortadoğu halklarını gitgide parçalayan politika resmi olarak yürürlüğe sokulmuş durumdadır. 2013 yılında New York Times'da yayınlanan yeni Ortadoğu haritası 5 ülkenin bölünerek 14 devlet haline geleceğini göstermiştir. Bu, daha önce defalarca çizilen ve yürürlüğe konan sayısız parçalanmış Ortadoğu haritalarından biridir. Hedefte, istikrarsız, paramparça ve halkları bölünmüş Ortadoğu meydana getirmek, korku, şiddet, silah ve isyanlarla halk üzerinde korku yaymak ve Ortadoğu'nun tüm ülkelerini yeni birer Suriye haline getirerek Ortadoğu'ya el koymak vardır. Bunun için öncelikle bölgenin kilit ve güçlü ülkelerinin bölgenin sağlam dayanağı olmaktan çıkarılması hedeflenmektedir. Bu ülkelerin başında ise Türkiye vardır.

İşte bu nedenle Büyük Ortadoğu Projesinin mimarları, öncelikle Türkiye'nin güçsüz ve bağımlı hale gelebilmesi hedefine odaklanmışlardır. Bunun için Gezi Protestoları gibi isyanlar veya 15 Temmuz darbe girişimi gibi hainlikler devreye sokulmuştur. Bunlar başarısız olunca kredi derecelendirme kuruluşları hemen devreye girmiş, dolar artışını bahane ederek Türkiye'yi "yatırım yapılamaz" konuma getirmeye çalışmıştır. Plana göre bu şekilde ekonomi batmış gibi gösterilecek ve seçimler, Ak Parti'nin yenilgisiyle sonuçlanacaktır.

İşte bu planlar sürerken Türkiye'nin güçlü iktidarının devam etmesi, sandıklardan parçalanmış bir Ortadoğu hayal edenlerin bekledikleri sonucun çıkmaması çok önemliydi. Türk halkı, 24 Haziran günü, bu projeleri yürütenlere cevabı vermiştir. Türkiye'deki güçlü iktidar, Ortadoğu üzerinde hak iddia edenlerin bir geçiş yolu bulamayacaklarını kendilerine göstermiştir. Bu aşamada Türkiye'nin Rusya ve Çin ittifakları, doğuda geniş ittifaklar kurması, bu gücü perçinlemektedir. Bu güçten rahatsız olan, çeşitli ülkelerdeki renkli devrimlerin mimarı George Soros, Türkiye'nin istikrarını ve kurduğu bu ittifakları bir "tehdit" olarak görmekte ve BM  ve AB'yi buna karşı "göreve" çağırmaktadır. Hatırlanacağı gibi Soros'un ismi, illegal renkli devrimlerle "hükümetleri devirmektir".

Türkiye'de bu proje zaten 15 Temmuz'da başarılamamıştır. Bundan sonra ise Türkiye'nin, hatta tüm Ortadoğu'nun eli daha güçlüdür. Şu anda Türkiye'de iktidar olmuş olan Cumhur İttifakı, Türkiye'ye yönelik tehlikeleri iyi bilen ve bu tehlikeler ışığında şekil almış bir ittifaktır. Hatırlanacağı gibi, bu ittifakın ilk olarak şekillenmesine vesile olan 15 Temmuz darbe girişimiydi. İki parti, bir araya gelerek bu tip tehlikeleri birlikte bertaraf edeceklerinin mesajını vermişlerdir.

AK Parti ile MHP birlikteliği bundan sonra da önemli kazançlara vesile olacaktır. Türkiye'de gençler içinde MHP, büyük bir oy potansiyeline sahiptir. Özellikle PKK’dan gelen büyük tehdidin ortadan kaldırılması durumunda halkın hem MHP’ye hem de AK Parti’ye olan güveni daha da artacaktır.

Seçim sonuçlarının elbette başka gösterdiği önemli uyarılar da var.  Sonuçlara bakıldığında AK Parti’nin Türkiye’nin sahil bölgelerinde ve kuzey batıda  aradığı büyük desteği hala bulamadığı göze çarpıyor. Bunun için Ak Parti’nin bu bölgelerden kendine yönelen şiddetli muhalefetin nedenleri iyi analiz edilmesi, buradaki vatandaşların kaygılarının ve tedirginliklerinin kaynağını tespit etmesi büyük önem taşımaktadır. Sahil kesimlerindeki halk, özgürlüklerinin kısıtlanacağı kaygısını hala taşımakta, kalite konusunda endişeler yaşamaktadır. Hükümet için belki de üzerine gidilmesi ve önemle telafi edilmesi gereken ilk konu bu olmalıdır.

AK Parti, oldukça başarılı kalkınma projeleri gerçekleştirmiş, Türkiye'yi 15 yıl içinde gerçek anlamda büyük gelişmelerle buluşturmuştur. Bu atılımlara sanat, estetik ve kaliteye önem veren politikaların eşlik etmesi güzel olacak, halkın duyduğu ihtiyacı karşılayacaktır.

Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın elde ettiği zaferin hemen ardından sarf ettiği şu sözler oldukça önemlidir: "Bu ülkede hiç kimsenin kökeninden, inancından, kıyafetinden, hayat biçiminden veya başka herhangi bir farklılığından dolayı horlanmasına, haklarının kısıtlanmasına, özgürlük alanının daraltılmasına asla izin vermeyeceğiz." Bu vaadin hayata geçmesi, Türkiye'de önemli değişimlerin önünü açacaktır.

Unutulmamalıdır ki; sağlıklı bir ülke, iktidarın güçlü olduğu ve kadınlar ve gençlerin alabildiğince özgür bir şekilde toplum içindeki yerlerini aldıklarında mümkün olabilir. Bunun için, özellikle bağnazlığın en büyük mağdurlarından olan kadınlara layık oldukları değerin verilmesi, onların hak ve özgürlüklerinin korunması, sosyal yaşamda ve siyasette tüm toplum ile eşit konuma getirilmeleri hayati önem taşımaktadır. Yeni dönemin bu güzel değişimleri getirmesi ve Türkiye ve Ortadoğu için hayırlı olması dileğiyle.

Adnan Oktar'ın The Jakarta Post'ta (Endonezya) yayınlanan makalesi:

http://www.thejakartapost.com/news/2018/07/04/turkey-s-choice-strong-country-leadership.html

2018-07-04 15:48:15

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top