HARUN-YAHYA.COMhttp://harun-yahya.comharun-yahya.com - Adnan Oktar'dan günlük yorumlar - Son EklenenlertrCopyright (C) 1994 harun-yahya.com 1HARUN-YAHYA.COMhttp://harun-yahya.comhttp://harunyahya.com/assets/images/hy_muhur.png11666“Obama’nın Çağrıda Bulunduğu İslam Alimleri Çözümün Ne Olduğunu da Söylemeli” “Obama İslam dini hakkında şöyle bir açıklama yaptı: ‘Dünyanın en büyük dinlerinden biri ölümcül bir akımla karşı karşıya. Müslüman toplumların IŞİD gibi akımlarla mücadelesi çok önemli. Mezhepler arası çatışmaya son vermeliyiz. Hristiyanlık tarihinde yüzyıllarca oldu mezhep çatışması. Dini ve siyasi liderler bu çatışmayı reddetmeli. Dışarıdan müdahale hiç bir şeyi düzeltmez bunu Müslüman toplumların yapması gerekiyor.’ dedi.”

Adnan Oktar:Obama şimdi bakın çok hayati bir noktaya değinmiş;dini ve siyasi liderler’. Güzel bir çizgiye doğru yaklaşmış, ama o çizgide durmuş.

Ben Obama’ya çok kapsamlı bir mektup gönderdim. Şimdi daha detaylı bir mektup daha hazırlıyorum. -Samimi olanları tenzih ederim- Dini liderler; bazı dini liderler toplantı yapıp sonra o uyuyorlar. Yani büyük bir kısmı uyuyor. Ve onları ilgilendirmiyor. Parayı kim verirse o tarafa dönüyorlar. Yani Obama’nın bahsettiği anlamda dini bir lider bulmak çok zor.

Bir kısmı korkak; toplanıyorlar ‘IŞİD bir terör örgütüdür’ diyor. IŞİD tarafında olsa, aynı adamları orada toplasan, IŞİD'in bulunduğu bölgede bunlara sorsan, ‘IŞİD'in hak bir cereyan olduğunu; mücahit topluluğu olduğunu; yaptıklarının helal olduğunu’ söylerler. Nereye götürürsen oranın rengini alıyorlar, bukalemun gibi. Hepsi değil, ama bir kısmı böyle.

Dolayısıyla Obama'nın yapacağı, İslam alimlerini bulup onları bir araya getirmek değil. Çünkü zaten onları sürekli bir araya getiriyorlar ve hiçbir şey çıkmıyor bundan. Asıl bulması gereken kişiyi ve asıl bulması gereken kişileri bulsun Amerika. CIA'nın, FBI'ın imkanı var. Onlara gerek yok kendi basiretleri, ferasetleri, akılları var. Kendi vicdanları var, akıllarını çalıştırıp bulsunlar. Kim kurtaracaksa Allah onlara ilham eder.

Alim kurtaracak olsa, yüzyıldan beri niye beklesin, yüzyıl geçti, yüzyıldan beri Müslümanlar sürünüyor. Yüzbinlerce alim var, büyük bölümü Müslümanları uyutmanın ve kendi keyiflerinin, kendi çıkarlarının peşinde. Kendi rahat ediyorsa tamam. Zaten alim olmayı meslek gibi görüyor. Karısına çocuğuna bakacak bir para kazanabiliyorsa o onun için yeterli oluyor. Ondan gerisi onun için önemli olmuyor.

Rüzgara göre şekil alıyorlar, rüzgar gülü gibiler. Oradaki bu acı durumu Obama'nın ve Amerikan yönetiminin ve Putin'in de görmesi gerekiyor. Felaketi sonuna kadar beklememeleri gerekiyor. Ama tabii daha teknik, daha detaylı bir mektup hazırlamamızda fayda var.”

---

Farklı ülkelerden 126 İslam aliminin imzasıyla, IŞİD lideri Bağdadi'ye hitaben şöyle bir bildiri yayınlandı: "İslam'da suçsuz insanı öldürmek, elçileri ve dolayısıyla gazetecileri öldürmek, küfrünü açıkça ortaya koymayanları kafir saymak, Hristiyanlara veya Ehl-i Kitab’a kötü davranmak, insanları Müslüman olmaya zorlamak, kadınların ve çocukların haklarını ellerinden almak caiz olmadığı gibi İslam ümmetinin ittifakı olmadan hilafet ilan etmek de caiz değildir." 

Adnan Oktar: Şimdi bu alimleri alın, IŞİD'in bulunduğu bölgeye bırakın. Beraber bir yemek yesinler, otursunlar, sonra bunlardan fetva isteyin, bu fetvanın tam tersi fetva verirler. Tam tersine, hepsine ‘Caizdir, gerekiyordur’ diyerek, hatta bir de hadislerle detaylı olarak açıklama getirirler. Hepsine fetva verebilirler. Duruma göre şekil alıyorlar.

Şimdi onları da hükümetler bunu zorlamıştır, bunların kendi aklına gelen bir şey değildir. Yani siyasiler bunları zorlamıştır. Tarih boyunca böyledir. Şeyhülislamları da mesela padişah çağırıyor bazı vakalarda tam kendi istediği gibi fetva alıyor. Bunlar arasında bazılarında da aynı böyle korkuya dayalı fetva verme ruhu var.

Peki tamam IŞİD kötü yanlış, halife de değil. Peki Müslümanların başına bir lider gerekiyor mu? Cevap yok. Mehdi gelecek mi? Cevap yok. İttihad-ı İslam gerekiyor mu? Cevap yok. Bak onlara cevap vermemişler. Yani o öyle olmaz, böyle olur demiyor. Sadece bu öyle olmaz diyor, nasıl olur peki? Onu bilemem diyor. O zaman Allah kurtuluş vermez işte.

Kardeşim de, öyle lider seçilmez böyle seçilir de, öyle Mehdi çıkmaz böyle çıkar de. Şu anki çıkan Bağdadi’nin Mehdi olduğuna inanıyor oradaki IŞİD militanları. Hepsi Mehdi olduğuna inanıyor. Mehdi'nin alameti o değildir, budur de.  Demiyor. Ondan sonra da bunlara İslam alimi diyorlar. İslam alimi doğruyu anlatır.

Bak ‘Emri bil maruf Nehy anil münker’ vardır. ‘Münkeri nehyetti’, tamam doğru güzel. ‘Emri bil maruf’ yap, maruf olanı söyle, doğru olanı söyle. Doğru olan nerede? Doğru olanı söylemiyor. Bir insan bir şeyin yanlışını söyledi mi doğrusunu nasıl söylemez? Yanlış zaten doğruyu söylemek için söylenir. Yanlışı söylüyorsun doğruyu söylemiyorsun. Belli ki yönlendirilmişsin.

Sadece İŞİD kötüdür, seçtikleri halife geçerli değildir diyor o kadar. Müslümanların kurtuluşuna vesile olacak bir lider nasıl seçilir onu da söylesene. Mehdi çıkacak mı söylesene, alametleri nedir söylesene. Çıt yok. İslam alimiysen doğruyu da söylemen lazım.

Risale-i Nur'da Bediuzzaman ‘en büyük mesele budur diyor Ahir Zaman’da’. İslam alimlerini korkutuyorlar diyor Ahir Zaman’da. ‘Havf damarlarıyla’ yani korkuyla hareket ediyorlar diyor bazı alimler için. (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

 

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194179/“obamanin-cagrida-bulundugu-islam-alimlerihttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194179/“obamanin-cagrida-bulundugu-islam-alimleriSat, 22 Nov 2014 14:27:04 +0200
“Papa'nın PKK'ya karşı hiçbir demecini duymadım. Papa'dan PKK'ya karşı demeç vermesini isteyelim” PKK, direk İslam'a saldırıyor, Allah'sız Kitapsız bunlar, Allah'a, dine, İslam'a saldırıyorlar. Hıristiyan dünyası PKK'ya karşı bir adım atmıyor; susuyorlar. Papa'nın ben hiçbir demecini duymadım PKK'ya karşı. Papa'dan PKK'ya karşı demeç isteyelim, Hristiyan alemine demeç vermesini isteyelim.

 

Hıristiyan alemine PKK’nın kahpeliğini, kalleşliğini anlatan, tüm Avrupa'yı, Amerika’yı, bütün dünyayı bu konuda aydınlatacak bir mektup hazırlayalım.

PKK’nın kahpeliği, kalleşliği, alçaklığı bilinmiyor. Türkiye de susunca, hükümet de susunca, adamlar kendilerini çiçek, çocuk gibi tanıtmaya başladılar. Gece gündüz Hıristiyan alemine bunların kahpeliği, kalleşliği anlatılmalı. PKK'yı anlatan mektup hazırlayalım.  İngilizce, Fransızca, Almanca bütün Avrupa'yı, bütün Amerika’yı, bütün dünyayı aydınlatan bilgi verelim. Hükümet bunu yapamıyor şu an pozisyonu itibariyle, yani sivil toplum kuruluşlarının işi bu. Avrupa'ya millet olarak PKK'nın bu alçaklıklarını, ahlaksızlıklarını haykıralım. Susuyorlar yoksa. (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194156/“papanin-pkkya-karsi-hicbir-demecinihttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194156/“papanin-pkkya-karsi-hicbir-demeciniSat, 22 Nov 2014 10:17:46 +0200
"Dünya Kamuoyunu PKK’nın Sinsi Oyunlarına Karşı Uyarmak Gerekiyor" Dünya kamuoyunu bu pisliklere karşı uyarmak lazım. Bunların öyle bir şirret propaganda metotları var. Pislik oldukları halde, kendilerini normal bir insanmış gibi göstermeye çalışıyorlar bütün Avrupa'da. Bunların pislik olduğunu bütün dünyaya tanıtmak lazım. Israrla anlatmak lazım. Bazı Avrupalılar da buna inanıyorlar. Bazı komünist Avrupalıların da işine geliyor, anlamazdan gelip bunların pisliğini örtmeye kalkıyorlar. Buna çok dikkatli olmak lazım.

Daha hala İŞİD muhabbeti yapıyorlar. Adam Türkiye'yi böleceğim diyor, Türk devletine meydan okuyor. Ve aslanlarımızı gece gündüz şehit ediyor. Siz onlara ağır silah verin diyor bunlar da. Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? PKK'ya ağır silah verin diyerek alay ediyorlar. Üsluba bak. çok kızdırıcı bunların üslubu.

Bu yetmiyormuş yani, on binlerce aslanımızı şehit ettiler, her yer şehit cenazesiyle, şehit mezarıyla dolu. Anneler gece gündüz canlarım benim ellerinde su kapları, akşama kadar o aslanlarımızın şehitlerimizin mezarları başında, oradaki çiçekleri suluyor, ona bakıyor, siliyor mermerini.

Avrupa derin devletlerinin bundan haberi yok oturmuş İŞİD muhabbeti yapıyorlar. Git kendin hallet. Bizim derdimiz PKK, bizim başka bir konumuz yok. Akla bak; “Biz askeri operasyon yapmayız, siz yapın. Biz havadan bombalarız, bombanın da parasını rica ediyorum” diyor. Bak bombanın da parasını istiyor. “Ben öldüreceğim” diyor havadan, gidiyor Irak'lı anneleri öldürüyor, hanımları öldürüyor, Suriye'deki hanımları, anneleri, çocukları öldürüyor havadan. “Bir bombaladık ki, yerle bir ettik” diyor. Bütün binaları yeni tesisleri petrol tesislerini yerle bir ediyor. Irak'ın, Suriye'nin milli servetini yerle bir ediyorlar, üstüne de para veriyor İslam ülkeleri. “Helal olsun, çok iyi yaptın, eline  sağlık” diyorlar. Anneleri kız kardeşleri öldürüyorlar, “Helal olsun” diyorlar.

Garip bir mantıkları var. Türkiye’de askeri müdahale yapsın İŞİD'e diyorlar. Türkiye'nin hedefi PKK'dır. En büyük tehlike de PKK'dır. (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194154/dunya-kamuoyunu-pkknin-sinsi-oyunlarinahttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194154/dunya-kamuoyunu-pkknin-sinsi-oyunlarinaSat, 22 Nov 2014 10:02:15 +0200
"Sivil Toplum Kuruluşları, PKK ile Mücadelede Türk Devleti’ne Destek Olsunlar" Türk devleti daima PKK'ya dikkat çeksin. Hükümet yapamıyor olabilir sivil toplum kuruluşları, basın, herkes bütün dünyayı PKK'ya karşı ayaklandırsın, ne gerekiyorsa yapsınlar. Hükümet bunu şu an pozisyonu itibariyle o kadar yapamıyor, PKK'nın aleyhine konuşamıyor olabilir. Bu süreç olaylarından dolayı. Ama halk, millet rahat rahat konuşabilir, basın konuşabilir.

Tehlikeyi örtbas eden bir üslup olmaz. Varsa yoksa İŞİD aşağı İŞİD yukarı, kardeşim İŞİD ile bizim ne işimiz var, İŞİD ne zaman Türkiye için tehlike oldu. En büyük tehlike PKK'dır. Direk Türk devletini yıkmak ve bölmek istiyor PKK . İŞİD'in öyle bir derdi var mı? Öyle bir girişimi olmuş mu? (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194153/sivil-toplum-kuruluslari-pkk-ilehttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194153/sivil-toplum-kuruluslari-pkk-ileSat, 22 Nov 2014 08:44:18 +0200
"Uluslararası Bir Koalisyon Oluşturulsun; PKK Tamamen Kazınacak Şekilde Bir Faaliyet Yapılsın" Önce PKK'ya tedbir alalım, sonra IŞİD. On binlerce askerimizi polisimizi şehit etti. Şimdi bu kahpeler, bu yok hükmünde mi? IŞİD daha bir tane polisimizi, askerimizi bile şehit etmiş değil. IŞİD ile bizim işimiz yok, bizim düşmanımız karşıtımız PKK'dır ve muntazam eylem yapıp Türk devletini sürekli tehdit eden örgüt de PKK'dır. Uluslararası bütün güçleri harekete geçirelim. Uluslararası bir koalisyon meydana gelsin, PKK tamamen kazınacak şekilde  yoğun bir faaliyet yapılsın.

IŞİD için hazırlanan uluslararası güç öncelikle PKK'ya yönlendirilsin. PKK'nın bütün ikmal yerleri, her yer durdurulsun, ablukaya alınsın, gerekirse ekonomik abluka her yönde genişletilebilir. Kan dökülsün demiyorum, şiddet olsun demiyorum ama uluslararası bir koalisyonla PKK'ya rahatça diz çöktürülür. Güçlü bir askeri ablukayla PKK tamamen felç edilir.

PKK'yı felç etmeden, ‘PKK dursun, IŞİD ortadan kalksın’ derlerse burada Türk milletine bir oyun var demektir.

PKK'nın niye durması gerekiyor? Yani ortadan kalkacaksa IŞİD ile beraber PKK'nın da ortadan kalkması gerekiyor. PKK dursun diyorlarsa bunda bir sakatlık var.

Bizim muhatabımız İŞİD değil, PKK'dır. İŞİD'i biz fikren yeneriz, PKK'ya karşı da tavır alan bir örgüt bu. Türk devleti öncelikle PKK'yı bitirecek, uluslararası koalisyon öncelikle PKK'yı bitirecek.  Sonra İŞİD. (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194151/uluslararasi-bir-koalisyon-olusturulsun;-pkkhttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/194151/uluslararasi-bir-koalisyon-olusturulsun;-pkkSat, 22 Nov 2014 08:34:14 +0200
“Şehit Yakınlarına ve Gazilerimize Yönelik Yeni Kanun Düzenlemeleri Yapılsın” “Adnan Bey, sizin hatırlatmalarınızdan sonra halkımızın ve esnafımızın bir kısmı, şehit ailelerine yardım konusunda çok duyarlı davranışlarda bulunmaya başladılar.”

 

“Devletimiz, Gazilerimize ve Şehitlerimizin yakınlarına yardım ulaştırılabilmesi için bir Vakıf oluştursun”

Adnan Oktar: “Çok güzel. Bir de Devlet bize bir vakıf göstersin; bu vakıf şehit ailelerine ve gazilere yardım etsin. Vatandaş yardımlarını bu vakfa versin. Yiyecek, giyecek, para ne varsa oluk oluk akıtalım şehitlerin ailelerine, gazilere, annelere. Bu vakfın arabaları olsun, sık sık aileleri ziyarete gitsin. Gençler alıp arabaları, o evlerde onların hizmetine sunsunlar. “Anne bir emrin var mı? Bir isteğin var mı? Baba bir emrin var mı? Bir isteğin var mı?” diye gençler her yerde, her mahallede onlara sahip çıksınlar. Bu, nezaketin, efendiliğin gereğidir. Bak senin için, vatanımız için, milletimiz için, dinin için, imanın için, namusun için o insan canını vermiş. Bak can azizdir, o canını vermiş. Sen de canını vakfet o ailelere. Bak o canını vermiş senin için, sen diri kalmışsın, hay haldesin, canlısın. Sen de kendini vakfet onlara, onları koru kolla, günün bir vaktini onlara ayır. Bu bir güzelliktir, berekettir.

Ne güzel mesela Berber düşünüyor; “Nasıl katkım olabilir? Şehit veya gazi yakını gelirse, onu ücretsiz alırım” diyor. Taksi şoförü “Ne yapabilirim?” diyor, “Gideceği yere bedava götürürüm” diyor. Çok şahane bir şey bu. Böyle bir ahlak çok ferahlık verir herkese.

 

“Gazi kardeşimizin protez ayağı konusunda yapılan yanlışın tekrarlanmaması için yeni kanun düzenlemeleri yapılmalı”

Mesela şu kardeşimizin protez ayağı için, devletin o kişiden para istemiş olması çok rahatsız edici bir şey ve çok ayıp. Ve bu özür dilemekle de hallolacak bir şey değil. Pardon demekle olmaz. Bir kere ortada böyle bir sistem var demek ki. Bu sistemi ortadan kaldırın kardeşim. Nerede görülmüş böyle bir şey? Gazi varsa hastaneye kaldırırsın, en iyi şartlarda tedavi edersin, her şeyini sağlarsın, maaşa bağlarsın, güzel bir hayat imkanı sağlarsın ona. O senin rahatın için, vatanın milletin selameti için, bu millet esir olmasın diye, arslan gibi delikanlı ayağını veriyor, akşama kadar evde oturuyor. Sen sokakta geziyorsun, bu çocuk evde oturuyor akşama kadar. Bir de üstüne üstlük para istiyorsun sen bu çocuktan. Dehşet verici bir şey bu. İnanılır gibi değil.”

“Adnan Bey bu protezlerin ücreti 132.000 TL. Bunun 50.000 TL’sini Gazi’nin kendisinin ödemesi gerekiyor, SSK sadece geri kalanını ödüyor.”

Adnan Oktar: “İnanılır gibi değil. Olacak şey mi bu? Nasıl ödetirsin bunu Gazi’ye? Adamın ayağını alıyorsun, senin için, Allah için ayağını veriyor; sen geziniyorsun, sekiyorsun, koşuyorsun, o koşamıyor, evde oturuyor. Bir de üstüne sen adamdan para alıyorsun. Bu çok utanç verici bir şey. Bu kanunlarda bir değişiklik yapılsın. Hem Başbakana, hem de Tayyip Hocam’a bu düzenlemelerin hemen yapılması için bir mektup yazalım.

Bu acıyı niye yaşatıyorlar bize? Bir de bunun üstüne Banka eve haciz yolluyor, inanılır gibi değil. Bu Banka’nın bin bir türlü geliri var. “Hem çok ayıp hem de günah; biz bu çocuktan para alamayız” demen lazım senin. Sessizce halletmen lazım konuyu. Çocuğun yakasına niye yapışıyorsunuz kardeşim?

Ayrıca böyle bir protezi ücretsiz vermen lütuf da değil, mecbursun zaten. Senin ayağın gitmemiş, onun ayağı gitmiş. O fedakarlık yapmış. Sen bir kere zaten mecbursun onun ihtiyacını karşılamaya. Ve bu bir lütuf da değil yani. O çocuk sana bunun için teşekkür etmek durumunda da değil. Sen ona teşekkür edeceksin yardımını kabul ettiği için. Üstüne üstlük, sen ona bakmakla da mükellefsin.

 

“Gazilerimiz’in kendilerine yapılan yakışıksız tavırlara karşı tazminat hakkı olsun”

Bir de bu tip vakalarda Gazilerimiz’in tazminat hakkı da olsun. Böyle çirkin, yakışıksız tavırlarda bulunulduğunda, Devlet tazminat ödesin onlara. Mesela bu gencimize Devlet tazminat ödesin. Bu, milletin kalbinde de ferahlık meydana getirir. Yarın her yere dilekçe verelim bu konuda. Bir de peşini bırakmayalım bu konunun.” (Adnan Oktar, 24 Ekim 2014, A9 TV)

 

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/192853/“sehit-yakinlarina-ve-gazilerimize-yonelikhttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/192853/“sehit-yakinlarina-ve-gazilerimize-yonelikSat, 25 Oct 2014 16:39:47 +0300
"Suriye Sınırında 60 Kilometrelik ‘Uçuşa Yasak Güvenli-Tampon Bölge’ İlan Edilmeli" "Türkiye Cumhuriyeti, İŞİD saldırıları üzerine Suriye'den gelen sayıları 45 bini bulan Suriye'li mülteciye bir gece içerisinde sınırlarını açarak içeri aldı. Bazı kaynaklarda da bu sayının 60 bin olduğu söyleniyor."

ADNAN OKTAR: “MaşaAllah, Allah sayılarını da artırsın, Allah onları bereketiyle gönderiyor. Ama bölgenin bir dizayn edilmesi gerekiyor, böyle olmaz. Bölgeye bir şekil şemail verilmesi gerekiyor. Ben ta en başında söyledim; “güvenlikli bir bölge" oluşturulması gerekiyor. Suriye'ye karşı bu kadar nezaketli kibar davranmaya gerek yok. Suriye sınırından girilerek, yaklaşık elli-altmış kilometrelik toprak parçası ayırılıp güvenli bölge olarak ilan edilmeli. Bu bölge hava uçuşuna yasaklanacak, yapılacak olan bu. Karmaşık bir şey yok. İlhak yok burada, Suriye'nin topraklarını ele geçirmek anlamında değil bu. Biz güvenli bölge oluşturacağız, o kadar.

Suriye; “Güvenlikli bölge oluşturtmam arkadaş” dese de, Birleşmiş Milletler'in bunu yok sayarak güvenli bölge fikrini uygulamaya koyması gerekiyor. Öyle bir şey olmaz. Burada hat çekmek lazım. “Uçuş yasak” diyeceksin, en başından söyledik. “Şu enlem, şu boylam, buradan geçmeyeceksin arkadaş” dersen geçmez adam. “Asker geçişi de yok” diyeceksin, dikenli tel çekeceksin yani yabancı ülke hükmüne getireceksin, geçici olarak. Bu kadar. O mazlumları da oraya iskan edeceksin. Çadır falan ne gerekiyorsa bu alanda sağlayacaksın, bu kadar basit.”

 “Türkiye'nin 30 kilometrelik güvenli hat oluşturulması teklifine, ABD de sıcak bakıyor.”

ADNAN OKTAR: “Otuz kilometre kare hiçbir işe yaramaz. En az otuz kilometre çapında olması lazım, sınır çapının. Altmış kilometre iyi bence. Hatta bunun içindeki on kilometrelik alan da aşılmaz güvenlikli bölge olarak ilan edilmeli. Böylece çift sınır çekilmiş olacak on kilometrelik. Elli kilometrelik kısmı da kullanıma açılır. Çünkü bazen psikopatlık yapıp aşabiliyorlar sınırı. O on kilometrelik alanda yakalanırlar. Uçuşa yasaklamak lazım. Uzatmaya da gerek yok, böyle mülteci kamplarına yerleştirmekle baş olmaz. Hemen yapmak lazım.

Biz bunu en başında söyledik ama o zaman uygulamadılar. Daha yeni kabul ediyorlar sözümü.”

“Siz Suriye'deki olayların başladığı ilk yılda “bu çok uzun sürer” demiştiniz. “Öyle zannettikleri gibi birkaç ayda bitmez” demiştiniz. Aynen dediğiniz gibi oldu. O zaman hiç tahmin etmediler bu kadar uzun süreceğini.”

ADNAN OKTAR: “Hakikaten öyle. Başlangıçta Başbakanımız – zamanın Dışişleri Bakanı- Sayın Davutoğlu olayların birkaç ayda biteceğini söylüyordu. Ben ise “bitmez” dedim. “Yıllarca sürer” dedim. Aynen söylediğim gibi de oldu.” (Adnan Oktar, 20 Eylül 2014, A9 TV) 

 

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/191533/suriye-sinirinda-60-kilometrelik-‘ucusahttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/191533/suriye-sinirinda-60-kilometrelik-‘ucusaSat, 27 Sep 2014 03:39:40 +0300
“Arakan’daki Zulmü Tüm Dünyaya Duyuralım” Myanmar’da geçtiğimiz günlerde Rohingya halkına yönelik olarak yeniden başlayan saldırılar nedeniyle yardım çağrısında bulunan yabancı aktivistlerin sesine Adnan Oktar bir kez daha kulak verdi.

Adnan Oktar’ın Twitter üzerinden başlattığı Türkçe ve İngilizce farklı farklı etiketlere Üç gün boyunca binlerce tweet yazıldı. #ArakandaSaldırılaraSon ve #StopAttacksInRohingya #MyanmardaVahşetDursun #EndViolenceInMyanmar ve #ArakanıKurtaralım #SaveRohingya etiketlerine yazılan; ülkemizdeki ve yurt dışındaki tüm yetkilileri, yardım kuruluşlarını ve barış aktivistlerini harekete geçmeye çağıran bu tweetler sosyal medyada geniş yankı buldu. Etiketler kısa sürede Türkiye ve Dünya TT listelerinde 1 numara oldu.

Rohingya halkının sesini duyurmayı amaç edinmiş pek çok aktivist, Adnan Oktar öncülüğünde gerçekleşen bu duyarlılıktan dolayı, teşekkürlerini ifade eden onlarca Tweet yazdılar. Ve Myanmar halkının kurtuluşu için Türkiye’nin büyük bir umut kaynağı olduğunu ifade ettiler.

 

Üç gün boyunca yazılan ayrı ayrı etiketler ile dikkatler Arakan’a çevrildi

“Son olaylarda Arakan'da şehit edilen, kayıp olan, saldırıya uğrayan kişilerin isim listesi verildi. Aralarında 103 yaşında bir kadın, 60-70 yaşlarında kişiler ve 10 yaşında çocuklar var. 30 kadın ve kız, 6 erkek delikanlı, 5 çocuk katledilmiş. Ayrıca 200 kadın ve kız, 120 erkek delikanlı ve 65 çocuk da kayıpmış. İsim listesi de detaylı olarak verilmiş. Bu kişilerin isimleri, soyadları, baba adları hepsi belirtilmiş.”   

 “Dün Myanmar'daki kardeşlerimizin zor durumlarıyla ilgili bir etiket başlatmıştınız. Bununla ilgili olarak orayla ilgilenen çeşitli aktivistler, “Bütün dünya kendi işlerine dalmış, kendi çıkarlarını düşünüp bu konuyla hiçbir şekilde ilgilenmezken, Türkiye'deki kardeşlerimiz Arakan'lılar için insanlık örneği sergilediler. Allah Türkiye'yi korusun” diye mesaj gönderdiler.”

ADNAN OKTAR: “MaşaAllah Elhamdülillah. Tabii ki, vazifemiz. Elimizden gelse çok daha fazlasını yaparız ama yapılabilecek şeyler belirli, onun dışına çıkamıyoruz. Ama dünya kamuoyunun dikkatini çekmek bir etkidir. Siyasi baskı bir etkidir. Biz en etkili, en ilmi, en akılcı yolu kullanmış oluyoruz. En mantıklı, en akıllı, en kestirme, en çabuk netice alınacak yöntem esastır.”

 Müslüman kardeşlerimiz bu Arakan'daki zulme karşı tüm dünyayı sürekli olarak uyarmaya devam etsinler. Dünyada ciddi bir Müslüman katliamı var. Ama çok geniş çaplı ve gittikçe dozu da artıyor. Müslümanlar birbirini sevmeli, koruyup kollamalı.

Arakan'la ilgili bir etiket daha yapalım. Halen devam ediyor değil mi orada o katliam? Hayret, Ahirzaman ne kadar şiddetli… Arakan'ı Kurtaralım diyelim kısaca #ArakanıKurtaralım İngilizcesini de yapalım.” (#SaveRohingya)

 

#ArakanıKurtaralım #SaveRohingya etiketleri dünyada ve Türkiye'de Twitter TT listelerinde bir numara oldu

#ArakanıKurtaralım #SaveRohingya etiketleri hem Türkiye'de hem dünyada 1 numara, çok güzel. Böylece dünyanın dikkatini bu konuya çekmiş olduk. Özellikle dünya listelerinde 1 numarada olması çok önemli; görmedim, duymadım yok. Zulmü duysunlar ona göre tedbir alınacak merciler tedbirlerini alsınlar. Türkiye'de de 1 numara, çok iyi.

Arakan'da canlarımı üzüyorlar, canlarını yakıyorlar. Izdırap çekiyor bütün Müslümanlar, elimizden de bir şey gelmiyor. Ancak işte etiket yapıp bütün dünyanın dikkatini çekiyoruz. Ama Allah'a hamdolsun bak etiket de dünyada da, Türkiye'de de 1 numara. Tabii Allah vesile ediyor, Elhamdülillah. 

 

BM’den ve Ban Ki Moon'dan ricamız, konuyla ilgili uluslararası bir araştırma yapılması için gerekli girişimlerde bulunması

“Arakanla ilgili aktivist bir bayan bir arkadaşımıza şöyle yazmış: "Şu anda yapılan katliamın belgelenmesi için Birleşmiş Milletlere, özellikle Ban Ki Moon'a uluslararası bir araştırma yapılması için yazmak gerekiyor” diye talepte bulunmuş. BM, Myanmar hükümetinden böyle bir talepte bulunmuş ama zaten hükümet bu olayların üstünü örttüğü ve göz yumduğu için yardım etmek isteyen herkes bu yönde yazarsa çok iyi olur” diye söylemiş. BM'den ve Ban Ki Moon'dan talebimiz, Myanmar'da süregelen zulümle ilgili uluslararası bir araştırma yapılması için gerekli girişimlerde bulunması. Ban Ki Moon'un Twitter adresi @Bankimoon23”

ADNAN OKTAR: “Twitter'dan Ban KiMoon'un adresine yazarak Arakan'daki olaylarla ilgili uluslararası araştırma yapılması için ricada bulunalım. Ban Ki Moon'a Yaratılış Atlası’nı elden vermiştik çok hoşuna gitmişti. Kardeşlerimiz doğrudan Ban Ki Moon adına yazarlarsa zaten o ulaşır. Arakan'la ilgili uluslararası araştırma yapılmasını istiyoruz diye yazsınlar inşaAllah.” (Adnan Oktar, 20 Ocak 2014, A9 TV)

 

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/179302/“arakandaki-zulmu-tum-dunyaya-duyuralim”http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/179302/“arakandaki-zulmu-tum-dunyaya-duyuralim”Mon, 20 Jan 2014 23:37:18 +0200
“Yermük’e Acil Yardım Ulaştıralım” Adnan Oktar dün Twitter üzerinden başlattığı #YermükeAcilYardım #UrgentAidToYarmouk etiketleri ile, Suriye’nin başkenti Şam’a birkaç kilometre uzaklıktaki bir kamp şehir olan Yermük’te yaşanan acı olaylara dikkat çekti.

Arap-İsrail Savaşının ardından 1956-1957 yıllarında Filistinli mültecilerin sığındığı bir bölge olarak kurulmuş olan Yermük Mülteci Kampı’ndaki sığınaklarda, Suriye’deki iç savaş öncesinde yaklaşık 200.000 kadar Filistinli yaşıyordu. İç savaş sırasında çatışmalar sebebiyle Yermük neredeyse tamamen terk edildi, 2012 yılı Aralık ayında 160 bin kişi bölgeden ayrıldı. Kampta sadece gidecek yer ve imkan bulamamış olan yaklaşık 18 bin kadar mülteci kaldı. Son altı aydır ise Yermük’te katı bir abluka uygulaması var. Independent gazetesi, Suriye ordusunun, güvenlik tehdidi nedeniyle yardımların ulaşmasına izin vermediği bölgede, insanların hayvan gıdası, tuzlu su ve yapraklarla beslendiğini bildirdi. Habere göre, Yermuk Kampı’nda çocuklarını beslemek için ot toplamaya çıkan kadınlar da keskin nişancılar tarafından vuruluyor. Şu ana kadar kampta 50 kişi açlıktan öldü. Ot, kedi ve köpek etiyle beslenmeye çalışan pek çok kişi de zehirlendi. Her hafta yaklaşık 15 ila 20 kişinin açlıktan öldüğü Yermük’e, yardım tırları ve sağlık ekipleri ise, saldırılar ve güvenlik endişesi sebebiyle giremiyor.

Sn. Adnan Oktar Yermük’te yaşanan bu  insani drama dikkatleri çekmek ve acil yardım ulaştırılmasını sağlamak amacıyla tüm dünyayı harekete geçmeye çağırdı. Adnan Oktar’ın bu çağrısına sosyal medya üzerinden binlerce kişi destek verdi ve #YermükeAcilYardım #UrgentAidToYarmouk etiketleri kısa sürede Twitter’da hem Türkiye hem de Dünya Listele’rinde birinci sırada yer buldu.

 

“Dün Yermük'e acil yardım etiketi #YermükeAcilYardım #UrgentAidToYarmouk başlatmıştınız ve kısa sürede dünyada ve Türkiye'de listeye girmişti. Hemen ardından da Sibel Eraslan Star gazetesindeki bugünkü yazısında Yermük'e yardım çağrısı yaptı. Yeni Şafak gazetesi etiketin ardından Yermük hakkında detaylı bir haber girerek yardım çağrısında bulundu. Aynı zamanda Time Türk de sosyal medyada başlatılan bu etiketin etkisinden bahsetti ve herkesi yardıma çağırdı.”

ADNAN OKTAR: “Etiket bir numaralı Trend oldu değil mi? MaşaAllah. Yermük'e Acil Yardım. Çünkü orada kardeşlerimiz yerden ot toplayıp onu kaynatıp çocuklarına yediriyorlar, ne kadar devam edebilir bu düşünün. Müthiş bir vahşet var. Bazı Hoca efendiler de “hiçbir şey yok” diyorlar. “Dünyada hiçbir şey yok, her şey gayet güzel” diyorlar. Bakın bu insanlar nerelerde, dünya nerede. Ve bunların da arkasından gidiyorlar, sözlerine itibar ediyorlar. Orada ot kaynatıyor kadınlar çocuklarına onu yediriyorlar artık, burada da "hiçbir şey yok" diyor bazıları. Suriye de kan gövdeyi götürüyor, artık çocuklar açlıktan ölüyorlar, varil bombalarıyla yakılıyorlar, yıkılıyorlar, mahvediliyorlar. Bunlar "Hiçbir şey yok" diyor. Irak'ta kan gövdeyi götürüyor, Afganistan yerle bir olmuş vaziyette. Uzakdoğu’daki Müslümanların durumlarını artık tahayyül dahi edemiyoruz. Doğu Türkistan'dakileri düşünemiyoruz dahi…

Yermük konusunda yardım yapmak isteyen kardeşlerimiz yine IHH ile hareket etmeliler benim kanaatim. Çünkü onlar bayağı cesur, yamanlar. Bir şekilde bir şey yapıyorlar, yardım ulaştırıyorlar. Mesela bak, MİT'de helal olsun, Allah razı olsun doluşmuşlar tırın içine MİT elamanları, bak onlar sessiz kahramanlar, aferin benim koçlarıma.. Tırla beraber çok tehlikeli bir şey giriş yapıyorlar. Kim bilir ne belalı yerlerden geçiyorlar, ne tehlikeli yerlerden geçiyorlar. Tabii ki orada El-Kaidecileri görüyor, "Selamun Aleykum" diyor geçiyor, mesela Şii'leri görüyor "Selamun Aleykum kardeşler" diyor geçiyor. Ne yapsın? Çatışmaya mı girsin adamları görünce, tabii ki hepsiyle iyi geçiniyor mecburen. "Yardım götürüyoruz," diyor, "Müsaade edin." diyor.

Kardeşim öbür tarafta adamlar ölüyor, çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor. Ne yapalım? Nasıl yapalım? Açlıktan ölen bir adam varsa, ölüyorsa ona ekmek verilir. Öl denir mi? Cinayet olur bu. Açlıktan ölüyorsa ona yardım ulaştıracaksın; ekmek vereceksin, yiyecek vereceksin.” (Adnan Oktar, 19 Ocak 2014, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/179301/“yermuke-acil-yardim-ulastiralim”http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/179301/“yermuke-acil-yardim-ulastiralim”Mon, 20 Jan 2014 23:29:28 +0200
“Abdül Kadir Molla’yı idamından önce zincirlemeleri, onun makamını yükseltmiştir” “Bangladeş’te Cemaat-i İslami’nin Genel Sekreteri Abdülkadir Molla’nın idam edilmeden önceki son resimleri Twitter’da yayınlanmıştı. Resimlerde Abdül Kadir Molla’nın şehit edilmeden önce, ellerinden ve ayaklarından kalın zincirlerle bağlanıp zincirlenerek yüz üstü yere yatırıldığı görülüyor”

Adnan Oktar: “Müslümanlar İttihad-ı İslam’a yaklaşmazlarsa, birleşmeyi kabul etmezlerse, Müslümanları birer birer böyle şehit ederler Allah esirgesin.

İdamından önce bunu yapmışlar öyle mi? Allah vermesin. Zalimliklerinin, vicdansızlıkların ve Müslümanlardan ne kadar nefret ettiklerinin imzası bu.

Cahil olabilir, bilgisiz olabilir, ama her ne olursa olsun bir Müslüman.  Fakat böyle akıl almaz bir zulümle şehit edilmesi onları sevindirmesin. O, bu çektiği çileden ve acıdan dolayı şehitlik makamında, makamı yükselir.

Ama onu şehit edenlerin cehennemdeki makamları daha derinleşmiş olacak. Gayya kuyusunda sonsuza kadar azap çekecekler. O, cennette sonsuza kadar zevk-ü sefa içinde yaşarken, onlar Gayya kuyusunda sonsuza kadar acı çekecekler. Onlar bu acıyı düşünmediler.

Halbuki o şehit olurken acısını bile duymaz, geçici bir çile çekmiş orada. Allah’ı zikretmiştir mübarek, sonra Cenab-ı Allah bir anda cennetine alıyor, şehitlik makamına alıyor.

Şimdi onu şehit edenlerin ahiretteki halini hep beraber göreceğiz, ahirette. Ne hale geldiklerini göreceğiz. O şehit edilen, zulme uğrayan kardeşimizin de inşaAllah cennetteki makamını göreceğiz.

Bir insan cahil olabilir, bilgisiz olabilir  bağnazca tavırları da olabilir. Ama bunlar cehaletinden kaynaklanıyor. Mühim olan iyi niyetli mi, değil mi, samimi mi, değil mi, buna bakacaksın. Bilgisizse, senin sorumluluğunda. Eğitseydin bilgilendirseydin.  Değil mi? Cezaevinde sen ona bir ceza vermişsin. Ne diyorsun? Müebbet hapis. Tamam o süre içerisinde o kendini düzeltirdi bir eksiği, yanlışı varsa. Ama böyle feci şekilde işkence ederek şehit etmek çok büyük bir zulüm. Böyle feci şekilde zulmedilerek şehit edilmesi, ahirette bunu yapanları sonsuz pişmanlık içine sürükleyecek. (Adnan Oktar, 20 Aralık 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/177165/“abdul-kadir-mollayi-idamindan-oncehttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/177165/“abdul-kadir-mollayi-idamindan-onceTue, 24 Dec 2013 11:12:49 +0200
“Milletimizden ricam, kimse ortamı gerecek kışkırtıcı yazılar yazmasın” “Allah “Aranızı düzeltin” diyor. Allah’ın hükmü bu. Haramdır Müslümanın arasının bozuk olması. “Ve Allah’a ve Resulüne itaat edin.” Yani Kuran’a uyun. Enfal Suresi, 1.

Enfal Suresi, 46’da, “Allah’a ve Resulüne itaat edin, çekişip birbirinize düşmeyin.” diyor Allah. Yani haram. Domuz eti yemek gibi, şarap içmek gibi, kumar oynamak gibi çekişmek de haramdır.

 

“Fitne katilden beterdir, yani haramdır. Tüm kardeşlerimizden ricam, Allah rızası için kimse fitneyi körükleyen, ortamı geren, kışkırtıcı yazılar yazmasın”

Ayrıca burada fitne de var. Fitne katilden beter diyor Cenab-ı Allah. Sırf çekişme yok, fitne meydana gelmiş durumda. Fitne adam öldürmekten daha beter. Onun için kimse fitneyi körüklemesin. Fitneyi körükleyen yazılar yazmasınlar. Allah vermesin çok çok yanlış olur.

“Allah’a ve Resulüne itaat edin, çekişip birbirinize düşmeyin. Çözülüp yılgınlaşırsınız.” Çözülme ne demek? Aranızdaki bağlar kopar, çözülürsünüz, paramparça olursunuz, yılgınlaşırsınız, diyor Allah. Gücünüz gider, yapacak bir şeyiniz kalmaz. Direnme gücünüz kalmaz. Gelişme gücünüz, sağlığınız sıhhatiniz kalmaz, yılgınlaşırsınız, diyor Allah. Her türlü maddi manevi gücünüz gider. Felç olursunuz diyor Allah.

“Ve sabredin” diyor. Tamam bir olay var doğru, ama sabredilecek ve yatıştırılması gerekiyor.

Hiçbir kardeşimiz Allah rızası için aleyhte hiçbir yazı yazmasınlar. Ortalığı gerecek, gerginliği teşvik edici yazı yazmasınlar.

“Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” Bak sabredilirse, yatışır düzelir sakinleşir diyor Allah.

Onun için meydana gelmiş fitneyi körüklemenin alemi yok. Allah’ın hükmü açık. Fitne katilden beterdir demek ne demek? Adam öldürüyorsunuz o zaman. Fitneyi körüklemek demek, adam öldürmek hükmünde. Onun için Allah rızası için yatıştırıcı yazı yazsınlar, ortalığı geren, teşvik eden yazı yazmaya gerek yok.

Cenab-ı Allah Ali İmran Suresi, 103. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.” Yani Kur’an’a hepiniz sımsıkı sarılın. Sımsıkı sarılın ne demek? Tavizsiz.

“Dağılıp ayrılmayın.” Bütün olarak hareket edin, dağılıp ayrılmayın. “Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın.” Bak ne güzel nimet içerisindeyiz. “Hani siz düşmanlar idiniz, O kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve O’nun  nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.” Çetelerden kurtulduk, fitneden kurtulduk, değil mi millete kabadayılık yapanlardan kurtulduk, faili meçhullerden kurtulduk.

 Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.” Ateş çukuru işte bu İddia Edilen terör Örgütü’ydü, Allah oradan kurtardı Müslümanları. “Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.”

Türkiye’yi böyle sallamanın alemi ne? Türkiye’yi ateşe doğru çekmenin alemi ne? Bak ortalık hallaç pamuğuna döndü, daha hala da teşvik ediyorlar. Fitne var, fitneyi yatıştırsanıza.

Hiç kimse, tekrar ediyorum, istirham ediyorum, aleyhte, kışkırtıcı yayın yapmasın. Yatıştırıcı olun.

 

Türkiye’de hukuk işliyor. Mahkeme tutuklamaları yaptı; suç tespit edilirse, cezası verilecektir. Yoksa beraat edilecektir.

Hukuk Türkiye’de işliyor. Salıvermediler, tutukladı mahkeme, ‘yargılayacağız’ diyorlar tamam. Beraat ederse ne diyeceksiniz? Suçluysa da cezasını çeksin ama bir çok insan suç işleyebiliyor. Milyonlarca suçlu var dünya da bir tek orada yeni çıkmış bir şey değil ki. Yatıştırıcı, halim bir üslup kullanmak lazım.

Her şey çok güzel, akıcı giderken fitne körüklenmez. “Fitne katilden beter”dir, ayet var. Ve Müslümanların arasının açılması haram, birleştirmek için gayret etmek de farz.

 

“Namaz vaktinin girmesi gibi, şimdi de Müslümanlar için birleştirme ibadetinin, fitneyi yatıştırmanın vaktidir”

Şu an birleştirmek görevinin vakti, namaz vaktinin girmesi gibi girdi. Bu ibadetin vakti girdi şu an. Olay oldu ve vakti girdi. Bu ibadeti bütün Müslümanlar yapmakla mükellef şu an. Farz-ı Ayn. Herkesin üzerine farzdır. Her Müslümanın üzerine görev. Fitneyi yatıştırmak, arayı bulup sakinleştirmek. Herkesin.. nasıl sadaka, zekat farz, aynı şekilde o da farz, yatıştıracaksın inşaAllah.” (Adnan Oktar, 22 Aralık 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/177048/-“milletimizden-ricam-kimse-ortamihttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/177048/-“milletimizden-ricam-kimse-ortamiMon, 23 Dec 2013 09:55:24 +0200
“Bangladeş’teki zulmü alkışlayan üsluplar olursa aynı cesareti yine gösterirler”  “Bir insan suçlu da olabilir, neyse hapis cezası onu çeker. Ama asmaya, vahşete gerek yok”

“1971 savaşından sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi kuruldu, Pakistan ordusundan askerler burada yargılandılar. Cemaat-i İslami üyelerinin hiçbiriyle ilgili bir suçlama yoktu. Sonra 2010 tarihinde Hasina hükümeti yeniden Uluslararası bir Ceza Mahkemesi kurulmasını istedi. Roma Hukuku anlaşmasına da aykırı olarak ve kendi adamlarından oluşan bir mahkeme heyeti kuruldu. Burada Cemaat-i İslami üyeleri yargılanmaya başladılar. Halbuki ondan önce Hasina hükümeti, Cemaat-i İslami partisiyle koalisyon da yapmıştı. Yani suçlu diye şu an söyledikleri kişilerle ilgili böyle  bir şey yoktu, bunu sonradan çıkardılar.”

Adnan Oktar: “Bir insan suçlu da olabilir, anladım da, yine de asmaya gerek yok. Müebbet hapis olmasın demiyoruz. Suçu da olabilir, ama asmaya ne gerek var? Vahşete gerek yok. Zaten daha önce müebbet hapis cezası almış. Mahkemeye itiraz etmiş, “Benim müebbet hapis cezalık bir şeyim yok” deyince, “O zaman gel seni asalım” demişler. Bir kere bu çok büyük ahlaksızlık.

 

“Evrensel hukuka göre, mahkeme kararına yapılan itiraza, daha ağır bir cezayla karşılık verilemez”

Bu tip hukuki itirazlarda; bu bütün dünyada aynıdır, o cezanın daha ağırı verilemez itirazda. Yani bütün dünyada bu kanundur. Çok büyük ahlaksızlık yaptılar. Mesela adam beş yıl hapis cezası aldıysa, buna itiraz ettiğinde, sen ona on yıl veremezsin, en fazla beş yıl verebilirsin itirazında. Bütün dünyada kanun böyledir. Bunlar asıyor. Adam beraatını beklerken asıyorsun sen. Adama sen zaten müebbet hapis cezası vermişsin, müebbet hapsi uygula, koy hapishaneye, asmaya ne gerek var.

Kardeşim sen müebbet hapis cezası vermemiş misin? Vermişsin. Adam da itiraz etmiş. İtiraz edildiğinde de sen hukuka göre yine en fazla müebbet hapis cezası verebilirsin, nasıl asıyorsun? Dünyanın hiçbir yerindeki hukukta bu yoktur. Türkiye’de de mesela öyle bir şey olduğunda adam itiraz eder, en fazla o kadar ceza verilebilir.”

Bak daha önce koalisyon hükümeti kuruyorlar, iç içeler, el sıkışıyorlar, devleti beraber yönetiyorlar. Sonra bir anda hain nasıl olduğuna karar vermiş.”

 

“İdamı, seçim yatırımı olarak kullanmak çok büyük bir vicdansızlık”

“Hasena’nın babası ve şu an muhalif partinin başkanı olan bir bayanın babası da 2010 tarihinde süikaste uğradı. Bu suikastler konusunda, delilleri olmadığı halde Cemaat-i İslami partisi üyelerini suçladılar. Ve sonra da Hasina hükümeti seçmenlerine Cemaat-i İslami partisi üyelerini kesin olarak idam edeceğim diye söz veriyor. Bu idamların ardında bu sebeplerin olduğu iddia ediliyor.”

Adnan Oktar: “Bu da çok büyük ahlaksızlık, bir çok seçim yatırımı olur da; “Baraj yaptıracağım” der falan bunu aklımız alır. Ama adam öldürmek seçim yatırımı olabilir mi? Bundan büyük ahlaksızlık ne olabilir? Böyle seçim yatırımı olur mu? Ben adam öldüreceğim diyor. “Beni seçerseniz söz veriyorum adam öldüreceğim” diyor. Bu akıl mı? Bilakis böyle bir insanın kaybetmesi lazım. Böyle bir insana nasıl saygı duyuyorlar? Dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilmemesi lazım böyle bir insanın. Cinayet seçim yatırımı olur mu? Müthiş bir rezalet. De ki “Ben baraj yaptıracağım, liman yaptıracağım.” Bunlar seçim yatırımı olur. Ama dünyanın en rezil seçim yatırımı adam öldürmek üzerine yapılan seçim yatırımıdır. Bundan nasıl utanç duymuyorlar, vicdanları nasıl bir acı duymuyor.”

 

 “İktidar taraftarlarının idamdan sonra kutlamalar yapması, toplumun nasıl yozlaştığını gösteriyor”

“İdamdan sonra kutlama yapmaları da çok büyük ahlaksızlık, cinayetin kutlaması olur mu? Hepsi katil hükmünde olur. Bak görüyor musun, asmak, kesmek, kan, nasıl eğitilmiş insanlar. Halbuki bir insanı değil öldürmek, öldürüldüğünü görmek bile çok dehşet verici, çok korkunç bir şey. Duymak bile çok korkunç.

Bak sessiz sedasız astılar o insanı. Ne olduğu da belli değil? Mesela nasıl bir savunma yaptı, suçu nedir? Kimse bilmiyor. Kimi gazeteciler de duyduklarına inanmışlar. “Şunu yapmış, bunu yapmış” diyorlar. İnsan utanır böyle söylemeye.

Pakistan ordusu tamam yapmış olabilir, Pakistan ordusu ayrı. Kardeşim gücün yetiyorsa git Pakistan ordusuna yap bu yaptıklarını. Ödleri kopuyor Pakistan’dan değil mi? Bütün iddiaları Pakistan ordusu üzerine, orada üç beş tane garibimi bulmuşlar onlardan hınçlarını çıkarıyorlar, bu çok büyük ahlaksızlık.

 

“Tek bir şahidin çelişkili ifadeleri üzerine idam kararı verilemez”

 “Kardeşim tek bir şahit olması, şahidin ifadelerinin çelişkili olması rezalet. Sen daha önce zaten müebbet vermişsin, demek ki aklına yatmamış idam cezası vermek. Adam itiraz ediyor “Ben masumum, kendimi bir anlatayım, doğrusunu ispat edeyim” diyor, müebbete itiraz ediyor. Sen misin itiraz eden, “Gel seni asalım o zaman” diyorlar.

Şahit adam oynak, bir öyle diyor, bir böyle diyor. Bir kişinin ifadesiyle adam asılır mı, nerede görülmüş böyle bir şey.

 

“Bu zulmü alkışlayan üsluplar olursa, Bangladeş’te aynı cesareti başkalarına karşı da gösterirler”

Bu ahlaksızlığa çanak tutacak bir üslup olmaz. Bundan şiddetle kaçınmak lazım. Bilgisizce hatalı yazılar yazmaktan kaçınmak lazım. Bu zulmü alkışlayan bir üslup olmaz. Çünkü bu idamı uygulayanlar alenen ahlaksızlık yapıyor, bunların bunun utancını yaşamaları lazım. Yoksa yine yapacak adam ahlaksızlığı. Yani eğer teşvik edilirse yine devam ederler ve edecekler, Müslümanlar var daha sırada, onları da asacaklar. Herkesin bu tavrı fikren telin ettiği açıkça görülmeli. Destekler tarzda yahut ortalı tarzda yazı yazmak vicdana uymaz. Zulüm olur bu.

 

“Asılan kişi Müslüman olmasa, dinsiz de olsa asılmasını istemeyiz”

Bir Müslümanı asıyorlar, bir mazlumu. Allah bir Müslümana bir yerde eğer eziyet ederlerse, ona zulmederlerse, hakkını gasp ederlerse, bütün dünya Müslümanları birleşsin onu koruyup kurtarsınlar diyor, Kuran ayeti bu. Allah’ın hükmü. Ve Müslüman olmasa da, dinsiz de olsa asılmasını istemeyiz. Müslüman da olmayabilir kardeşim. Ben onun asılmasını niye isteyeyim? Hıristiyan da olsa astırtmam, Musevi de olsa astırtmam.

 

 “Türkiye dışında, İslam ülkelerinden de ses çıkmadı. İslam Birliği Teşkilatı da konuyla ilgili hiçbir girişimde bulunmadı”

 “İşte Mehdiyet olmayınca, İsa Mesih’in inişine ait içlerinde şevk olmayınca, Müslümanların büyük bölümünün içi karardı ve sevgisiz, merhametsiz oldular. Büyük bölümü böyle, acımıyorlar zulüm gören insanlara. Gece gündüz “İttihad-ı İslam yok”, “Türk-İslam Birliği’ne karşıyız”, işte “Mehdi gelmeyecek, İsa Mesih gelmeyecek” diyerek milletin şevkini gücünü kırıyorlar. Ondan sonra da egoist bencil bir Müslümanlık anlayışı dünyaya hakim oluyor. Adamlar köşe dönmenin peşinde oluyorlar. Kimi tüccar olmanın peşinde, kimi bilmem ne olmanın peşinde.

Çünkü Müslümanların ruhunu boşalttılar. Deccaliyet Müslümanların büyük bölümünün ruhunu aldı. Çok az bir Müslüman ayakta kalabildi. Neredeyse %99’unu biçti Deccaliyet. Onun için direnç gücü kalmadı Müslümanların, yoksa direnseler adım atamazlar, nefes alamazlardı.

Halbuki güç birliği yapsalar Müslümanlar, dünyanın hiçbir yerinde kimse Müslümanlara zulme yeltenemez. Bu yüzden tüm Müslümanların bu gerçeği bir an önce görüp hemen İslam Birliği’nden yana olmaları gerekiyor. (Adnan Oktar, 14 Aralık 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/176005/“bangladesteki-zulmu-alkislayan-usluplar-olursahttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/176005/“bangladesteki-zulmu-alkislayan-usluplar-olursaSun, 15 Dec 2013 01:29:26 +0200
“İdam cezası sadece Bangladeş’te değil, tüm dünyada kaldırılmalı”  “Verilen ceza idamsa bu, dünyadaki hukuka da Avrupa hukukuna da aykırı. Şu anda Türkiye’deki hukuka da aykırı. İdam cezasının dünyadan tamamen kalkması lazım. Mesela Çin’de de var, ona da karşıyım. Bizim Türk kardeşlerimizi cayır cayır asıyorlar Çin’de, ben ona da karşı çıktım.

Kardeşim cinayet işlemiş olabilir, Allah esirgesin, niye asıyorsun? Allah diyor ki “Affı tut, iyiliği emret, kötülerden yüz çevir.” Cinayet işlendiğinde tamam kısas vardır Kuran’da ama, Allah bunun için bile “Affederseniz, sizin için daha hayırlıdır” diyor. Allah “daha hayırlı” diyorsa, biz daha az hayırlı olanı seçemeyiz. Affedilmesi gerekir. Hapis cezası neyse onu çeker.

Bir de bir kısım cahil insanlar şimdi bu şahısları astıklarında zannediyorlar ki, bu böyle yanlarına kalacak. Böyle bir politika sonucunda, yarın öbür gün radikal güçlerin tavrı da giderek tırmanır. Çünkü o zaman “Bakın adalet yok, hukuk yok, demokrasi yok, artık çözüm silah”, “O zaman çözüm terör demek ki” diyecekler. Allah esirgesin yerle bir ederler Bangladeş’i. Bunlar akıl değil ki. Bunların sonucunda yer yerinden oynar. Şu an değil ama bir süre sonra bunları o kadının da yanına bırakmazlar, hükümetin de yanına bırakmazlar. Bunu akledemiyorlar. Mesela Kuzey Kore’de lideri de dün kendi amcasını asmış. Halbuki yatıştırıcı bir üslup kullanarak, barışçıl yöntemlerle meseleleri halletmeleri lazım. (Adnan Oktar, 14 Aralık 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/175993/“idam-cezasi-sadece-bangladeste-degilhttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/175993/“idam-cezasi-sadece-bangladeste-degilSun, 15 Dec 2013 00:07:05 +0200
“Tüm Müslümanlar birlik olup ısrarla karşı koysalardı, Abdül Kadir Molla’yı idam edemezlerdi” “Bangladeş’de cemati islami’nin lideri Molla’nın avukatı Tajülislam, idam edilmeden önce ‘Molla’nın sadece İslami bir partinin lideri olduğu için öldürüldüğünü’ söyledi. Aynı zamanda son sözlerinde de, “Hayatı ve ölümü verecek olan Allah’tır. Kaderi çizen Allah’tır, ben Allah’tan gelen her şeye razıyım” ifadelerini kullandı.”

Adnan Oktar: “Ortadoğu’daki insanların bakış açısıyla, Avrupa’daki insanların bakışı açısı çok farklı. Amerika’da çok farklı. Mesela Amerika’da idam oluyor. Hem sevgiye açık insanlar ama vahşete de açık insanlar. Yani mesela idamdan hiç tedirgin olmuyorlar, çok makul görüyorlar. Hemen “Asalım bu adamı” diyebiliyorlar. Mesela Bangladeş’te de genç kızlar bile basbas bağırıyorlar, “Asalım!” diye. Hayret edilecek bir şey bu. Bu kadar azgın, bu kadar linç isteyen bir ruh içinde olmaları. Bir genç kızın bir insanın ölümünü istemesi inanılır gibi değil, tanımaz bilmez. Nasıl yapıyorsun bunu? Nasıl bu kadar vahşi yetiştirdiler kendilerini.

Ölüm talebi çok zor bir şeydir, çok korkunç Allah vermesin. Cenab-ı Allah; “Bir insanı öldüren bütün dünyayı, bütün kainatı öldürmüş gibidir” diyor. İnsan bir böceği bile öldürmekten çekiniyor. Böceğe bile basmamaya dikkat ediyor insan, karıncaya bile basmak istemiyor. İnsan öldürmek ne demek? Gencecik delikanlılar, gencecik kızlar ölüm çığlıkları, linç çığlıkları atıyorlar, “Asın” diye bağırıyorlar.

İşte bu, dünyadaki sevgisizlikten oluyor.  Ama sevgisizliğin bu noktaya getirilmiş olması da hayret. Halbuki Hz. Musa yanlışlıkla bir adam öldürüyor, kazara. Allah, “Seni büyük bir elemden kurtardık,” diyor. “Büyük bir azap yaşadın” diyor Allah. Yani müthiş bir sıkıntı yaşıyor o yüzden Hz. Musa. Bütün yılları azapla geçiyor. Hep acı çekmiştir kazara o adamı öldürdüğü için. Bunlar bilerek adam öldürmek peşindeler. Çok şaşırtıcı. Vahşet duygusunun bu kadar dünyada yayılmış olması hayret vericidir. Çok gaddarlar, acımasız bir kamuoyu oluşmuş, sorun o.”

 

“Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk sadece Türkiye’nin idama karşı olup, çaba gösterdiğini söyledi ve “Bangladeş’teki idam için çok sayıda batılı ülkenin Dışişlerini aradık hiçbiri tepki vermek istemedi” diye bir tweet yazdı.”

Adnan Oktar:Kardeşim Türkiye’de de kimsenin haberi yoktu. Allah razı olsun bir ajans haber verdide. Üç saat öncesinden haber verdiler. Yeri göğü birbirine kattık. Ondan sonra adamlar ertelemek durumunda kaldılar. Ama bak İttihadı İslam’ın önemini buradan anlayın. İlk tepkide panik oldular, çünkü dünya çapında güçlü. Sürekli dünya bunu konuşuyor, bir numaralı konu. Tabii bunlarda şeytani bir kurnazlık var. Beklediler, sonra kamuoyu biraz yatıştı. Yatışınca astılar.

Halbuki kamuoyu hiç yatışmasa, sürekli o heyecan devam etse, o şevk devam etse, asamazlar. Yani bütün dünya, bütün kamuoyu karşı olsa, “Yapamayız” diyecekler. Ama baktılar kamuoyunun direnci düşüyor, astılar. Böyle konularda şevk ve heyecanın ayyuka çıkması ve hiçbir zaman içinde yatışmaması lazım.

İşte İttihad-ı İslam’ın önemi burada. Orada İttihad-ı İslam’ın küçük bir uygulaması oldu, azgınlar derhal sakinleşti. Ama İttihad-ı İslam’ın gücü kırılınca, kamuoyuna baktılar, konuya alıştılar, “Bu konu tamam, asabilirsiniz” dediler. Şevkin, heyecanın hiç kırılmaması lazım.

Onun için İttihad-ı İslam’ı durdurmaya çalışanlar, İttihad-ı İslam’ı önemsiz görenler, işte “Mehdi gelmiş geçmiştir” diyenler bu sisteme farkında olmadan alabildiğine hizmet ediyorlar. Bitkin, bitap güçsüz bir Müslüman kitlesi meydana getirdiler, bir buçuk milyar Müslümanın heyecanını azmini şevkini kırdılar. Ürkek, içine kapalı, çekingen egoist, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” kafasında olan bir Müslüman güruhu oluştu İslam aleminde. Çoğunluğu böyle. İyi olanlar çok fazla tabii ama, çoğunluk bu tarzda. İşte bundan istifadeyle de paramparça ediyorlar İslam dünyasını.

Ve şeytani bir iddia ortaya attılar. Dediler ki ; “Ümmetin ihtilafı rahmettir.” Yani Müslümanların birbirleriyle uğraşması, bölünmesi, fikir ayrılıkları rahmettir. “Felaket” dedi Peygamberimiz (sav), “Felakettir” diyor, onlar “Rahmettir”e çevirdiler ve Müslüman alemini bu şeytani telkinle mahvettiler.  Bir çoğu bunun şeytani bir uydurma, şeytani bir yalan olduğunu bilmiyorlar. Farkına varmadan bunu uyguluyorlar. Ve İslam Alemini içten sürekli paramparça ediyorlar,  ezmeye devam ediyorlar. Lime lime olmuş durumda İslam Alemi. Birinin helal dediğine öbürü haram diyor, birinin haram dediğine helal diyor. Karmakarışık.

Bak o mübarek insanın asılmasından kimsenin haberi bile yoktu, adamı öyle asıp götüreceklerdi. Biz gündem yapmasak bitti, sessiz sedasız asacaklardı. Bütün dünya duydu. Ama baktılar ki dünyadaki tepki sürekli güçlü değil. Haa dediler, tamam şimdi kıvamına geldi, hadi asalım dediler. Halbuki her yerde böyle izinli gösteri yürüyüşleri yapılsa, sürekli internette, Facebook’ta Twitter’da bu konuyu işlese, basında gazetelerde bu konu konuşulsa, onlar felç olurlardı, böyle bir şeye cesaret edemezlerdi.

Ve dikkat ettim ortaya attıkları yalanlar da çok çirkin. Ben tanımam bilmem onları, tevafuken tanıdım. Bize sürekli yüzlerce yazı gönderdiler Bangladeş’ten. Hepsi de, “Küçük çocuklara musallat oldu bu adam. Küçük genç kızları kirletti, onlarla cinsel ilişkiye girdi” gibi çirkin iftiralar yazdılar. Bakın Müslümanlara her zaman kullanılan tekniktir bu görüyor musunuz? Bediüzzaman gibi seksen yaşında yaşlı mübarek dindar bir insana bile “Akşamleyin eve genel kadınlar, tepsi tepsi baklavalar ve kasa kasa da rakı geliyor, Bediüzzaman sabaha kadar içip bu kadınlarla eğleniyor” deyip iftira atıyorlar ve adamlar da buna inanıyorlar.

O adamcağızda bak asılacak, alelacele iki şey söylüyorlar bakın: Bir, “adam öldürdü” diyorlar. Kim öldürdü? “Pakistan ordusu öldürdü ama buda teşvik ettirdi” diyor. İki, “Yaşı küçük genç kızların da ırzına geçti” diyor. Milletin hani hassas damarı ya cinsellik, kadın, namus, koruma duygusu... Ha diyecek adamlar, “Bu madem böyle, küçücük çocukların ırzına geçtiğine göre, asın gitsin” dedirttirecek. Ki öyle bir şey olsa bile asılmaz insan, neyse hapis cezası onu çeker, bu tip propaganda yapılmaz, bu büyük bir zulümdür.

Ama bak Müslüman bir insanı ne hale getirmeye kalktılar. Ve sessiz sedasız da astılar. Şimdi ne oldu o cennete gitmiştir inşaAllah, ama geride kalanlar, içiniz kinli, Bangladeş’te o kinle yaşayacaksınız. Sanki onu şehit edince aleyhine bir şey mi yaptınız? Ona siz iyilik yaptınız. O cennete gitti inşaAllah. (Adnan Oktar, 13 Aralık 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/175960/“tum-muslumanlar-birlik-olup-israrlahttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/175960/“tum-muslumanlar-birlik-olup-israrlaSat, 14 Dec 2013 19:30:26 +0200
“İslamofobi adı altında, dünyayı Müslüman öldürmenin makul ve gerekli olduğuna inandırdılar”Sırf 6 ayda Irak’ta, Müslümanların birbirini öldürmesi sonucunda; intihar bombalı saldırı ve bombalamalar sebebiyle öldürülen Müslümanların sayısı 7000 kişi. Avrupa´da böyle bir ölüm olmuş olsa, 7000 değil de, 7 kişi bile ölse, nasıl yer yerinden oynayacağını herkes bilir. Müslümanları değersiz hale getirdi bağnazlar. Hatta birbirlerini de değersiz, basit görüyorlar. Birbirlerini öldürmeyi de normal görüyorlar. Onlar da kendilerini basit görüyorlar, inanılır gibi değil.

Bazı yerlerde kalitesiz, görgüsüz, cahil, tipsiz, itici bir insan güruhu oluşturdular, Müslümanları bu hale getirdiler. Leş gibi kokan, akılsız, lafını sözünü bilmeyen, affedici, şefkatli, merhametli olmayan, şiddet yanlısı, kaba, yemesi içmesi, oturması kalkması insani olmayan, görgüsü eksik bir tavır içindeler.

 

“Tüm dünyayı Müslüman öldürmenin çok normal ve hatta gerekli olduğuna inandırdılar”

Avrupalılar da böyle insanları insan olarak görmüyorlar, bu yüzden onların öldürülmesini de normal karşılıyorlar. Tabi nur gibi, tertemiz Müslümanları da şehit ediyorlar, yobaz ve bağnazları da şehit ediyorlar. Ama tabi ki bağnaz birinin öldürülmesi de Müslüman´ın öldürülmesi de çok korkunçtur. Hiç fark etmez, her kim olursa olsun dehşet verici.

Bir insan bağnaz da olsa asla öldürülmez; tedavi edilir, eğitilir, yobazdan nefret etmeye gerek yok. Ona da merhametle yaklaşılır. Çünkü bağnaz da birdenbire oluşmuyor, eğitimle oluşuyor. Bağnaz eğitimin sonucunda oluşuyor. Aynı şekilde eğitimle, o insana doğruyu gösterebilirsiniz.

Ama işte Müslümanları bağnazlığın batağına batırıp sonra da bu bahaneyle adeta kıyım makinasının içine attılar. Yavaş yavaş Müslümanları böyle kıydırıyorlar. Ve bütün dünya da bunu seyrediyor şu an.

Bakın en tehlikeli şeylerden bir tanesine; Müslüman öldürmenin sözde caiz olduğuna bütün dünyayı inandırdılar. Birçok yerde inandı insanlar. Müslüman öldürmenin kolay olduğunu gösterttiler, gerekli olduğunu gösterttiler onlara. Ve dünyayı tepkisizliğe de alıştırdılar. Mesela 1 milyon Müslüman öldürülüyor Irak’ta, bütün dünya bunu makul karşılıyor. Bunlar içinde bağnazlar da var, çok değerli insanlar da var.

 

“Şu an dünyada Müslümanları değersizleştirme politikası var”

Müslüman ülkelerde de şu an mesela bir Avrupalı öldürülse Müslüman ülkeler ayağa kalkıyorlar, hepsi ittifakla bunun bir zulüm olduğunu, acımasızlık olduğunu söylüyorlar ve Büyükelçilikler, Konsolosluklar, Bakanlıklar, her yer harekete geçiyor. Ama bir Müslüman öldürüldüğünde en ufak bir sorun olmuyor onlar için. Kaale dahi almıyorlar. Ve hiçbir Müslüman ülkenin ne Konsolosluğu ne ilgili devlet dairesi harekete geçmiyor.

Bakın Mısır da Müslümanları şehit ettiler, hastanelere bile almadılar. Ağır yaralı hasta insanları dahi almadılar. Ama orada bir Avrupalı olsa, üç tane Avrupalı yaralanmış olsa, alıp en kaliteli hastaneye götürürler, çok iyi tedavi yaparlar. Basın takip eder, insanlar takip eder, bayağı büyük bir olay olur.

Müslümanın değersiz, basit, sıradan, öldürülmesi gereken bir varlık olduğuna dünyayı inandırdılar. Ve İslamofobi adı altında bu öldürmenin felsefesini oluşturdular. Adam Müslümanı öldürüyor, parmağını koparıyor kurutuyor, boynuna kolye olarak asıyor, adam bunu takdir ediyor. Kulağını kesiyor, kurutuyor, Avrupa’ya götürüyor, adam takdir ediyor. Yani bir hayvan öldürmüş gibi. Hani bazıları var ya hayvan öldürüyor hayvanın boynuzunu yahut kafasını alıp kurutuyorlar götürüp duvara asıyorlar. Onların da mantığı bu. Haşa hayvan öldürmüş gibi iftihar ediyor (Müslümanları tenzih ederim).

 

“Müslümanlara karşı yürütülen değersizleştirme ve nefret politikası, bağnazlığın bir sonucudur”

İşte böyle bir dehşet sistemi ve Müslümanların böyle değersizleştirilmesi politikası var. Bu da bağnaz eğitimin sonucunda oluyor. Çünkü adam “Bunu niye öldürdün?” dediğinde diyor ki, “Bu, kadınlardan nefret eden birisi, kadınların %99’unun cehenneme gideceğini söylüyor” diyor. “Kadını yarım insan, mahluk olarak görüyor” diyor, “eşek, domuz ve köpekle aynı görüyor” diyor, “namaz kılmayanı, oruç tutmayanı, zekat vermeyeni öldürüyor” diyor, “sakalını keseni öldürüyor” diyor, sayıyor adam. Sabaha kadar sayar. “Ben böyle adamdan nefret ediyorum” diyor ve “öldürmek istiyorum” diyor. Böyle korkunç ve acımasız bir durum meydana gelmiş durumda.

Bunu işte Mehdiyet çözecek, Mehdi talebeleri çözecek. Şu an dünyada canhıraş mücadelenin sebebi bu.  Avrupa’da, Fransa’da, dünyanın her yerinde Mehdi talebeleri aşkla coşkuyla bu fikre karşı fikirle mücadele ediyorlar. Ben de bir Mehdi talebesi olarak canhıraş mücadele veriyorum bu belayı, bu nefret politikasını ortadan kaldırmak için." (Adnan Oktar, 29 Ekim 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171933/“islamofobi-adi-altinda-dunyayi-muslumanhttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171933/“islamofobi-adi-altinda-dunyayi-muslumanThu, 31 Oct 2013 10:18:46 +0200
“Samsun Agape Kilisesi mensubu Hristiyan kardeşlerimize her yerden sevgi ve destek mesajları gönderelim” “Geçtiğimiz Pazar günü Samsun Agape Kilisesi’ni ziyaret ettik. Kilise görevlisi Yahya Bey ile görüştük ve Hazreti İsa (as)'ı canımızdan çok sevdiğimizi, O’nun zuhurunun da çok yakın olduğunu konuştuk. Kendisine Hıristiyanlar Hz. İsa'yı Dinlesinler ve Mesih Müjdesi kitaplarınızı hediye ettik. Ayrıca bir isteklerinin, bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sorduk. “Hocanıza bir ricada bulunmak istiyorum” dedi. "Biz de sizin sevgi anlayışınızla size bakıyoruz ancak, aynı anlayışı diğer Müslümanlardan göremiyoruz" dedi. Ve onlarla görüştüğünüz gibi, diğer Müslümanlara da bu konuda açıklamalar yapıp onlarla da görüşmeler yapmamızı istedi” diyor kardeşlerimiz.

 

“Samsun’daki Hristiyan kardeşlerimiz tedirgin olmasınlar, Karadenizliler çok sevecen, misafirperver insanlardır” 

Bu nasıl bir kafadır, nasıl bir düşüncedir? Samsun'da kaç tane Hıristiyan olur? Aslında oradaki kardeşlerimizin büyük bölümü güzel huyludur. Karadenizliler sevecen, misafirperver insanlardır.

Oradaki Hristiyan kardeşlerimize her yerden destek ve sevgi mesajları gönderin ki gönülleri rahat olsun. Tedirgin olmasınlar. Ama Karadeniz halkı şekerdir baldır. Güvenli yerdeler, gönülleri rahat olsun inşaAllah.

 

“Hristiyanlar Hz. İsa’ya 2000 yıldır sadakat göstermiş insanlar, onlara sevgiyle yaklaşmamak büyük zulüm olur”

Orada bir avuç Hıristiyan var. Bir avuç Hz. İsa talebesi. 2000 yıl sadakat göstermişler. En güç şartlarda yaşamışlar, şehit edilmişler, dövülmüş sövülmüşler, çok ızdırap çekmişler ve inançlarında sabit kalmışlar. Ne güzel dindar olmaları, ne güzel peygamberlere inanmaları. Ahirete inanıyorlar, Allah'ın varlığına inanıyorlar, Allah'ın birliğine inanıyorlar. Derin şefkat ve sevgi göstermek lazım. Aksi zulüm olur.

Bazı akıl daneler Hıristiyan ve Musevi düşmanlığını sürekli körüklüyorlar, sürekli nefret propagandası yapıyorlar. Bunu dinin bir gereği gibi gösteriyorlar. Halbuki İslam'a tam ters şekilde hareket ediyorlar. İslam'da Musevilere, Hıristiyanlara şefkat ve sevgi göstermemiz istenir.

Bazı kimseler ayeti anlamıyorlar. Cenab-ı Allah diyor ki "Onlarla evlenebilirsiniz." Evlenmek ne demek? Sevgilin oluyor, sırdaşın oluyor. “Bu kadar yakın olun” diyor Allah. Anlamazdan geliyorlar. “Hıristiyan'ız diyenleri size sevgi bakımından yakın bulursunuz” diyor Allah.

Ne istiyorsunuz bu tertemiz insanlardan? Değil mi? İnsan bilakis çarşıda gördüğünde saygı göstertir şefkat göstertir. Kahvehaneye geldiğinde buyur edersin, evine buyur edersin. Yemek hazırladın, sofra güzel bir sofraysa “Rahip Efendiyi de çağırın” dersiniz, gönlünü alırsınız, dua eder konuşursunuz, Allah'ın varlığından, birliğinden bahsedersiniz. Allah aşkından bahsedersiniz, cennetten cehennemden bahsedersiniz.

Dolayısıyla kardeşlerimiz çok iyi yapmışlar, ama biraz sabırlı olsunlar. İsa Mesih'i yakın bir zamanda cismi beşerisiyle görecekler. Cismi beşerisiyle, Bediüzzaman'ın ifadesiyle. Bir çile döneminden geçiyorlar, o onların sevabını çok arttırıyor. İncil'de uzun uzun onların çile çekeceği anlatılıyor zaten. Çileden çok sevap alırlar, kendini bilmez insanlar her zaman çıkar ama Karadeniz halkı, Samsun halkı temizdir, ezici çoğunluğu çok iyidir, ekalliyetle iyi insanlardır. Ama kusurlu insan dünyanın her yerinde çıkar. Ona da sabredecekler, ama her zaman yanlarındayız inşaAllah. Bütün milletimiz yanlarında inşaAllah, her zaman.”

 

“Az önce Samsun'daki Kilise’ye ve oradaki Hristiyan kardeşlerimize karşı herkesin şefkatle davranmasından bahsetmiştiniz. Samsun’daki Agape Kilisesi’nin Pastör'ünden mesaj gelmiş. “Teşvikiniz ve mesajlarınız için çok teşekkür ederim” diyor.”

Adnan Oktar: “Tabii onlar bizim canlarımız, yani ne güzel Hz. İsa'nın 2000 yıllık talebeleri, havarileri. Çok az sayıdalar, ama aşkla şevkle yine Allah'a teslimiyetlerini, Hz. İsa'ya sevgilerini ifade ediyorlar. Sabahtan akşama kadar Allah için gayret ediyorlar. Bütün hayatlarını Allah'a adamışlar.

Bu insanlara tabi ki sevgi duyulur, şefkat duyulur. Allah çok önemli bir şey söylüyor Hıristiyanlar için: “Onları Müslümanlara sevgi bakımından yakın bulursunuz” diyor, “Çünkü onların içinde mütevazi, boyun eğmiş, Allah'a teslim olmuş rahipler, keşişler, diğer din adamları vardır” diyor, ama ana vasıfları “mütevazidirler” diyor Allah. “Mazlumdurlar” diyor Allah.” (Adnan Oktar, 29 Ekim 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171925/“samsun-agape-kilisesi-mensubu-hristiyanhttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171925/“samsun-agape-kilisesi-mensubu-hristiyanThu, 31 Oct 2013 03:04:52 +0200
“Silaha, bombaya verilecek para halka, fakirlere, yetimlere verilsin” “İstanbul'un bölgesel finans merkezi olmasının yanı sıra, İslami finansın da merkezi olması yolunda adımlar atılıyor. Borsa İstanbul, Dünya Bankası’nın İslami finans alanındaki ilk temsilciliği olan Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi’nin bünyelerinde açılacağını açıkladı.”

Adnan Oktar: “Finans gelişsin tamam da, finansın fakirlere, yetimlere, yoksullara, Allah'ı sevenlere de, Allah'a inanmayanlara da, hepsine güzellik olarak sunulması lazım. “Hz. Mehdi malı sahah, yani eşitlik üzerine dağıtır” diyor Peygamber Efendimiz (sav). Silaha verilecek para halka dağıtılsın, bombaya verilecek para fakirlere verilsin. Napalm bombasına verilecek para, yetimlere verilsin.

Bu gayet kolayken, son derece kolayken inanılmaz zor gösteriliyor. Zor olan, acımasız olan da, çok kolay gösteriliyor. Bomba yapmak ne kadar zor bir şey, bombayı uçağa yüklemek ne kadar zor bir şey. Pilotu eğitmek ne kadar zor bir şey. Gidip adamların üzerine götürüp onu atmak ne kadar zor bir şey.

Uçaktan yiyecek atın. Kitap atın. Çikolata atın çocuklara. Niye bomba atılması gerekiyor? “Yok” diyorlar, illaki zaruret var; buradan bomba alalım, uçak alalım, şuradan füze alalım. Müthiş bir rekabet var silahlanma rekabeti. Kardeşim silahlanmama rekabeti olması lazım. Sevgi rekabeti, muhabbet rekabeti olması lazım. Silahın rekabeti mi olur kardeşim? Adam yüz uçak alıyor, bombardıman uçağı, "o zaman bende yüz elli tane alayım" diyor. Adam diyor ki; "bunlar 150 tane almış biz 200 tane alalım" diyor. Bu ne kadar korkunç bir şey.

Bir Allah'ın kulu da çıkıp da “Bu nasıl bir dünya, nasıl bir uygulamadır, bundan hemen vaz geçelim” demiyor. Silah katalogları var yeni çıkan silahlar tanıtılıyor. "Of şu bombanın mükemmelliğine bak!" diyor. "Şu roketi attığında şehre ulaştığında en az on bin kişiyi yerle bir eder diyor. Kardeşim teknoloji bu ya helal olsun," diyor. "Şimdi," diyor, "yeni bir Napalm bombası geliştirdik; attın mı karınca dahi bırakmıyor, canlı hiçbir şey bırakmıyor," diyor. "Aldım gitti," diyor," çok mükemmelmiş bu," diyor.

Kardeşim böyle dünya olur mu, böyle hayat olur mu? Mehdiyet’e, İsa Mesih'e, İttihad-ı İslam'a direnmek insanları bu hale getirdi işte. Bunun açıklaması yok. Çok ürkütücü, çok korkunç bir şey.

Amerika 1.7 trilyon harcamış Irak işgali sırasında. Şu akla bak. O parayı Afrika'ya göndersen; değil mi, fakir çoluk çocuğa dağıtsan, bol bol yeter, başlarından taşar. Yiyecek olarak, giyecek olarak değil mi? Ne gerek var kardeşim?

Eğer Irak yönetimi değiştirilmek isteniyorsa, İslam ülkeleri birleşir bir ültimatom verirler konu biter. Ama birleşmiyor İslam alemi. Alimlerin, hocaların büyük bir bölümü İttihad-ı İslam'a karşı, Mehdiyet’e karşı. Ama zulüm ve acımasızlığa karşı da sessizler.

Hatta zulmü bazı alimler kendi çıkarları için, kendi itibarları için destekliyorlar. Mesela Mısır'da darbeyi yapan adamı göklere çıkarıyorlar, baş tacı yapıyorlar alimler, hocalar. İhvan-ı Müslümin'i neredeyse Deccal ordusu gibi gösterecekler. Daha önce de tam tersini söylüyorlardı. Ordunun deccal ordusu olduğunu söylüyorlardı, İhvan-ı Müslümin'in de müminler topluluğu olduğunu söylüyorlardı. Kardeşim her iki tarafa da sahip çıksanıza. Onları da sevin, öbürlerini de sevin, hepsine sahip çıkın.” (Adnan Oktar, 29 Ekim 2013, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171924/“silaha-bombaya-verilecek-para-halkahttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/171924/“silaha-bombaya-verilecek-para-halkaThu, 31 Oct 2013 01:34:52 +0200
“Suriye’de kan akmasını istemiyoruz, savaş değil kurtarma operasyonu yapılsın”      Kimyasal silah kullanılarak yapılan katliam sonrasında Suriye’ye yönelik planlanan askeri müdahale ülkeye daha fazla acı getirir ve bombalamakla asla çözüm elde edilemez. İslam ülkelerinin her birinin birkaç tümen asker göndererek oluşturacakları bir ordu ile, 70 ayrı noktadan Suriye’ye girilirse, polis görevi görecek bu birlik ile hiç silah kullanılmadan ve kan akıtılmadan Suriye’deki sorun çözülebilir.

 

“Esad’ın kimyasal silah kullanmasını tartışıyorlar, ama asıl vahşeti görmüyorlar”

     “Neyini düşünüyorlar, tabii ki bir kimyasal saldırı var, ama asıl vahşet var. Vahşeti görmüyorlar. Yüzbinlerce insan şehit ediliyor, onu normal karşılıyorlar. “Bombayla oldu” diyorlar, “O olabilir.” “Öbürü?” “O da makineli tüfekle olmuş, o da olur” diyor. “Napalm bombası, yakarak” diyor, “Yakarak, o da olur” diyor, “ondan bir şey olmaz.” “Ama kimyasalla olmaz” diyor. Kardeşim hepsi vahşet; o da vahşet, öbürü de vahşet.

 

“Amerika'nın müdahale edip, bombalaması sadece acıya acı katar”

 

    Amerika'nın kurtarıcılığını beklemek akıllı bir hareket değil. Amerika'nın bombalaması sadece acıya acı katar, yani o doğru bir yöntem değil. Amerika ne yapacak? Elindeki bütün silahları kullanır, çünkü roketlerinin modası geçiyor, silahlarının modası geçiyor; onların hepsinin kullanılması lazım, imha etmekle uğraşmaz. Çünkü ona ödenek alamaz o zaman imha ederse, onların hepsinin yağmur gibi yağdırılması lazım. Roketleri yağdırdı mı silah fabrikaları ne diyecek? “Hay Allah razı olsun” diyecekler. Ne diyecek Amerika o zaman, “Şimdi yeni imalata geçin” diyecek, işçiler sevinecek. Amerika'nın halkının ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanmış olacak o zaman.

 

 

“ABD’nin Suriye’yi bombalaması, Esad’ın rahatsız olacağı bir şey değil; o zaten sabah akşam kendisi bombalıyor”

 

     Esad Suriye’yi zaten kendisi bombalıyor. Gece gündüz bütün binaları bombalıyor. Esad'ın bombalamayla ilgili sorunu yok ki. Esad, “Amerika bombalasın” demiyor. “Ben bombalıyorum” diyor. Amerika bombalasa, Amerika'ya teşekkür eder. Tabi ki, “Adamın üzerindeki yükü aldın” demesine sebep olur. Esad “Bayağı masraflı oluyor bana bombalamak” diyor, “Amerika yaparsa, nur ala nur” diyor, hoşuna gider.

 

Esad zaten Suriye’nin yerle bir olmasını istiyor; yani Suriye kalmasın istiyor. O Lazkiye tarafında kendine küçük bir bölgeyi ayarlamış, kendi adamlarını da aldı oraya götürdü. Sayfiye yeri gibi güzel, plaj kenarında, “Ben orada yaşayacağım” diyor. “Ama giderken de ben burayı, geri kalan kısmı da yerle bir edeceğim, mezbelelik haline getireceğim” diyor. Amerika bombalamak isterse de alnından öper.
 

 

“Suriye’ye müdahale makul değil. Savaş değil, kurtarma operasyonu yapılsın”

 

Suriye’ye savaş değil kurtarma operasyonu yapılsın. Savaş neye yarar? Bir şeye yaramaz, boş iş, bir anlamı olmaz onun. Zaten haram olur, ama tahliyeyi çabuklaştırsınlar, tahliyeye destek versinler.

 

Savaş olmasını, bir saldırı olmasını istemiyorum ben. Hava bombardımanı bana hiç makul gelmiyor. Suriye’de nereyi vuracaksın? Çevresinde insan olabilir, o yüzden de çok riskli. Her halükarda can kaybı olacak. Boş yere can kaybı olacak. Çok zor bu iş.

 

Roketin de şakası olmaz ki kardeşim. Nereye gideceği, nereyi vuracağı belli değil. Tamam hesaplarsın ama nereye varacaksın? Şimdi bir barajı vurduğunu düşünelim, elektrik barajını. Orada garibanlar çalışıyor, onları vuracaklar. Elektrik kesilecek, halk rahatsız olacak. Bir faydası yok. Jet uçağı da yoksa ortada neyi vuruyorsun? Boş iş. Bence bu yöntem, yöntem değil.

 

Şimdi köprüyü vursalar, orada garibanlar köprüden geçiyor. Elektrik tesisini vursalar, şimdi adamlar aydınlanıyor iyi kötü bir şeyler yapıyor. Yine halk mağdur olacak. Orada Esad mağdur olmaz, adam her halükarda bir yolunu bulur. Askeri tesislerde de bir şey olmaz. Onlar jeneratör ile vs. idare edebilirler. Ama halk çok mağdur durumda kalır.
 

 

“İslam ülkelerinin askerleri -polis görevi yapmak üzere- yetmiş ayrı noktadan Suriye'ye girerse, tek bir silah patlamadan mesele hallolur”

 

Bombalamayla bir yere varılmaz. Ondan vaz geçsinler, Esad’ı durdurmak için yöntem, bütün İslam ülkelerinin birleşip topluca oraya girmesidir. Karadan girilmesi lazım. Yetmiş ayrı noktadan girsinler.

 

İslam ülkelerinin Genelkurmay Başkanları bir araya gelip bir komuta heyeti oluştururlar. Aklın yolu birdir, bu heyet ile ortak karar alırlar. Bir komuta merkezi oluşturduktan sonra bütün Müslüman ülkelerin askerleri her yerden gelsinler, topluca yetmiş ayrı noktadan girsinler. Anında konu biter. Özellikle İran ve Türkiye birlikte girerlerse mümkünü yok, konu hemen hallolur. Hemen. Öbür türlü boş yere kan akar. Çok büyük hata yapmış olurlar.

 

Özellikle İran ordusu da katılsın. İran ordusu 50 bin kişi versin veya ona da gerek yok iki ya da bir tümen asker versin. Türkiye bir tümen versin, Pakistan da bir tümen versin, diğer ülkeler de birer tümen ya da birer tugay versinler. Fas, Tunus, Cezayir'den de asker göndersinler. Zaten Türkiye ve İran asker gönderdi mi, hepsi gönderir. Bir başlangıç oldu mu, tamamdır.

 

Mısır ordusu da aynı şekilde. Gerçi Mısır ordusu çok sabıkalı hale geldi şu an, utanç duyuyoruz Mısır ordusunun konumundan, batırdılar kendilerini. Tabi ki iyileri de var aralarında, Mısır ordusunun hepsini suçlayamayız ama, çok kötü bir ün meydana getirdiler. Ama yine de nezaketen Mısır ordusundan da bir tugay alınsa iyi olur. Hiç olmazsa biraz kafaları belki düzelir, kalpleri yumuşar; Mısır ordusu da asker göndersin.
Bütün İslam ülkelerinden birer tümen gönderip girdiler mi konu biter. Esad ne diyecek? Derhal teslim olur, derhal. Ne diyebilir böyle bir durumda? En büyük müdafi İran. İran bizzat asker gönderirse bu iş bitti demektir bu kadar açık. Kim ne diyecek?

Rusya da desteklerse bunu tamamdır. “Girsinler ortalığı yatıştırsınlar" dedi mi tamamdır. Rusya hiçbir şey demez böyle bir şeye. Bu kadar İslam ülkesini karşısına almak istemez. Ne desin?

Bakın, İran madem çözmek istiyor, ben size çözüm gösteriyorum. İran Dışişleri Bakanı hemen gelsin Türkiye'ye, hemen konuşsunlar. Tereyağından kıl çeker gibi hallolur konu. İran bu konuya dürüst yaklaşsın, bir de aceleci davransın, ağırdan almasın. "Biz Türkiye'nin emrine bir tümen asker veriyoruz” desin. Ama bunu sallayıp silkelerlerse gafil avlanırlar.

 

“Bu askerler savaşmak için değil, kurtarmak için girecekler. Gelenler Müslüman ordusu olduğu için düşman olarak da göremezler”

 

Yine söylüyorum, İran bir tümen, Türkiye bir tümen, Pakistan bir tümen, Mısır bir tümen, diğer İslam ülkeleri de ister birer tugay, ister tümen göndersinler. Yıldırım hızıyla sık aralıklarla bu ordular yerleştirilecek. Mesela sabah ezanından sonra "Ya Allah Bismillah" her koldan ayrı ayrı içeri girecekler. Bu kadar.

 

HALKA ÇOK İYİ DAVRANACAKLAR, KARŞILARINA ÇIKANLARA ÇOK İYİ DAVRANACAKLAR. MUHALİFLERE İYİ DAVRANACAKLAR, ALEVİ KARDEŞLERİMİZE, NUSAYRİLERE ÇOK İYİ DAVRANACAKLAR. “HEPİNİZİN CANI MALI BİZE EMANET, GÖNLÜNÜZ RAHAT OLSUN” DİYECEKLER, BU KADAR, POLİS GİBİ. POLİS GÜCÜ GİRMİŞ GİBİ. KONU BİTECEK. 24 SAATTE KONU HALLOLUR. Bu kadar kolay bir yol varken belalı, çetrefilli ve sürekli kan akmasına neden olacak yollara girmek olmaz.

 

Eğer bu şekilde İslam ülkelerinin askerleri yetmiş ayrı noktadan Suriye'ye girerlerse, tek bir silah patlamadan mesele hallolur. Kardeşim aksi nasıl mümkün olsun? Düşünün; Türkiye, İran, Mısır, Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Ürdün, Malezya ve diğer İslam ülkeleri, hepsi asker gönderiyor. Bu durumda Suriye'de hangi asker, hangi insan direnir, bana bir söyleyin. Mümkün değil, öyle bir şey olmaz. “Hoş geldin” diye karşılarlar. Hiçbir şey olmaz. 
 

 

“Üç ihtimal var: Ya zulme seyirci kalınacak ya ABD bombalayacak ve masum halk da zarar görecek ya da İslam ülkeleri birlik olup Suriye’ye girip polis görevi görecekler”

Öbür türlü, seyredeceğiz o zaman. Geceli gündüzlü adam öldürüyorlar. 50 bin, 30 bin, 20 bin, 10 bin, her gün muntazam, o onu o onu, diziyor sırayla, tak tak kafalarına sıkıyorlar iki tarafta da.

 

İkinci ihtimal de “Amerika gitsin müdahale etsin” diyorlar. Amerika bunu yapar ve çok kaba bir metotla yapar. Hakikaten rejim de düşer. Yerle bir olur Suriye, ama olan Suriye’deki masum halka olur. Allah esirgesin mutlaka can kaybı da olur. Onu engelleyemezler.

 

Peki bunun nezaketli, kibar, kansız, sevgi dolu ve Kuran'a uygun metodu varken, böyle kanlı bir yöntemi istemenin alemi ne? Şimdi kardeşim ya bu cinayetleri kabul edeceksiniz -ki bunu kabul etmek çok korkunç olur- ya da İslam ülkeleri birleşecek. İslam ülkeleri birleşip Suriye’ye girerse, 24 saat sürmez derhal biter konu.

 

Aksinde Amerika’ya ve İngiltere'ye bırakacaklar işi. Onlar da bütün silahları kullanırlar. Bütün roketler kullanılır, yani bütün askeri malzemeyi tüketirler ve bütün Suriye'yi yerle bir ederler, canlı hiçbir şey bırakmazlar.

 

Eğer içerideki unsurlar teslim olmazsa mesela Amerika bombaladı değil mi ve rejim düştü, içerideki unsurlar da muazzam bir katliama girişirler. Önüne geleni öldürürler söyleyeyim. Yani mezbahaya döner ortalık. Ama dediğim yapılırsa, bu risk de ortadan kalkar.

 

Yani Amerikan bombalamasıyla mutlaka ölümler olur; çok fazla insan şehit olur. O bittikten sonra da, bir de içerideki muhalif unsurlar muazzam bir intikam ve katliam girişimine duçar olacaklardır. Bu belanın içerisine düşecekler ve muazzam bir katliam meydana gelir.

Bu yüzden en kolay en net çözüm, Müslüman ülkelerin birleşip Suriye’ye girmesidir, konu hemen biter. Damla kan akmaz bunu yaparlarsa. 

 

 “Dışişleri Bakanlığımız’dan bu konuda gereğinin yapılmasını istirham ediyorum”

Dışişleri Bakanlığımız bu konuda bastırsın, istirham ediyorum. Adamların da gönlü var. İranlılar konuşmuşlar, madem samimiler, bu söylediğimizi yapsınlar.

 

Öbür türlü bu felakete dönüşür. Çok kolay halletmek yolu varken, acı getirecek bir yolu seçmesinler.Bu zincirleme acıya sebep olur. Benim dediğim kökten çözüm. Nur gibi çözüm. Belalı iş o dedikleri. Öyle bombalama filan olacak iş değil o. Can kaybı olmadan bombalama yapmak mümkün değil, çok zor.

 

Suriye askeri olarak karşı koyamaz. Yani Sünniler de karşı koyamaz. Aleviler de karşı koyamaz. Bir mantık bulamaz. Ne desin? Çünkü iyi niyetle giriyorlar İslam ülkeleri. Savaşmak için değil, kurtarmak için geliyorlar. Asker bunu biliyor, kurtarmak için geldiklerini. Düşman olarak göremezler, çünkü gelenler Müslüman ordusu. Ne diyecek? Mecburen teslim olacak, hiçbir şey olmaz. Getirsin konuşlandırsınlar orada, zaten daha konuşlandıklarında vaz geçerler. Sonra koalisyon hükümeti olsun, ne yapıyorsa yapsınlar. Hiç kimse bir şey demez. (30 Ağustos 2013, Adnan Oktar, A9 TV)

 

 

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/168513/“suriyede-kan-akmasini-istemiyoruz-savashttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/168513/“suriyede-kan-akmasini-istemiyoruz-savasSun, 01 Sep 2013 23:32:14 +0300
“ABD, Suriye’yi bombalamaya vereceği parayı mültecilere versin”  

Suriye’ye savaş değil, kurtarma operasyonu yapılsın. Savaş neye yarar? Bir şeye yaramaz, boş iş, bir anlamı olmaz onun. Zaten haram olur ama tahliyeyi çabuklaştırsınlar, tahliyeye destek versinler.

En güzeli oranın tahliye edilmesi, boşaltılması. Mümkünse deniz yolundan da boşaltılması gerekiyor.

 

“Güvenli bir bölge oluşturulsun. Suriye’deki halk, komşu ülkelere tahliye edilsin”

Şimdi Suriye’nin etrafındaki ülkelerde örneğin Irak’la sınırı yüzlerce kilometre, Türkiye sınırı yüzlerce kilometre. Yani çok uzun, yüzlerce kilometre. Ürdün sınırı öyle. Hatta İsrail'le de sınırı var, İsrail'e de geçebilirler. Lübnan'a geçebilirler. Her yerde müsait.

Ama bunlara destek olmak lazım. Şimdi Irak fakir bir ülke. Yüzlerce kilometre sınır var. Her yerden geçer halk oraya.

Ama bir güvenli bölge oluştursunlar sınır bölgesinde, beş kilometre, on kilometrelik bir sınır. Güvenlik bölgesi. Benim canlarım zaten bir şey istedikleri yok, bir çadır olsa yeter onlara. Bir çadır, dışarıda yemek yapıyorlar, hiçbir şey istedikleri yok, canını kurtarsın yeter.

 

 “Milyonlarca dolar para, jete uçağa bombaya verileceğine oraya verilsin”

Tek bir roket milyonlarca dolara mal oluyor. Dört milyon dolar tek bir roket. Kardeşim dört milyon dolarlık yiyecek gönderilse Ürdün'e bütün mülteciler gider Ürdün'e, gayet de rahat olur. Her noktadan adamlara çadır kurulsun, imkan sağlansın.

Kolay yol varken böyle bir yola girmeye gerek yok. Roketle, bombayla bir şey elde edilmez. Çünkü bir insanı öldürmeden böyle bir operasyon yapılması mümkün değil gibi görünüyor. Çok zor. Olmayacağına göre, ondan vazgeçmek lazım, olmaz o.

300 milyar doları şu mazlumlara verseler, onların yemesi içmesi için, konu biter. Mülteciler geri dönüyor yiyecek içecek olmadığı için, bakım olmadığı için.

Türkiye 400.000 mülteci aldı, büyük bir fedakarlık yaptı. Daha da gelseler yine alıyor Türkiye. Türkiye kalender; garibanı, mazlumu koruyor.

Milyonlarca dolar jete uçağa bombaya para verileceğine Suriye’den kaçan mazlum halkın bakımı için verilsin. İstese dünya bunu çok rahat halleder. İslam ülkeleri de çok rahat halleder. Suudi Arabistan para ile oynuyor, darphane gibi. Sırf Suudi Arabistan istese bütün masrafları karşılar. Bir avuç insan var, Suriye’nin halkı güzel insanlar. Suriye'nin halkını hepsini kurtaralım, ama hepsini istisnasız. Mezhep din fark etmez; Hıristiyan, Alevi, Sünni kim varsa hepsini kurtaralım.

 

“Çin ve Rusya da Ürdün’deki ve Lübnan’daki mültecilere destek olsunlar”

Suriye’den kaçan insanlar Ürdün’e gidiyorlar, kimse ilgilenmiyor. Mesela Çin Ürdün’e yardımcı olabilir. Yiyecek göndersin. Kıyafet göndersin, battaniye göndersin. Çadır göndersin. Rahatça bunu yapabilir.

Ürdün’ün o kadar insana nasıl gücü yetsin? Yüzbinlerce insan oraya iltica ediyor. Yani her iltica eden kişiye, kişi başına bir çadır, battaniye, yiyecek her türlü malzeme, temizlik, bakım malzemesi, bunları gönderebilirler. Rusya da öyle.

Şimdi özellikle Lübnan ve Ürdün. İkisine yardımcı olmak lazım. Irak tarafına pek geçmiyorlar.

Irak hükümetiyle konuşup kolaylık sağlatabiliriz. Irak’la da çok büyük sınırları. Irak’a geçişin de çok olması lazım, Irak için çok utanç verici. Olmaz. Irak teşvik etsin, “Bize gelin, biz koruruz” desinler.

 

 “Suriye’de milyonlarca insan var, konu sadece bununla bitecek değil. Esad inat etmeyip, bıraksın hükümeti”

Tabi bununla konu bitecek gibi değil. Koskoca bir ülke, milyonlarca insanı var, milyonlarca insan gidecek.

Ama Esad utansın. Çok büyük terbiyesizlik yapıyor. Bu kadar inat etmesi. Ya kardeşim git, yeni bir hükümet kurulsun. Yine kendi adamlarından da olsun, bir şey dediğimiz yok. Git, bırak milletin yakasını. İlla ben yapacağım diyor. Ya kardeşim, şimdi öyle bir konuma getirdi ki kendini, çoluğu çocuğu tehlikede, kendi tehlikede. Durduk yere kendini niye tehlikeye sokuyorsun kardeşim.

Demokratik bir kafada ol. “Tamam, ben istifa ediyorum, madem bu kadar muhalefet var” de. Çok muazzam bir muhalefet var. İstifa et, sen bir git. Yeni bir hükümet kurulsun, her taraftan adam gelsin. Değil mi? Bir koalisyon hükümeti kurulsun. Bu kadar inat etmenin alemi ne? Bütün Suriye’yi mahvetti. (30 Ağustos 2013, Adnan Oktar, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/168510/“abd-suriyeyi-bombalamaya-verecegi-parayihttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/168510/“abd-suriyeyi-bombalamaya-verecegi-parayiSun, 01 Sep 2013 23:06:18 +0300
“Mısır’da Ordu’nun uyguladığı şiddet, ülkede El-Kaide türü yapılanma oluşmasına yol açabilir” Orası pek güvenilir bir yer durumunda değil artık. Orada artık akıl, fikir mantık gitmiş vaziyette. Orası artık ölümün, acının, korkunun, belanın merkezi haline gelir, oradan hem dünyaya kan yayılır, hem de kanın ve şiddetin merkezi haline gelir.

“Darbe yönetimine destek verenler çok büyük hata yapıyorlar”

Suudi Kralı gibi, darbe yönetimine destek verenler çok büyük hata yapıyorlar. İsrail ve İsrailli ilgili kişiler çok büyük bir hata yapmış oldu. Bu radikal örgütler için muazzam bir malzeme. Şimdi diyecekler ki İhvan'a, "Sizin barışçıl politikanızı çok beğeniyorduk. Uyguladık, mahvoldunuz gördünüz. Kadınların, kızların ırzına geçildi, herkes hapse dolduruldu, çoluğunuzu çocuğunuzu öldürdüler, mahvettiler. Bunun tek kurtuluşu şiddet” diyecekler, “Silah” diyecekler. Ve El-Kaide türü yapılanma Mısır'da süratle yayılacak.

Halkı zaten müsait. Ordu’nun içerisinde, El-Kaide kafasında en az % 80 adam vardır.  Mısır Ordusu sanki modern, makul bir Orduymuş gibi. Mısır Ordusu’nun psikopat yönünü bilmeyen yok. Manyak bir ordu, büyük bölümü öyle. İyi olanları var tabii ki içlerinde. Halkın da itidalli, mutedil olanları da şu an şiddetten yana olacaktır.

“Baltacılar da kullanıldıklarını anlayıp şiddet örgütlerine destek verebilirler”

Hatta Baltacılar bile şu an görülen bu şiddetten dolayı El Kaide’ye ve şiddet örgütlerine kayarlar. Zannediyorlar ki Baltacılar hep öyle kalacak, öyle kalmaz. Adam kullanıldığını görecektir, cinayet işlediğini görecek, bin pişman olur karşı tarafa geçer.

Bütün dünyayı kan gölüne çevirecek bir politikayı izliyorlar şu an. Büyük bir hata yapıyorlar.

“Birleştirin İslam alemini, hemen ortalığı yatıştıralım, bu fitneyi hemen gömelim”

Birleştirin İslam alemini, hemen ortalığı yatıştıralım. Hemen sevgi gelsin; Hıristiyanlar, Museviler, Müslümanlar el ele olsunlar, bu fitneyi hemen gömelim. Üstünü toprakla kapatalım, konu bitsin. Ha bire fitneyi körüklüyorlar. “Çok iyi oldu” diyor. Nerenin çok iyi olması? Seni mahvedecek sistemi bin misli daha güçlendirdin sen, nasıl iyi oluyor? (20 Ağustos 2013, Adnan Oktar, A9 TV)

]]>
http://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/167991/-“misirda-ordunun-uyguladigi-siddethttp://az.harunyahya.org/tr/Adnan-Oktardan-gunluk-yorumlar/167991/-“misirda-ordunun-uyguladigi-siddetWed, 28 Aug 2013 01:18:41 +0300